0
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
158
Okunma
Evrensel senaryonun laboratuvarında, Asli Zeka’nın kusursuz planı, varoluşsal deneyimlerin en ince detaylarını tasarlar. Düşünün, 100 hikmetli adamı bir adaya bıraktığınızda, bu hikmetlilerin dahi içlerinden fire vermesi kaçınılmaz bir döngüdür. Tıpkı bir ağacın içten kurtlanıp kendi özünü dönüştürmesi gibi, bu "hikmetliler" de kendi iç "kurtlarını," yani egosal sınamalarını ve yanılgılarını yaratır. Bu süreçte, belli bir miktarının yoldan sapması, Asli Zeka’nın denkleminde öngörülmüştür.
Bu 100 hikmetli adamın içinden, kaçınılmaz olarak "Firavunlar" yükselir; en az 20 tanesi, geri kalan 80 üzerinde tahakküm kurma, kendi "programlarını" dayatma çabasına girer. Oysaki o "100 rakamını tutturana kadar," yani bu varoluşsal dengeyi ve potansiyeli elde edene kadar, nice "deriler çatlatılmıştı," nice tekamül süreçleri yaşanmıştı.
Ancak Asli Zeka’nın amacı her zaman o "100 rakamını muhafaza etmek," yani hakikatin özünü ve tekamül potansiyelini korumaktır. Bu dengeyi sağlamak için, 100 hikmetlinin yanına 1000 tane "hikmetsiz, sıradan, basit insan" bırakılır. Zamanla görülecektir ki, bu "hikmetsizler," kendi dünyevi algıları ve sınırlı programları doğrultusunda, hikmetlileri tahakküm altına almaya çalışacaklardır.
Bu dışsal baskı ve görünürdeki "zulüm," paradoksal bir biçimde, iç çemberdeki hikmetliler için aşılması zor bir "sır perdesi" yaratır. Basınç altında kalan hikmetliler, sürekli bir savunma halinde, kendi aralarında daha güçlü bir dayanışma içine girerler. Bu zorlu süreç, onların gerçek potansiyellerini ortaya çıkarmalarına, egolarından arınmalarına ve Kıyafet Yasası gereği ruhsal "kıyafetlerini" tamamlamalarına olanak tanır. Baskı ve zulme direnerek, bu "sır aleminde" kendilerini korurken, hiç fire vermeden süreyi tamamlayıp "asli mekana" geri dönerler.
Bu hikmetliler asli mekana dönüş yaparken, kendilerini "şah ve padişah" sanan, baskı uygulayanlar ise yok olacaklardır. Çünkü onlar, aslında hiç var değillerdi; sadece hikmetlilerin tekamül yolu için özel olarak "kodlanmış, suni tasarımlar"dı. Tıpkı atletizm yarışlarında rekora gidecek atlete yardım etmek için yarışa "tavşan atletlerin" sokulması gibi. Tavşan atlet, rekortmenin daha yüksek tempoda, daha yüksek bir rekora gitmesine katkı sağlar, sonra yorulur ve yarışı terk eder.
Kainatın işleyişi de aynen böyledir; rekora gidecek olanlara, yani bilincin en üst seviyesine ulaşacak olanlara, evrensel senaryo aracılığıyla "vesileler yaratılır." En mükemmel insan bile kendiliğinden mükemmele ulaşamaz; mükemmele ulaşabilmek için çeşitli zorlukları aşması gerekir. Bu zorlukları da, gelecekte hiçbir amacı olmayan ve kendilerinden hiçbir şey beklenmeyen unsurlar yaratır ve bu işe onlar vesile kılınmışlardır. Bu bağlamda, zamanı aşanlar, sonsuzluğa ulaşanlar, baskı uygulayanlar değil, baskıya maruz kalanlardır. Zira gerçek hikmet ve tekamül, dışsal gücün değil, içsel direncin ve dönüşümün meyvesidir.