0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
181
Okunma
SADECE YAŞADIĞIN "AN” SENİNDİR!
Bir gün gelecek, diye beklerken, yaşanacak anı, yaşanacak günleri yılları yitiriyoruz.
“Yarın yaparız, yarın gideriz, yarın söyleriz, yarın severiz” diyoruz, oysa Tanrı, yarını kimseye vaadetmedi!
Gençlikte, bekarlıkta yaşamamız gerekeni yaşamıyor, gitmemiz, görmemiz gerekeni gitmiyor ve görmüyor, harcamamız gerekeni harcamıyoruz.
O yıllarda, yani bekarlıkta evlilikten medet umuyoruz; “Evlendiğimizde huzur bulacağız."
Sonra bir çocuk yapıyor;
“Çocuk büyüyünce rahat edeceğiz,” diyoruz.
Ama her defasında yeni bir bekleyişle ömrü tüketiyoruz.
Mutlu olacağımız her şeyi hep yarınlara bırakıyoruz
Yeni ev, yeni araba, yeni bir iş, yeni bir tatil…
Ve hayalini kurduğumuz bütün bu güzellikleri, ihale ettiğimiz yarını beklerken, bir bakıyoruz ki, hayat avuçlarımızdan sessizce akıp gidiyor.
Oysa mutluluk; yaşam dediğimiz süreçte, varılması muhtemel bir durak değildir. O yolun ya kendisidir.
Bugün nefes alıyorsan, mutlusun. Sevdiklerine dokunabiliyorsan, mutlusun. Anı, an içinde yaşayıp, yaşatıyorsan mutlusun.
Öyleyse içinde bulunduğun anın kıymetini bil!
Yaşam dediğimiz; doğum (...) ölüm süreçte ertelediğimiz her şey biriktirdiğimiz hiç bir varlık, yaşamı en güzel yerinden kavramamıza engel değildir.
Mutluluk, o engellerin tam da ortasında attığımız adımlardır.
Bu sebeple kendinizi özgür bırakın.
Çünkü özgürlük, kişinin kendisini an’a teslim etmesidir.
Çünkü yarın kimseye vaad edilmemiştir!
Oysa an, oysa bu saat, oysa bugün, yani tam da şu an senindir! Yaşa yaşat ve mutlu ol! (...) mutlu öl!
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (1)