Benim buluşuma göre bütün insani kötülükler, insanların bir arada sessizce oturamamalarından kaynaklanmaktadır. moliere
MuratKEREMk
MuratKEREMk

İnsan Vücudu: Mükemmel Bir Kimya Laboratuvarı ve Yaratıcının En Büyük Delillerinden Biri

Yorum

İnsan Vücudu: Mükemmel Bir Kimya Laboratuvarı ve Yaratıcının En Büyük Delillerinden Biri

0

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

117

Okunma

İnsan Vücudu: Mükemmel Bir Kimya Laboratuvarı ve Yaratıcının En Büyük Delillerinden Biri

İnsan Vücudu: Mükemmel Bir Kimya Laboratuvarı ve Yaratıcının En Büyük Delillerinden Biri

Yazar: Murat Kerem



Vücut Denilen Mucize

İnsan, yalnızca etten ve kemikten ibaret bir varlık değildir. Onun içinde, bir sarayın odaları gibi işleyen sistemler, milyonlarca kimyasal tepkimeyle her an hayat bulan eşsiz bir düzen vardır. Günde yaklaşık 10²² (10 sekstilyon) kimyasal tepkime gerçekleşir. Bu sayı dahi, zihnimizin sınırlarını zorlamaya yeterlidir.

İnsanın yaratılışındaki bu hassas ölçü, sadece hayranlık değil; aynı zamanda derin bir tefekkürü de beraberinde getirir. Zira böyle kusursuz bir düzene bakıldığında, arkasında bir kudret, bir irade ve bir ilmin bulunduğu açıkça görülür.

Nasıl ki bir harf kâtipsiz, bir iğne ustasız olmazsa; hücredeki protein katlanmaları, enzimlerin dakik zamanlaması ve DNA onarımı da sahipsiz olamaz. Bediüzzaman Said Nursî’nin ifadesiyle:

“İnsanın vücudundaki cihazların nizam ve intizamı, bir ilim ve iradeyi gösterir.” [1]

Ve şu sözü, insanın aklına dokunur gibi doğrudan kalbine seslenir:
“Hayat bir kitaptır; her sayfası hikmetle yazılmıştır. İnsan, bu kitabın en latîf ve câmi bir meyvesidir.” [2]



Her An İşleyen İlâhî Fabrika

İnsan uyanıkken de uykudayken de bedeni bir an bile durmaz. Her saniye milyonlarca işlem gerçekleşir. Hücre içindeki mitokondriler bir enerji santrali gibi çalışır; proteinler fabrikada üretim yapar gibi doğru yerlere taşınır; sinir sinyalleri ışık hızına yakın hızlarla iletilir.

Tüm bu sistemlerde bir denge, bir ölçü ve bir gayelilik vardır. Kur’ân-ı Kerîm bu düzeni şöyle tarif eder:

“O ki, yedi göğü birbiriyle ahenkli yarattı. Rahmân’ın yaratmasında hiçbir çatlaklık göremezsin. Gözünü çevir de bak! Bir bozukluk görebilir misin?” [3]

Bu âyet yalnız gökyüzünü değil, hücrelerin içinde dönen tüm işleyişi de içine alır. Çünkü küçük kâinat olan insan, büyük kâinatın bir özeti gibidir. Bediüzzaman, bu hakikati şu veciz sözle ifade eder:
“İnsan küçük bir âlemdir; âlem ise büyük bir insandır.” [4]



Zararlı Maddeler ve Temizleme Mekanizması

Bu kadar yoğun bir işleyişin içinde elbette zararlı maddeler de ortaya çıkar. Ancak bunlar daha büyümeden yok edilir. Zira beden, aynı zamanda bir arıtma ve tamir merkezidir:
• Enerji üretimi sırasında oluşan serbest radikaller, hücreleri tehdit eder. Ancak antioksidan sistemler (glutatyon, C ve E vitamini gibi) bu tehditleri bertaraf eder.
• Protein yıkımıyla ortaya çıkan amonyak, zehirli bir maddedir. Karaciğer onu üreye çevirerek zararsız hâle getirir.
• DNA’daki bozulmalar, hücresel onarım mekanizmalarıyla düzeltilir.

Oysa bedenimizde yaklaşık 30 ila 40 trilyon hücre vardır. Her biri içinde binlerce karmaşık kimyasal tepkime her an gerçekleşmektedir. Bu süreçlerde ortaya çıkan zararlı maddelerin sayısı ve gücü, insanı kısa sürede öldürebilecek kadar fazladır. Ama yine de hayat sürer, organlar görevine devam eder.

İşte burada şu soru yükselir:
Bu kadar bilinçli ve planlı bir koruma sistemi, kör tesadüfle nasıl açıklanabilir?

Fethullah Gülen şöyle der:
“Bir hücrede bile milyonlarca faaliyet olur; her biri bir fiil-i ilâhîdir. Bilinçsiz atomlar bu aklı nasıl taşır?” [5]

Ve Bediüzzaman bu soruya cevap verircesine şöyle seslenir:
“Sâni-i Zülcelâl, her zerreyi bir nefer gibi istihdam eder.” [6]

Fethullah Gülen Hocaefendi ise bu sistematiği şöyle özetler:
“İnsan, sistemler üstü bir sistemdir. Onun ruhu, bedeni, aklı ve kalbi; ayrı ayrı âlemlerdir. Bu âlemlerin her birinde ayrı bir Rabbanî düzen hüküm sürer.” [7]



Bedenin Lisanı, Yaradan’ı Anlatır

Modern bilim, insan vücudunu açıklarken genellikle sadece maddî sebep-sonuç zinciriyle konuşur. Oysa o zincirin kendisi bile başlı başına bir mucizedir.

Kimyager Lavoisier’in şu sözü dikkat çekicidir:
“Hiçbir şey yoktan var olmaz, var olan da yok olmaz; sadece dönüşür.” [8]

Aslında bu söz, ilâhî kudretin işleyişine dair bir kanunu tarif eder.
Nobel ödüllü biyokimyacı Albert Szent-Györgyi de şöyle der:
“Hayat, elektronların düzenli bir akışından başka bir şey değildir.” [9]

Peki, o akışı kim düzenliyor?

Bediüzzaman bu sorunun altını şöyle çizer:
“Kudretin tasarrufunu inkâr etmek, her bir hücreye, her bir organa bir ilâhlık isnat etmektir.” [10]

Gerçekten de bir göz kendi başına göremez. Bir kalp kendi isteğiyle atamaz. Bu sistemin her zerresinde bir kudretin imzası vardır.



Fıtrî Olarak Tanımaya Açığız

Bu kudreti fark etmek için filozof olmaya gerek yoktur. Bedenine dikkatle bakan herkes, arkasındaki düzeni ve onu kuranı sezmeye başlar.

Fethullah Gülen’in ifadesiyle:
“Gözümüzü açıp bedenimize baksak, Rabbimizi tanımak için başka delil aramaya lüzum kalmaz.” [11]

Resûlullah (s.a.v.) da şöyle buyurur:
“İki nimet vardır ki, insanların çoğu onların kıymetini bilmez: Sağlık ve boş vakit.” [12]

Ve biz de deriz:
“İnsanı kendisine döndüren çoğu zaman bir hastalık olur; fakat bazıları da tefekkürle döner.” [13]



Risale-i Nur’un Penceresinden

Bediüzzaman, başka bir yerde şöyle der:
“Bir mektup kâtipsiz olmaz. Şu insan da öyle bir mektuptur ki, her kelimesi bin hikmetle yazılmıştır.” [14]

Bu söz, bu yazının da kalbini oluşturur. Zira gerçekten de:

Sanat, ustayı gösterir.

İnsan vücudu bir sanat harikasıdır. Her sistemi, her hücresi, her tepkimesi; hem ilmîdir, hem estetik, hem de hikmetlidir. İşte bu, Yaradan’ın en büyük delillerindendir.

Bir nizam varsa, bir nazım da vardır.
Bir düzen varsa, bir düzenleyici vardır.
Bir sanat varsa, arkasında mutlaka bir sanatkâr vardır.



Kaynakça

[1] Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, 30. Lem’a.
[2] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 30. Söz.
[3] Kur’ân-ı Kerîm, Mülk Suresi, 67/3.
[4] Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, 23. Mektup.
[5] Fethullah Gülen, Prizma 3, s. 118.
[6] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 10. Söz.
[7] Fethullah Gülen, İrşad Ekseni, s. 77.
[8] Antoine Lavoisier, Elements of Chemistry, 1789.
[9] Albert Szent-Györgyi, Bioenergetics, Nobel Konferansı Notları.
[10] Bediüzzaman Said Nursî, Mesnevî-i Nuriye,
[11] Fethullah Gülen, Kırık Testi, Cilt 2, “İnsanlığın Onur Vesikası”.
[12] Buhârî, Sahih-i Buhârî, Kitâbü’r-Rikâk, 1.
[13] Fethullah Gülen, Fasıldan Fasıla 1, s. 52.
[14] Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, 11. Söz.

Paylaş:
3 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
İnsan vücudu: mükemmel bir kimya laboratuvarı ve yaratıcının en büyük delillerinden biri Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz İnsan vücudu: mükemmel bir kimya laboratuvarı ve yaratıcının en büyük delillerinden biri yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İnsan Vücudu: Mükemmel Bir Kimya Laboratuvarı ve Yaratıcının En Büyük Delillerinden Biri yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL