Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
Hüseyin Erdinç
Hüseyin Erdinç

Gülümsemenin Felsefesi:İnsanlığın Unutulmuş Dili

Yorum

Gülümsemenin Felsefesi:İnsanlığın Unutulmuş Dili

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

38

Okunma

Gülümsemenin Felsefesi:İnsanlığın Unutulmuş Dili

Gülümsemenin Felsefesi: İnsanlığın Unutulmuş Dili

Hayatın karmaşası, insanın ruhuna bazen öyle ağır bir gölge düşürür ki, günler iç içe geçer, anlamlar bulanıklaşır, nefes bile sanki daralmış bir odanın havasına sıkışır. Böyle anlarda insan büyük mucizeler bekler; oysa kurtuluş çoğu zaman çok daha küçük, neredeyse görünmez bir şeydedir: Gülümsemek.

Gülümseme… Yüzün kıyısında beliren bir çizgi, kalbin en uzak odalarına kadar uzanan ince bir ışık. Biyoloji onu kas hareketleriyle açıklar; ama insan tek başına kaslardan ibaret değildir. Bir tebessümün ardında, çoğu zaman bir ömrün bütün acıları, bütün iyilikleri, bütün direnci saklıdır. Gülümsemek, ruhun dudaklara bıraktığı sessiz bir işaret, içteki fırtınaya karşı dışarıdan verilen zarif bir cevaptır.

Çünkü insan, kırıldıkça güzelleşen bir varlıktır. İçinde taşıdığı çatlakların arasından sızan ışığı yalnızca gülümserken fark eder. Belki yorgundur, belki incinmiştir, belki de kendini toplamaya çalışıyordur… Fakat yine de gülümser. Bu yüzden gülümsemek yalnızca bir duygu sonucu değildir; kimi zaman duygunun kendisini doğuran ilk kıvılcımdır. İnsan gülümsediğinde, beynin derinliklerinde kimyasallar uyanır, endorfinler dolaşır, kalp yumuşar, nefes sakinleşir. Beden sakinleşirken ruh da yolunu bulur.

Bilimin bunu açıklayabildiği noktada felsefe devreye girer. Çünkü gülümsemenin gerçek hikâyesi, kimyasalların değil, insanın hikâyesidir. Gülümseyen biri, dünyayı olduğundan farklı görmeye başlar; ya da belki dünya ona farklı görünür. Bir tebessüm, içteki karanlığa atılmış küçük bir meşale gibidir. Çoğu zaman hayata en büyük meydan okuma, yüksek sesle bağırmak değil; sessizce gülümsemektir. Kırılganlığından utanmayan bir cesaret, yarasına bakıp yine de yürümeye devam eden bir bilgelik.

Ve gülümseme yalnızca kişinin kendi iç âlemiyle sınırlı değildir. İnsan yüzünde beliren bir tebessüm, iki yabancı arasında bile görünmez bir köprü kurar. Bir insan diğerine gülümsediğinde, farkına varmadan şöyle der:
“Ben de senin gibi bir yolcuyum. Karanlığın içinden geçiyorum, ama ışığı da taşıyorum.”
Belki bu yüzden gülümseme, insanlığın ortak alfabesidir; dilden önce anlaşılır, kültürden önce hissedilir.

Gülümsemek bazen bir iyileşmedir, bazen bir kabulleniş. Bazen bir sadelik, bazen de derin bir direnç hâlidir. İnsan gülümserken kendi yarasını da, dünyanın kırılganlığını da, hayatın geçiciliğini de kabul etmiş olur. O küçücük çizgi, zaman zaman umut gibi görünür; bazen teselli, bazen kendine verilen söz, bazen de sessiz bir dua…

Belki de bu yüzden insanı en çok gülümserken severiz. Çünkü gülümseme, ruhun bir anlığına dünyayla barıştığı andır.
Ve dünya, bazen yalnızca o an için bile yaşamaya değer görünür.

Hüseyin Erdinç

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Gülümsemenin felsefesi:insanlığın unutulmuş dili Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Gülümsemenin felsefesi:insanlığın unutulmuş dili yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Gülümsemenin Felsefesi:İnsanlığın Unutulmuş Dili yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL