Sükutumdan dolayı kendimden başka kimse kabahatli değildir. en büyük düşmanım ben idim. napoleon
erincoban
erincoban

Seyda Hazretleri

Yorum

Seyda Hazretleri

1

Yorum

2

Beğeni

0,0

Puan

154

Okunma

Seyda Hazretleri

Okul yıllarında Kayserili bir arkadaşım vardı. Tam bir Kayserili. Bir araya geldiğimizde sohbetin bir kısmı İstanbul da Su satsak acayip köşeyi döneriz hesapları yapardı. Bizi evlerine davet eder Annesine mantı yaptırırdı. Bir kaşığa en az 21 mantı girdiğini ilk defa orada gördüm. Annesi bir gönül insanı, babası ayrı bir gönül insanı, kendisi ayrı bir gönül insanıydı. Ayrı sınıflardaydık ama Beraber takılırdık, buluşurduk, konuşurduk.
Duygusal, gönlü ummanlar gibi geniş, sevgi dolu, saygı dolu, nazik, mualla pırlantalardan altınlardan mualla bir arkadaştı. Okul bitti hayata atıldık. Bir gün ziyaretine gittim baktım ki bizim arkadaş kendi kabuğuna çekilmiş, üzgün, diğer arkadaşlarımızdan uzaklaşmış başka bir dünya’ya salmış kendisini evlenmiş. Kısa bir süre oturduk sohbet ettik. Arkadaş ortamlarına uymuş alkol almış. Bazıları tarafından dışlanmış. Kendi iç dünyasında sanki dünyayı ateşe vermiş gibi yıkılmış çökmüş. Bir bir anlattı başından geçenleri. Konyalı bir mübareklerle tanıştım dedi. Tövbe aldım dedi. Şu kendini en büyük günahları işlemiş sayıp feryadından Hazreti Cebrail Aleyhisselamın indiği Şuna Söyleyin Kendisini o kadar hırpalamasın Allah’u Teala Onu Affetti dediği sahabeler gibi anlattı anlattı. Ben de Rahmetli babam alkol içtiği için bilirim nasıl olduğunu. Dinledim dinledim. Bir de o zamanlar “altın çöpe düşse değerinden bir şey kaybetmez sözü vardı.” Prensiplerim arasında 2,3 saat görüşmemizde Altın Silsile, Seyda Hazretleri, Tövbe, Menzil bir çok şeyi anlattı. Teselli ettim kendimce yadırgamadım. Üzmedim, Kırmadım, Büyük de bir şey yapmış diye düşünmedim. İnsan bir günaha isteyerek yada istemeden düçar olduğu zaman yolu var tövbe edersin Affolunur geçer. İki namaz arasında diğer namaza kavuştuğun zaman affolunur geçer. İki Cuma arasında diğer cumaya kavuştuğun zaman affolunur geçer. İki Bayram arasında diğer bayrama kavuştuğun zaman affolunur geçer. İki Kadir gecesi arasında, iki kandil arasında mutlaka affolunur geçer. Risale-i Nur okuduğum için bediüzzaman hazretleri herkesten günahkar görür kendisini, peygamberlerin dualarını sıralar, dualarınıza muhtaç kardeşiniz der, acizlik fakirlik, günahkarlık, kıymetini bilemedik duygularıyla yürür, uçar. O kadar külli dualar okur okuduğu duasına zar zor yıllarca temrinle ulaşırsın oh be bende şu duasını okumaya muvaffak oldum dersin. İslam Aleminin bütün problemlerinden bahseder kitaplarında. Geçmiş ve Gelecek her şeyden bahseder. Mevlana Hazretleri, İmamı Rabbani, Gavsül- Azam, Mehdi, Mesih, Yecüc Mecüc, Kıyamet, Kader, Hastalık, Kuranda Adı geçen peygamberler, Batı Felsefesi, Ahir Zaman, Ricalullah, Hazreti Hızır ve İlyas Aleyhisselam, cinler, Biruni, Farabi, İbni Sina, Tirmizi, Hadis Alimleri, Hazreti Ali, Zülfikar, Hazreti Aişe, Bedir, Uhud, Hudeybiye, Bedir Şehitleri, Uhud Şehidleri, Halid bin Velid o kadar düzgün o kadar mantıklı o kadar ikna edici anlatır ki dikkatle garazsız ivazsız okursanız ne dediğini açık sarih anlarsınız. O kadar büyük bir hazine o kadar değerli Elmaslardan, Yakutlardan Hazinelerden değerli, tasavvufdan ve tarikatlerden de bahseder.
