Benim buluşuma göre bütün insani kötülükler, insanların bir arada sessizce oturamamalarından kaynaklanmaktadır. moliere
cakirismail
cakirismail

3.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes

Yorum

3.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

101

Okunma

3.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes

3.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes

Bölüm 6: Taş Duvarlar, Açık Ufuklar

Gemi, sabahın erken saatlerinde Pire limanına yanaştı. Güvertede, rüzgârla savrulan saçlarının arasından karşı kıyıyı izleyen genç Eratosthenes, henüz görmediği bir hayatın kokusunu almaya başlamıştı. Gözlerinin önünde yükselen şehir, taş duvarların ardına gizlenmiş bin yıllık düşüncelerle doluydu.

Çantasındaki yazmalar, Kirene’nin tozlu yollarında edindiği bilgileri taşıyordu ama içinde taşıdığı soru sayısı, yazdığı cevaptan hep fazlaydı.

Barınma Arayışı
Platon’un Akademisi’nin kapısını çaldığında, onu yaşlı bir öğrenci karşıladı. Gözleri bilgeliğe alışkın, ama yüzü merakla gençti.

— "Kireneli misin?"
— "Evet. Lysanias beni size yönlendirdi. Kalacak bir yer… ve bir öğretmen arıyorum."

Kendisinden önce gelen onlarca genç gibi o da büyük isimlerin peşine düşmüştü. Arkesilaos’un öğrencisi olmak istiyordu. Kütüphanenin hemen arkasında, mermer sütunların gölgesinde konuşanların arasına karıştı.

Akademi’nin içinde bir odacık buldu ona. Taş bir duvar, ince bir yatak, birkaç rulo papirüs ve bolca sessizlik.

“Burada düşüncelerin yankısı, sesinden daha gürdür”, dedi yaşlı öğrenci gülümseyerek.

İlk Ders
İlk dersinde hocası, Platon’un idealar dünyasından söz ettiğinde, Eratosthenes’in aklında hâlâ Kirene’nin yıldızlı geceleri vardı. Bir şeylerin yerli yerine oturmadığını hissediyordu. O, gökyüzüne bakarken yere sabitlenemeyenlerdendi.

Ders çıkışında Aristarchus’un adını ilk kez duydu. Samoslu bir bilginin Güneş’i evrenin merkezine koyduğunu fısıldıyorlardı. Herkes bunu delilik sayıyordu.

Ama Eratosthenes bir kenara not etti:
“Bazı fikirler, yüzyıllar boyunca yankılanmak içindir.”

Kütüphane

Akşamları, Atina’nın küçük ama dolu kütüphanelerinde, mermer masalara eğilir, rüzgârda titreyen yağ lambalarının ışığında Latince ve Yunanca metinleri karıştırırdı. Özellikle coğrafya ve sayılarla ilgili bölümleri. Her denklem, her şekil, ona uzak bir gerçeğin haritası gibi görünüyordu.

Lykis’in Bahçesi

Akademi’nin hemen dışındaki incir ağaçlarının gölgesinde, ders notlarını karalarken bir gölge düştü papirüslerinin üzerine. Başını kaldırdığında, zarifçe toplanmış saçları, gözlerinde hem cüret hem merak taşıyan bir kızla karşılaştı.

— “Sürekli yazıyorsun. Düşünceler kaçmasın diye mi?”
— “Hayır. Kaçmasınlar diye yazmıyorum… Yakalanabilsinler diye.”

Kızın adı Lykis’ti. Babası Atina’da kitap kopyacılığı yapan bir metin ustasıydı. Lykis, Akademi’ye ders aralarında gelip el yazmalarına göz atar, bazılarını ezberden okurdu. Bu merakı, onu Eratosthenes’in dikkatini çekmişti; ama sadece düşünsel bir takdirle.

Zamanla Lykis, yanında oturup onun okuduğu papirüsleri birlikte tartışmaya başladı. Bir gün sessizce sordu:

— “Herkes bir yere ait olmak ister… Sen neden hiçbir yere kök salmıyorsun, Eratosthenes?”
— “Ben aitim. Ama yeryüzüne değil… Evrene. Ve onu anlamaya.”

