0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
197
Okunma
Ben içimden geldiği kadarıyla, kelimelerimi yetirebildiğimce hep yazmışımdır hissettiklerimi. Fakat her sana yazmak için kalem kâğıdın başına oturduğumda, öylece kalakalıyorum dakikalarca. İçimdeki bu sevgiyi, bu sevginin bana verdiği elemin hissini tarif edebilmek çok zor. Sadece tarif edebilmekte değil; çoğu zaman böylesine bir sevgiye sahip oluşuma kendim bile anlam veremiyorum. Ve sanırım bu sevginin en saf hali.
Öyle bir şey ki, çiçek ne demek bilmeyen ben, sana mevsim ne olursa olsun rengârenk bahçeler açabilmek uğruna debelendim durdum. Küçücük bir çocuğun saf sevgiyle sevdiği her şeyin kötü yanlarını çabucak unutması gibi, hatalarına ve yaşattığın hayal kırıklıklarına rağmen sana hep parlayan gözlerle baktım.
Bundan yıllar sonra, hayatımdan geçip giden insanları düşünürken duvardan farksız kalacağımdan eminken, aklımın bir köşesine sen düşünce, o duvarın üzerime yıkıldığını hissediyorum.
Senden sonra başkasını sevmek gibi bir niyetim ve arzum yok, sevgilim. Derinden sevmiş herkesin hikâyesinin sonunda derin bir yalnızlık vardır bence. Ben de bir daha hiçbir zaman böylesine destansı bir aşka sahip olamayacağım; yokuşlarıyla, uçurumlarıyla… Ben bu sevdayı kabul ettim daha en başından; hayallerimde nice mutlu sonlar yazdım bize, gerçek olamayacaklarını bilmenin ağırlığını omuzlanarak. İçimde hep bir tarafı buruk kalan bu hikâyeye her dönüp baktığımda, gözlerim dolu dolu gülümseyeceğim…
5.0
100% (1)