3
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
307
Okunma


Huzur kelimesi, insan ruhunun derinliklerine işleyen, kalpte yankı uyandıran en kutsal kavramlardan biridir. Fakat ne gariptir ki, bu kelimeyi en çok dile getirenler, onunla en uzak ilişkiye sahip olanlardır. Günümüzde sık sık duyuyoruz: “Huzur İslam’dadır.” Bu söz, başlı başına bir hakikati işaret eder. Lakin bu hakikat, şatafat içinde boğulmuş, ihtişam tutkusu gözlerini perdelemiş, vicdanını menfaatle takas etmiş insanların dilinde dile geldiğinde, asıl anlamını yitiriyor. Çünkü onlar huzuru temsil etmiyor; sadece kendi gösterişlerini örtmek için bu sözleri kullanıyorlar.
Şunu iyi bilelim: Bir insanın huzurdan bahsetmesi, o huzuru yaşadığı anlamına gelmez. Hele ki şatafata batmış, ihtişamından bir adım geri atmayan birinin huzuru dile getirmesi, çoğu zaman bir illüzyondan ibarettir. Çünkü gerçek huzur, altın varaklı koltuklarda, gösterişli sofralarda, şaşaalı konaklarda değil; gönül dünyasının dinginliğinde, içten gelen sadelikte ve samimiyette saklıdır.
Bugün bakıyoruz: Kimileri halka “sabredin” derken, kendileri sabrın zerresini göstermiyor. Kimileri “kanaat” telkin ederken, kendi sofraları israfın zirvesinde. Kimileri “tevazudan bahsederken, kibirleri gökleri deliyor. İşte tam da burada, sözlerin en çirkini devreye giriyor: Yapmadığını söylemek, yaşamadan yaşatıyormuş gibi görünmek.
Huzur Maskesi
Sözler bazen maskeler gibidir. İnsan kendi hakikatini gizlemek için en yaldızlı sözlere sarılır. “Huzur İslam’dadır” diyen ama hayatında İslam’ın ruhunu taşımayanlar, bu maskeyi takanların en belirgin örneğidir. Çünkü İslam sadece bir kelime değildir; bir yaşam biçimi, bir ahlak, bir adalet, bir merhamet, bir tevazu düzenidir. İslam’ın huzurundan bahsedenin, önce kendi hayatında bu huzuru görünür kılması gerekir.
Ama görüyoruz ki, şatafatından taviz vermeyenler, israfı terk etmeyenler, gösterişe esir olmuş olanlar, huzuru diline pelesenk ediyor. Onların sözlerinde samimiyet yok; sadece kendi kusurlarını örtme çabası var. O yüzden söyledikleri, kalbe değmiyor; tam tersine içimizde bir öfke uyandırıyor. Çünkü biz biliyoruz: Sözün gücü, sadece dudaktan çıkmasında değil, yaşamda karşılığını bulmasındadır.
“Size Din, Bize Bin”
Bu söz, toplumun hafızasında acı bir ironi olarak kazınmıştır: “Size din, bize bin.” Yani size nasihat, bize nimet. Size sabır, bize şatafat. Size kanaat, bize ihtişam. İşte bütün çarpıklık burada başlıyor. Huzuru İslam’da aramamız gerektiğini söyleyenler, kendi huzurlarını başka yerlerde, başka hesaplarda arıyor. Onların dinle kurduğu ilişki, sadece bir araçtan ibaret.
İşte bu yüzden dikkatli olmalıyız: Din dilde değil, gönülde yaşanır. Huzur kürsülerden bağırmakla değil, gece karanlığında yapılan sessiz dualarla hissedilir. Eğer birileri bize sürekli huzuru anlatıyorsa ama kendi hayatında huzurun zerresini yansıtmıyorsa, bilin ki orada bir aldatmaca vardır.
Sözlerin En Çirkini
Tarihin her döneminde insanlar güzel söz söylemiştir. Ama tarihin en acı hatırlattığı şey şudur: Sözlerin en çirkini, yapılmayanın söylenmesidir. Çünkü bu sadece bir yalan değil, aynı zamanda bir ihanettir. İnsanları kandırmanın, duygularını sömürmenin en ince yoludur.
Bir düşünün: “Adalet” diyen ama zulmeden, “merhamet” diyen ama kalpleri taş kesilmiş olan, “eşitlik” diyen ama makamını korumak için herkesi ezen… Onların sözleri, hakikati değil, çelişkiyi büyütür. Böylelerinin huzurdan bahsetmesi, çölde su vaadi gibidir: Susuzluğu artırır, ama asla doyurmaz.
Gerçek Huzur Nerede?
Gerçek huzur, sadeliktedir. Bir semaverin dumanında, dostlarla edilen sohbetin samimiyetindedir. Bir annenin çocuğunu şefkatle kucaklayışında, bir komşunun kapısını çalmadan getirdiği bir tas çorbada gizlidir. Gösterişin gürültüsünde değil, kalbin sessizliğinde vardır.
Ama şatafatın içinde yaşayanlar, bu sadeliği bilmez. Onlar için huzur, “sahip olmak”la ölçülür. Oysa huzur, “yetebilmek”tir. Onlar için huzur, “üstün görünmek”tir. Oysa huzur, “tevazu”da saklıdır. Onlar için huzur, “kalabalık sofralar”dır. Oysa huzur, “paylaşmak”la mümkündür.
Uyanışa Çağrı
İşte bu yüzden uyanmalıyız! Sözlere değil, hayatlara bakmalıyız. Bize huzuru anlatanların, huzuru yaşayıp yaşamadığını sorgulamalıyız. Samimiyeti olmayanların sözlerini, ne kadar süslü olursa olsun, dikkate almamalıyız. Çünkü hakikat, sahte sözlerin ardında gizlenmez; o, yaşanan hayatın içinde apaçık görünür.
Ey dostlar! Gösterişe kanmayın. Şatafata özenmeyin. Çünkü o ihtişamlı görüntülerin ardında çoğu zaman büyük bir boşluk, büyük bir huzursuzluk vardır. Huzur, süslerde değil, sade bir yürekte saklıdır.
Son Söz
Unutmayın: Huzur İslam’dadır, ama İslam’ı süs diye kullananların hayatında değil. Gerçek huzur, şatafattan arınmış, içi ve dışı aynı olan, diliyle kalbi arasında uçurum olmayanların hayatında bulunur. Söylenenle yapılanın bir olduğu yerde huzur vardır.
Ve bilin ki, en çirkin söz, yapılmayanı yapmış gibi göstermektir. En büyük aldatma, huzuru temsil etmeyenlerin huzurdan söz etmesidir.
Erol Kekeç/29.09.2025/Sancaktepe/İST
5.0
100% (5)