Lykis bir an sessiz kaldı. Ardından hafifçe gülümsedi, ama gözleri bulutlandı. Ona ne aşk teklif etti, ne de yoluna çıkmaya çalıştı. Eratosthenes de hiçbir sözle onu geri çevirmedi. Aralarında söylenmeyen ama hissedilen bir şey vardı. Ve bu, belki de en saf şekliydi yakınlığın.


Bölüm 7 – Atina’da Bir Akıl Yürüyüşü

Gün doğarken, Akropolis’in gölgesinde uyanıyordu şehir. Eratosthenes, sabahın serinliğinde Platon’un Akademisi’ne doğru yürürken, gökyüzünün soluk maviliğine bakıp düşünüyordu: “İnsan, evrenin neresinde durur?”

Akademi Günleri

Atina’da geçirdiği ilk haftalarda, Platon’un idealar dünyası üzerine dersler aldı. Hocası Kireneli Lysanias, fikirleri zihne değil, kalbe de dokunduran bir bilgeydi. Bir gün sınıfa elinde bir üçgenle girip şöyle demişti:

“Geometri sadece şekillerin değil, aynı zamanda düşüncenin mükemmelliğidir.”

Eratosthenes geometriye ilk kez orada aşık oldu. Öklid’in Elementler’ini okuyarak sayılarla düşünmeyi, uzakları ölçmeyi öğrendi. Sayıların sessizce konuşan birer felsefeci olduğunu anladı.

Dil ve Mantık

Lykeion’da Aristo’nun mantık kuramı üzerine dersler izledi. Sillojizmleri çözmek, argümanların yapısını anlamak, onu sadece bilimsel değil, düşünsel olarak da keskinleştirdi. “Düşünceyi doğru ifade etmek, doğru düşünmenin yarısıdır,” demişti bir gün hocası Ariston.

Geceleri kaldığı kiralık odasında mum ışığında yazılar yazıyor, günün derslerini kendi içinde yeniden tartıyor, çoğu zaman sabaha kadar gözüne uyku girmiyordu. Fakat bu yorgunluk, içinde bir şeyleri inşa eden yorgunluktandı. Bir fikir mabedi yükseliyordu zihninde.

Aristarchus Kitabı ile Tanışma

İlkbaharın serin sabahlarından birinde, Eratosthenes, Akademi’nin kütüphanesinde tozlu raflar arasında kaybolmuştu. Parmak uçları, sayısız papirüs rulosunun pürüzlü yüzeyinde gezindi. Bir tanesi dikkatini çekti — kapağına titrek bir el yazısıyla yazılmıştı:

(Güneş ve Ay’ın Büyüklükleri ve Uzaklıkları Üzerine)
Yazarı: Aristarchus, Samoslu

Ruloyu açtı, gözleri şaşkınlıkla sayfaları tararken kalbi hızlandı. İçeride bir çizim vardı:

Şema:
Ortada büyük bir daire: Helios (Güneş)

Etrafında küçük bir daire: Gaia (Dünya)

Dünya’nın etrafında dönen daha da küçük bir daire: Selene (Ay)

Güneş’e yakın, ince çizgilerle gösterilmiş yörünge dairesi üzerinde Dünya dönerken gösteriliyordu.

Aristarchus not düşmüştü:

“Eğer Güneş, Dünya’dan çok daha büyükse ve çok daha uzaktaysa, o zaman Güneş’in dönmediği; Dünya’nın döndüğü varsayımı, gözlemlerle daha tutarlıdır. Güneş sabit kalır, gezegenler onun etrafında döner.”

Eratosthenes ruloyu okurken alnını kaşır:

“Ama... tüm gök cisimleri Dünya’nın etrafında dönmüyor muydu? Peki ya gölge oyunları? Ekinokslar?”

Sayfaların kenarında Aristarchus’un kendi gözlemleri yer alıyordu:

Ay tutulması sırasında Dünya’nın gölgesinin Ay üzerindeki eğriliği

Güneş’in yıl boyunca yükselme açısındaki değişimler

Yıldızların belirli tarihlerde görünür hale gelmesi ve kaybolması

Eratosthenes kendi defterini açtı, bir not düşerek ruloyu kapattı:


“Bu düşünce, Evren’i değil, beni döndürüyor.”

İlk Gözlemler

Geceleri Aristarchus’un tavsiyesiyle gökyüzünü izlemeye başladı. Ay tutulmalarında Dünya’nın gölgesinin yuvarlak olduğunu fark etti. Gölge dönerken içinden bir cümle geçti:

“Eğer gölge yuvarlaksa… o zaman Dünya da yuvarlaktır. Ve eğer gökyüzü sabitse… biz hareket ediyor olabilir miyiz?”

Bu sorular, onu yıllar sonra dünyanın çevresini hesaplamaya götürecek kıvılcımlardı.


Bölüm 8 – Kralın Çağrısı

1. Sahne: Akademi’de Duyuru

Akademi’nin gölgelik avlusunda güneş batmak üzereydi. Genç bilginler taş sıralarda hararetle tartışıyor, kimisi yeni yazmalar üzerine notlar alıyordu. Eratosthenes, Aristarchus’tan aldığı ilhamla gece gökyüzünü izleyeceği tepenin yolunu planlarken, Akademi kapısından giren yabancı bir figür dikkat çekti.

Üzerinde mavi-altın işlemeli bir cüppe, arkasında iki muhafız vardı. Elinde mühürlü bir tomar taşıyordu. Sesi, ortamı anında susturdu:

“Mısır’ın Efendisi, Büyük Kral III. Ptolemaios’un buyruğuyla geldim. Bilgelik şehri İskenderiye’de, Kütüphane’nin başına geçmek üzere en parlak aklın ismini istedik."

Atina Akademisi’nin avlusunda bir telaş. Hocalardan biri kürsüye çıkar:

“İskenderiye Kütüphanesi için baş kütüphaneci aranıyor. Kral Ptolemaios’un elçisi yarın sabah burada olacak. En parlak akıllar arasında seçim için bir sınav yapılacak.”

Gençler heyecanlıdır. Kimi notlarını karıştırır, kimi korku içinde geri çekilir. Eratosthenes ise sessizce Lykis’in yanına gider.

Eratosthenes: “Katılmalı mıyım?”
Lykis: “Gökleri anlamak için yalnızca başını değil, kalbini de yukarı kaldıran birisin. Elbette katılmalısın.”

2. Sahne: Sınav Günü

Taş avluda bir masa dizisi. Elçi ortadadır. Masaların başında sadece birkaç aday kalmıştır. Her biri tek tek çağrılır. Sorular şunlar gibidir:

“Bir kürenin çevresini, gölgesinden nasıl hesaplarsın?”

“Güneş, her gün farklı bir noktadan batıyorsa, bu neyi gösterir?”

“‘İnsan her şeyin ölçüsüdür’ diyen Protagoras ne demek istemiştir?”

“Bir metindeki anlam bozulmadan kelime sırasını değiştirmenin inceliklerini açıkla.”

Eratosthenes, tereddüt etmeden cevap verir. Fakat bir soru onu duraksatır:

Elçi: “Dünya düz mü yuvarlak mı?”
Eratosthenes: “Yuvarlak. Güneş ışığının yere düşüş açısı bunu gösterir. Ve bir gün çevresini hesaplayacağım.”

Salonda sessizlik. Elçi başını sallar. Not alır.

3. Sahne: Sonuçlar ve Mektup

Gece, akademinin duvarlarında yankılanan adımlar… Eratosthenes kendi halindeyken Lykis yanına gelir. Elinde bir tomar:

“Sana gelmiş... Mısır mühürü var.”

Eratosthenes mektubu açar. Metin şöyledir:

“Bilginliğin, kelimelerden taşar olmuş. Nil’in kıyısında seni bekleyen kitaplar var. İskenderiye Kütüphanesi’nin anahtarı sana emanet ediliyor.”

4. Sahne: Lykis ile Vedalaşma
Lykis: “Sen göklerin peşindesin. Ben ise senin izinin. Git ama yaz… Her şeyi yaz.”
Eratosthenes: “Söz. Gökyüzüne baktığım her an seni hatırlayacağım.”

Eratosthenes, limanda gemiye biner. Gemi hareket eder. Tüm şehir geride kalırken, Ufukta güneş doğar.

DEVAM EDECEK...

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
3.dünya’nın Çevresini ilk hesaplayan adam: eratosthenes Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz 3.dünya’nın Çevresini ilk hesaplayan adam: eratosthenes yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
3.Dünya’nın Çevresini İlk Hesaplayan Adam: Eratosthenes yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL