M a s a l -ll-
-- Anamdan --

Yılan Kemiği

Güzel okurlarım gelin bugün de kısa ama
Çok ders verici dramatik bir masal anlatayım.
Kardeşlerim , bir çoklarınız gibi ben de bir çok
masal kitabı okumuşum. Anamdan dinlediğim masallara ,
yazılı eserde rastlamadım. Önemleri buradan gelmektedir, derim.


Bir varmış, bir yokmuşş! -anadoluda- diye başlanır masallara
biz de geleneğe uyalım dedik Evet eskilerde çok eskilerde
bir dağ köyünde bir erkek bir kız kardeş yaşarlarmış.
Bacı kardeş gül gibi geçinip giderlermişş.
Gel zaman git zaman, her çocuk gibi onlar da büyümüşlerrr.
Erkek kardeş evlenmişşş.
‘Hayırlı uğurlu olsun’ demekten başka ne denir ki..
Yine gel zaman git zaman evin kadını, evin kızına takmışş..
Kocasına
“ Götür ormanda bırak…”
Adamcağız ne dese ne diller, ne gözyaşları dökmüşse kadını inadından,
kızcağıza olan hasedinden vaz geçiremiyormuş.
Dayanamamış bir gün kız kardeşine “ haydi, oduna gidelim “ demişşş.
Varmışlar ormanlığa. Kendisi kesiyor kırıyor kızcağız da toplayarak
yardım ediyormuşşş.
Akşama doğru kızcağız yorulmuş, odunların yanında uyuya kalmışşş.
Kardeşi bir ağacın dalına bir şey tas asmış.
Rüzgar vurdukça tas ağacın gövdesine çarpıyor. Kızcağız uyku arasında
o sesi duydukça;
“ Ağam daha çalışıyor.” Deyip kendini uykuya bırakıyor.
Az mı uyumuş, çok mu uyumuş, uyandığında ortalık
Kararmış o takırtı sese gitmiş. Kendisine oynanan oyuna anlamışşş.
Karanlık ormanlıkta şaşıp kalmışşş… Ağlamış sızlamış ama ne çare…
kuş sesleri, yılan sesleri duydukça:sürtünceye kadar çıkmaya…” der, intizarda bulunmuşşş.

“ Kardaşımmm kardaşımm Ayağına yılan kemiği bata…benim gözyaşım
sürtünceye kadar çıkmaya…” der, intizarda bulunmuşşş.

Rast gele yürümüş, yürümüş… önüne çıkan köylerde dilenerek o köy senin,
bu köy benim… dolaşır da dolaşırmış… günlerce aylarca yıllarca…
Yaşlanmış…saç ağarmış dişler dökülmüş avurt çökmüş her yanı buruş
buruş olmuş… üstündekiler yırtık dökük… gittiği her yerde çocuklar deli karı
deli karı der güler taşlar, kaçışır…

Gelelim kardeşine. Bacısına bu oyunu oynayıp ormanda uyur halde bırakıp evine
dönünce, karısı memnun.. kendisi pişman, acılı.
Evde huzur kalmamışşş. Yetmemiş gibi bir gün ayağına bir yılan kemiği batmışşş…
Bacısının ahı tutmuş derler.
Masal bu ya..
Gün geçtikçe acısı dayanılmaz olmuş. Yemeden içmeden kesilmişşş. Gitmediği yer,
Gitmediği hekim kalmamış. Hiç biri çare bulamamış. Kemik damarların içinde gezermişşş…
Böyle böyle yıllar geçmiş… Memleketin birinde yaşlı bir kadının bu tür iflah etmez dertlere
yaralara çare şifa bulurmuş, dendiğini duymuş. Yollara düşmüşşş… köy köy dolaşıp söylenen
kdını sorar ararmış…
Dolaşırken dağlar eteğinde bir dağ köyünde yaşlı perişan bir kadın… Çocuklar
‘deli karı, deli karı …’ der kızdırır o da elinde yaslandığı deyneği ile çocukları kovalar…
görünce içi sızlar… bacı…bacısına oynadığı oyun gelmiş aklına…
Ayak ağrısı artar dayanılmaz olur olduğu yere çöker ağlar…
Çocukları kovan yaşlı perişan kadın görünce adamın bu haline acır yaklaşır…
Tanışır koklaşır ağlaşır ağlaşırlarrrr.