Kendisini şeyh zanneden talebelerine ben Şeyh Değilim Ben İmamım İmamı rabbiniler gibi Mevlanalar gibi İmamım der. Okumaya muvaffak olduğunuzda herşeyi bütün kavramları karıştırmadan yerli yerince anlarsınız. Kim önde kim arkada kimin dereceleri nasıl kimin sözünü nasıl anlamak gerek kime nasıl davranmak gerek anlarsınız Buna da adelet der. Yani bir mümin adaletle hareket etmelidir. Kime nasıl bir konum vereceğine hangi kavrama nasıl yaklaşacağını anlar. Zaten bu hayatı imtihan haline getiren dalgalandıran çalkalandıran da bu adalet terazisinde şaşmalarımız değil mi bazen haksız bir söz söyleriz, isabetsiz bir yorum yaparız, isabetsiz bir hüküm veririz. Bediüzzaman hazretlerinde bu yok tam 12 den isabet eder açıklar açıklar, olumsuz hiçbir şey söylemez, incitmez ama en kafa karıştırıcı hadiseleri bile hikmetleriyle açıklar.
Bu esrede tarikatlerden de bahseder. Tarikatler için tali yollara benzetir. Aşk yolu ile yürünür. Biraz Vecd ve Sekir hali vardır. Salik bazı durumlarda o güzel hoş duygularla yanlış konuşabilir, yanlış hükümler verebilir, Şeyhine bağlılıkla en üstte görebilir, diğerleri ile senin şeyhin benim şeyhin atışmalarına girebilir. Uzun uğraş ve temrinlerle aynı suyun gözesine çıkar ama her biri ayrı bir turuk yol olduğu için usululüne uygun davranan Vusule ulaşır diye söyler. Kendi kitaplarını da Hakikatlerdir diye tarif eder. Yani Tahkiki imana ulaştıran kestirmeden, neyin ne olduğunu kalp, akıl ve mantık ortak iştiraki ile anlayıp itminan içinde olursunuz Ha anladım Bu bunun içinmiş demek ki öyle olması yerindeymiş akla ve mantığa da uygunmuş dersiniz Şeksiz Şüphesiz kesin ikna eder. Hiçbir boşluk bırakmaz.
Bizim arkadaş rakıyı içtikten sonra eyvah ben ne yaptım diye feryattan Hazreti Cebrail Aleyhiselamı İndiren sahabe gibi bir günah çukuruna yuvarlandım, yandım, battım duygularına girmiş, Konyalı bir mübarek de bunu düşerken havada yakalamış O ummanlar gibi gönlüne Menzil Şeyhi Seyda Raşit Erol Hazretlerini aşılamış, Hakikatlerden giderken patikalara girmiş birde Menzilden bir mübarek hatun kişi ile evlenmiş iki saatte ne kadar kavram varsa hepsini anlattı. O gönlündeki aşk denizini açıp gösterdi. Ben Futbol kültüründen geldiğim için, sağdan atıp soldan koşuyorum. Bediüzzaman okuyorum ama Tarikat, Sofi, tasavvuf, Zikir, diğer yollara dair hiçbir şey bilmiyorum. Dinledim dinledim. O halimle Bediüzzaman’ın tariflerinden ona bir şeyler söyledim, durumu da anlamayı Allah nasip etti. Neyse gel zaman git zaman hayat suyu akıyor biz de yaşıyoruz, çalışıyoruz, ortan oraya savruluyoruz. Yaşam devam ediyor. Bediüzzaman Hazretlerinin saygısından dolayı Tarikatlere benim de çok büyük bir saygım var ama nedir ne değildir iç yüzünü hiç bilmiyorum. Aradan 15 yıl geçti. İşyerindekiler Adıyaman’a bir iş gezisi tertip ettiler. Hevesli ve istekli olmadığım halde sen de geliyorsun dediler. Zoraki listeye yazdılar. Adıyaman’a vardık. Ziyaretine gittiklerimiz sizi menzile götüreceğiz dediler. Yani bu vesilelerle gitmedim götürüldüm. İçimde o bizim arkadaş dan kalma bir merak da vardı zaten, acaba o alkol alanları uyuşturucuya çeşitli suçlara alışkanlıklara mübtela olanları nasıl terk ettiryor. Hangi duaları okuyor acaba diye düşünüyordum. Nane limon kabuğu biraz zencefil karışımları gibi Bakara , üstüne ali imran Kuran-ı Kerimin yarısı okuyor mudur? acaba nasıl o insanlar alışkanlıklarını bırakıyorlar. Hayata yeniden gelmiş gibi yeniden dönüyorlar. Sofiler haline geliyorlar diye merak da ediyordum.
Yaklaşık Yarım Futbol Sahası büyüklüğünde bir bahçede dikdörtgen yapılı. Etrafı Yüksek Duvarla çevrili Güllerle bezeli üstü açık bir alana girdik. Zaten yaz günü idi. Bizim ekip ayakta izlediler. Bende Tevbe alacak büyük günahımız yok ama saygımızdan kendimi günahkar saymalıyım diye tevbe halkasının bir köşesine oturdum. Seyda Gavsı Sani Muhammed Raşit Erol Hazretleri tam ortada oturuyordu. Güneş gibi etrafına nurlar saçıyordu. Mübarek sakalları, uzun yüzü ciddi vakarlı insanın baktıkça bakası gelen bir yüzü vardı. Çarşaf bezine benzer beyaz bir bez kuşatan 3 santim kadar enli güneş ışınları gibi ortası halka uçları çizgiler şeklinde o sahanın en ucuna kadar uzana bir ip hazırlamışlar. Tebve almaya oturan herkesi yerleştirdiler. O günahkarlara ensesinden tutup Ahmet abi alsana evliyayı diye hitap edip birbirlerine yönlendirip yerleştiriyorlardı. Etrafıma bakındım. Gelen herkesin yüzlerinden hallerinden belliydi büyük sıkıntı ve ızdıraplar içerisinde oldukları Sonra Seyda Hazretleri Besmele Çekti ve Benim söylediklerimi tekrarlayın buyurdular. Kalbim kıpır kıpır atıyordu ne okuyacak acaba nedir bu insanları temizleyen eskisinden daha temiz pırıl pırıl hale getiren dua diye dikkat kesildim. Önümdekinin omuzunun üzerinden Seyda Hazretlerine baktım Zaten gözünüzü alamıyorsunuz. Mübarek incecik insanın içine işleyen sesi ile narin sımsıcak merhametten merhem gibi bir ses ile “Allah’ım ben hata ettim günah işledim. Bir daha yapmayacağım.” Dedi. Herkes tekrar etti. 3 defa bu şekilde söylendi. Üstüne az bir dua etti. Bir iki satır kadar. O mekanı bir hal kapladı. Bütün sıkıntılar uçup gitti. Gelenlerin yüzü güldü. Tevbe alma bitince bir kart hazırlamışlar ondan verdiler yapılacaklar anlatılıyordu.
Hayretler içerisinde kaldım. Emniyetin, Adliyenin zor kullanarak ite kaka ıslah etmeye çalıştığı ancak muvaffak olamadığı yıllarca hapislerde süründürdüğü onca insan 2 dakika da incecik bir ses ile 2 satır dua ile yeniden sıfırlandılar. Geldikleri yerlere geri döndüler. Binlerce insan. Dışarda binlerce araba bir umut olarak gelip buradan şifa bulup geri dönüyorlar. Sonra bizim arkadaş aklıma geldi Seyda Raşit EROL Hazretlerine aşık olmakta ne kadar haklı olduklarını düşündüm. İşte Menzil Sofilerinin manevi hallerine şahit edildim. Gitmedim. Götürüldüm. Gözlerimle Gördüm. Kalbimdeki Meraklar yatıştı. Bizzat Şahit Oldum. Nane Limon Kabuğu, biraz zencefil gibi nasıl bir karışım okuduklarına gözlerimle şahit oldum.
Seyda Hazretlerinin Mübarek Nazarları Binlerle Şifadır.

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Seyda hazretleri Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Seyda hazretleri yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Seyda Hazretleri yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Gönül Pınarı
Gönül Pınarı, @gonul-pinari
15.10.2025 14:31:07
Acaba Yüce Allah Kuranı keriminin bir çok yerinde Akletmezmisiniz, Ey akıl sahipleri diye aklınızı kullanın mealindeki ikazları boşuna mı yaptı
Allah var gam yok
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL