1
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
412
Okunma
Dijital dünyada yaşamanın yeni biçimi nedir diye sorsalar, kesinlikle aramıza yeni katılan terim "Vijitalizm" derdim. Evet yanlış duymadınız, bu terim hayatımıza yeni girdi, hayırlı uğurlu olsun. Aslında bu yeni kavrama hepimiz aşinayız. Günümüz dijital toplumunda sürekli yeniliklerle karşılaşmaktayız bu da onlardan birisi.. Yaşamsallık ve teknoloji bir arada.
Her sabah gözlerimizi açar açmaz elimiz telefona gidiyor, doğru değil mi?. Günün ilk “merhaba”sını insana değil, ekrana veriyoruz. Artık duygularımız bile o soğuk camın ardında yaşıyor. Bu çağın bir adı var: Vijitalizm Çağı. Yani insanın, yalnızca bedeniyle değil, paylaşımlarıyla da yaşadığı dönem. “Dijital” ile “vitalizm”in, yani yaşamsallığın birleşimi bu.
Artık kim olduğumuzu aynadan çok profillerimiz yansıtıyor. Bir fotoğraf, birkaç kelime, birkaç beğeni ve yaptığımız paylaşımlarla görünür oldukça “var” olduğumuzu sanıyoruz. Bu hem psikolojik açıdan, bir topluma, bir gruba ait olma güdüsü, hem de dijital çağdan geriye kalmama zorunluluğuymuş gibi bi şekilde empoze edilerek, bilinçaltı kodları oluşturmalarından dolayı ortaya çıkan bir haldir.
Artık mutluluk hormonumuz serotonin, bir bildirim sesi kadar kısa, üzüntülerimiz ise, bir yorumsuzluk, takipsizlik hele de geri takip yapılmamışsa, sadece görüldü varsa bu ve bunun gibi etkilere bağlı olacak kadar kısa sürüyor. Gerçek hayatta sessiz olan kişiler, dijitalde cesur bir sese dönüşüyor. Belki oradaki “biz”, hep olmak istediğimiz kişidir. Belki de iç dünyamıza açılan bir kapı olmuştur. Dijitalde görünür olmak, yaşamanın kendisi değil. Bunu ayırt edebilmek çok önemli. Kabul etmeliyiz ki zaman hızlandıkça duygular yüzeyselleşti, ilişkiler kısaldı, ruhlar yoruldu. Bir yandan bağlıyız, ama bir yandan da birbirimizden uzağız. Bu bir gerçeğe dönüştü. Bununla birlikte, zaman elimizin arasından kayan ince bir kum tanesi gibi hızla akıp gitmekte. Ne kadar tutmaya çalışsak, o kadar hızlı akıyor. Belki de zamanı durdurmaya değil, onunla birlikte yürümeye çalışmalıyız. İşte bu yüzden dijitalde varız. Hem varoluş, hemde sorgulayış asıl önemli olan sürdürülebilir olmak. Öyle ya da böyle Sürü Psikolojisine adım attık. O yapıyor ben de yapıyım, o paylaşıyor ben de paylaşıyım diyoruz. Challange denilen akımlar oluşturup, global dünyada ben de varım diyoruz.
Vijitalizm şöyle bir soru sormamıza neden oluyor: “Gerçekten yaşıyor musun, yoksa sadece yaşadığını mı gösteriyorsun?” Belki de artık paylaşmadığımız her şey, sanki hiç yaşanmamış gibi hissettiriyor. Unutmamamız gereken bir şey var. “Yaşam, paylaş tuşuna sığmayacak kadar derindir, özeldir”
.
Daha detaylı olarak okumak isterseniz aşağıdaki linki kopyala yapıştır yaparak okuyabilirsiniz..
haberton.com/vijitalizm-dijital-dunyada-yasamanin-yeni-bicimi/
5.0
100% (3)