- 731 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Anne Yüreği (28)
“Sakin ol kızım. Henüz zaman geçmiş değil. Elbet bir şeyler yapılacaktır. Sakinleş, konuşalım”
“Nasıl sakin olayım muhtar abi. İki gün kaldı. İki gün sonra hayatı mahvolacak kardeşimin. Kendi çocuklarımı kurtardım o cendereden ama şimdi kardeşim aynı cenderenin içinde”
“Ayşe, kim haber getirdi sana? “
“Benim köylüm olan Ömer getirdi Gül Hanım”
“Onu buraya çağırabilir miyiz şimdi? Aklıma bir şey geldi. O gelince konuşalım bunu. Olur mu?”
“Tabi çağırırız. Onun yan komşusunun telefon numarası vardı bende. Ona telefon açayım. Ömer’i buraya göndersin”
“Ama Ömer’i sizin çağırdığınızı bilmesin evdekiler. O kişiye öyle söyleyin muhtar abi”
Muhtar, telefon açıp Ömer’i çağırdı. Bir saat gibi kısa bir sürede Ömer, Muhtarın evine gelmişti. Hepsi salonda toplanmış, Gül hanımın ne konuşacağını merak ediyorlardı.
“Ayşe, sen benim hayatımı kurtardın. Bu gün yaşıyorsam bunu sana borçluyum. Allaha şükür, elimde birkaç kuruşum kaldı. Malları ne zaman alırım bilmiyorum ama aldığımda bayağı durumum düzelecek. Şimdi, benim sana yardım etme zamanım geldi. Kardeşini köyden kaçıracağız ve ona ben sahip çıkacağım. Nasıl kaçıracağız onu da anlatayım. Ömer bize yardım edecek. Ömer düğün için köye gidecektir mutlaka. Bir gün önce köye gitsin ve bir yolunu bulup Kader ile konuşsun ama annesine haber vermesin. Kader bizi, sizin belirleyeceğiniz bir yerde beklesin. Biz, araba ile onu köyden alıp buraya getireceğiz ve benim saklandığım arkadaşım var ya, onun yanında biraz misafir edeceğiz. Kimse orada onu bulamaz. Bunu yapabilir misin Ömer? Ayşe sana çok güvendiğini söyledi. O güveniyorsa, biz de sana güvenebiliriz, değil mi? “
“Yaparım tabi Gül Hanım. Kader kurtulsun yeter ki. Gelin gideceği adam sapığın biri. Orada iki günde ölür”
“Tamam, o zaman sen yarın gidiyorsun köye ve muhtar’ın evini arıyorsun, Kader ile konuştuktan sonra. Biz de hemen yola çıkacağız buradan. Arabamız var altımızda. Siz, araba kullanıyorsunuz muhtar abi. Siz, ben ve Ayşe beraber gideceğiz oraya. Sıra bende artık Ayşe, sen kendi üstüne düşeni yaptın. Bırak bundan sonra ben senin için bir şeyler yapayım. Güven bana tamam mı canım? “
“Tamam Gül hanım. Size, muhtar abiye, Hayriye ablaya ve Ömer’e güveniyorum. Umarım kardeşimi kurtarabiliriz. Annemin neden bilmesini istemediniz, onu anlamadım?
“Anneniz bir şey bilmemeli. Baban, annene istemediğiniz kadar işkence yapabilir ve o halde bir şeyler söyleyebilir. Kendimden biliyorum. Onun için bilmesini istemedim. Sonra haber veririz zaten. Ömer, biz Kader’i kaçırdıktan sonra köyde kalacak bir gün daha. Onun da şüpheliler arasında olmasını istemiyorum. Kader ile gizlice konuşup, hemen siz onların bulunduğu yere gideceksiniz Ömer, tamam mı?”
“Tamam Gül hanım. Yarın sabah erkenden çıkıyorum yola. Hafta sonu zaten işim yok. Köydekiler alışkın sık sık köye gitmeme. Ben şimdi gideyim ve işleri ayarlayıp sizinle temasa geçeyim”
O gece çok uzun zaman bir arada konuştular ve ne yapacakları konusunda görüş birliğine vardıktan sonra herkes kendi evine gitmişti. Şimdi Ömer’den haber beklemekten başka çareleri kalmamıştı. O gün, akşam bir türlü olmak ve telefon çalmak bilmiyordu. Ve saat On atlıya doğru bekledikleri telefon gelmişti. Araba hazır bekliyordu mahalle dışında. Muhtar, muhtarlığı kapattı. Ayşe, çocuklarını Hayriye hanımlara teslim edip tek başına yola çıktı ve mahalle dışında bekleyen Gül Hanım ile buluştu. Muhtar da gelmiş ve yola çıkmaya hazırdılar. Başlarına ne geleceğini hiç birisi bilmiyordu. Hayriye Hanım yolluk olarak bir şeyler hazırlayıp yanlarına vermişti. Gidecekleri köy çok yakın değildi. En az üç, dört saat gitmeleri gerekiyordu. Geri dönüşleri sabahı bulabilirdi.
Gecenin karanlığında araba,Ayşe’nin köyüne doğru yol almıştı. Ayşe, zifiri karanlıkta hiçbir şey seçemiyor, on dört ay önce bu yoldan nasıl şehre geldiğini anımsıyor, anımsadıkça gözleri doluyor ve ağlamaya başlıyordu. Muhtar da hatırlıyordu aynı olayı. Gül hanıma her şeyi anlatmışlardı. Ayşe’nin neden ağladığını anlayabiliyordu.
“Kader kurtulacak Ayşe, bundan emin ol. Bundan sonra o benim de kızım olacak ve ona sahip çıkacağım”
Diye Ayşe’yi i sakinleştirmeye çalışıyordu. On dört ay önce bu yolda, ters yöne giden üç çocuk ve bir kadın, şimdi tam tersi istikamette iki kadın ve bir adam yine köyden bir genç kızın hayatını kurtarmak için yola çıkmışlardı. Ayşe bundan sonra başlarına ne geleceğini bilmek bile istemiyordu. Kader’in yaşı küçüktü ve kaçırıldığı için suçlu duruma düşebilirlerdi. Ama aklının bir köşesinde “ madem biz küçük bir çocuğu kaçırdık diye suçlu duruma düşüyoruz. O zaman kanunlar neden bu küçük kızların evliliğini durdurmak için çalışmıyor anlamıyorum” diye kendi kendine konuşuyordu. Şimdi Gül Hanım bir dertten kurtulmuş, ikinci bir derdin içine atıvermişti kendini hiç düşünmeden. Muhtar ise hiç konuşmuyor sessizce yolu takip ediyordu. Nereye gittiğini biliyordu ve Kader’i nerden alacağını da köye geldiklerinde Ayşe söyleyecekti.
“Ayşe, kızım az kaldı on beş dakika sonra köydeyiz”
“Biliyorum muhtar abi. Saat gece yarısına geldi. Kader umarım gelebilmiştir harman yerine. Orada bekleyecek bizi. Samanların içine saklanacak. Şu yukarıdaki patika yola gir abi. Oradan kimse görmez bizi. Zaten herkes yatmıştır bu saatte. Sapa bir yola girmişti muhtar araba ile. Birkaç dakika sonra Ayşe,
“İşte muhtar abi, şuradaki samanlık bizim. İleriye gitmeyin ben inip Kader’i alıp geliyorum. Allah’ım ne olur kaçabilmiş olsun”
Ayşe, arabadan inmiş, samanlığa doğru yürürken, muhtar arabayı ters yöne çevirmiş, Ayşe ile Kader’in gelmesini bekliyordu. Gül hanım ile muhtarın kalbi yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
Devam Edecek
YORUMLAR
Kalbim duracak sanki heyecandan. Bir aksilik çıkmasa bari.
Vee lütfen kardeşinide kurtardıktan sonra bir süre rahat nefes alsın Ayşe ve derslerine verebilsin kendini. Yazık başına gelmeyen kalmadı.
Heyecanda bıraktın yine....
Sevgilerimi bırakıyorum sayfana ve kolay gelsin dileklerimi...
“Biliyorum muhtar abi. Saat gece yarısına geldi. Kader umarım gelebilmiştir harman yerine. Orada bekleyecek bizi. Samanların içine saklanacak. Şu yukarıdaki patika yola gir abi. Oradan kimse görmez bizi. Zaten herkes yatmıştır bu saatte. Sapa bir yola girmişti muhtar araba ile. Birkaç dakika sonra Ayşe,
Çok heyacanlı yerinde kaldı. Devamını merak ediyorum...
Kim dur diyecek bu töre diye uyguladıkları cehalete...
Hep kızlarımız ve kadınlarımız ezilmek zorunda mı kalacaklar.
Sevgilerimle...
Diye Ayşe’yi i sakinleştirmeye çalışıyordu. On dört ay önce bu yolda, ters yöne giden üç çocuk ve bir kadın, şimdi tam tersi istikamette iki kadın ve bir adam yine köyden bir genç kızın hayatını kurtarmak için yola çıkmışlardı. Ayşe bundan sonra başlarına ne geleceğini bilmek bile istemiyordu. Kader’in yaşı küçüktü ve kaçırıldığı için suçlu duruma düşebilirlerdi. Ama aklının bir köşesinde “ madem biz küçük bir çocuğu kaçırdık diye suçlu duruma düşüyoruz. O zaman kanunlar neden bu küçük kızların evliliğini durdurmak için çalışmıyor anlamıyorum” diye kendi kendine konuşuyordu.
Bu parağrafta gerekli mesaj verilmiş durumda.
Kanunlar,neden kifayetsiz kalıyor,böyle haksızlıkları önlemek için?...
Bu arada muhtarı da takdir ediyorum.Ayşe'nin çabaları boşa gitmeyecek...
Bölümü okuduktan sonra olayları analiz etmeye ve sonradan da sentezlemeye başladım da;feodal özellik gösteren geri kalmış toplumlarda bu sancılar her zaman devam edecektir,bu tip olaylar,ne yazık ki...Bireylerin,ataerkil aile yapısında bir tek kişiye bağımlılığı töre mantığının saçmalığı ile sürüp gidecektir,bu işler...
İşin ilginç tarafı bizim gibi insanlara da yazmak düşecek...
Keşke böyle şeyler olmasa da bizler de yazmasak.Değil mi?...
Kutlarım,arkadaşım.Yine heyecanlı bir bölümle karşıkarşıyaydım.
Selam ve saygılarımla...
ayhansarıkaya tarafından 11/22/2009 7:45:33 AM zamanında düzenlenmiştir.