1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
36
Okunma
FATOŞ HANIM
Sevimsiz bir günün sabahı İlçeyi çevreleyen dağlar, yamaçlar
Hafif dumanlı ve kar serpintili
Dokunan kendini olduğundan soğuk gösteren esintili bir hava. Beri yandan ilçede kar kalmadı. Çatıların kuzey yamaçlarında kalmış olan karlar,buz sarkıtları erimekte.Gıldır gıldır sular akmakta. Hani Anadolu’da bir halk deyimi vardır;
“Yere köz gibi”
“İnsana buz gibi”
Aynen öyle.
Üşüyorum...
Dükkân komşum cam eşya dükkânı. Fatoş hanım beni çok duygulandırdı. Uğradım bir su bardağı aldım...
Eski borcumu da ödedim. Dualar etti gözleri doldu.
’Hızır gibi yetiştin!’ dedi. İyice meraklandım.
“Biri askerde, biri yüksek okulda.. Balıkesir de” ikisi de para istiyor. Hasılat yok, elde de yok.
İşler durgun, siftah senden bereket Allahtan.. Bu parayı bölüştürüp yollayacam. Hoca içi tutmuyor, gelemiyor’ (hoca dediği kocası öğretmen)
-Niye bu kadar sıkıştınız?
-Mal geldi… elde avuçta ne varsa ödedik... Şimdi taksit yapmıyorlar. peşin tıkko...
Bir de soğuk bir de soğuk. Dükkanda ne soba ne katalitik var. Ellerini üflüyor, ovuyor ;akyalarını zangır zangır yerevuruyor. Isınma hareketleri yapıyor güya.
Ana yüreği işte!
Sağlığı pahasına katlanıyor. Dualar ediyor hala.
Tebessümlü soğuktan morarmış oval yanaklarından ; yeşil gözleri kırağısı erimeye başlamış yeni bir yaprak üstündeki şebnem gibi ıslak yanaklardan inciler gibi yuvarlanan daneler... Sevinç daneleri...
Altı üstü borcumu ödedim. Ama ana duası almış oldum.
Kırağıyı eriten güneş olmuşum, Hızır olmuşum meğer...
Gel de efkarlanma..
Gel de duygulanma..
Eğildim Göz yaşlarımız karıştı… 2002/ Cide
-- A r ş i v --
5.0
100% (1)