1
Yorum
6
Beğeni
0,0
Puan
209
Okunma

Bugün Ne Öğrendin?
Sabah uyanınca kendine şöyle sordun mu hiç:
“Bugün ne öğreneceğim?”
Bu soruyu sormak, günü bilinçli yaşamaya karar vermektir. Çünkü öğrenmek sadece okul çağında değil, hayat boyu süren bir yolculuktur. Her yaşta, her anda yeni bir şey öğrenebiliriz: Araba sürmek, bisiklete binmek, şarkı söylemek, resim yapmak…
Müzik dinlemek bile bir öğrenme biçimi olabilir.
Ama hep aynı tarzları dinlersek kulağımız bir noktada gelişmeyi bırakır.
Özellikle klasik müzik…
İlk başta “Bu da ne böyle?” diyebiliriz.
Ama biraz sabırla, biraz bilgiyle dinlemeye başladığımızda müziğin içindeki hikâyeleri fark ederiz.
Bir gün caz müzik dinleyen biriyle konuşuyordum.
“Ben bu müziği anlamıyorum,” dedim.
O da şöyle yanıtladı:
“İlk başta öyle gelir. Ama caz da tıpkı bir dil gibi… Dinledikçe, öğrendikçe anlamaya başlarsın. Hatta alkış zamanını bile bilgiyle öğrenirsin.”
İşte öğrenmek böyle bir şey.
Sadece becerilerle ya da sanatla ilgili değil.
Yabancı dil öğrenmek de buna dâhil.
Bir kelime bile kulağa tanıdık geldiğinde, insan kendini daha güvende hissediyor.
Bir dönem halk eğitim merkezinde Almanca kursuna katıldım. O sırada İngilizceyi bile doğru düzgün bilmiyordum. Ama Almancanın zorluğu sayesinde İngilizce bir anda kulağıma daha kolay gelmeye başladı.
Bugün iki dili de akıcı konuşamıyorum ama artık yabancı gelmiyorlar. Bu bile başlı başına bir kazanç.
Çünkü öğrenmek; yeni bir bilgi edinmenin ötesinde, dünyayla bağ kurmaktır.
Bir gün markette bir turist kasadaki gence basit bir şey sordu:
“Three eggs.”
Çocuk anlamadı. Araya girip “Üç yumurta istiyor,” dedim.
Bu kadar basit bir cümle, hiç bilmeyen biri için zor olabilir ama biraz bilen biri için kolay.
Gence döndüm, “En azından sayıları öğrenmelisin,” dedim.
Gülümsedi, ama öğrenmeye pek niyeti yok gibiydi.
Çünkü bazen öğrenmeye üşeniyoruz.
Bu noktada duyduğum bir söz geldi aklıma:
“Öğrendikçe konuşacak insan azalır.”
İlk duyduğumda garip gelmişti. Ama zamanla anladım.
Çünkü öğrenmeyen insan yavaş yavaş hayattan kopuyor.
Ortak ilgi alanları azalıyor, sohbetler yüzeyselleşiyor.
Oysa bilgi insanı zenginleştirir.
Belki herkesle değil, ama birkaç kişiyle daha derin bağlar kurarsınız.
Ve şunu da unutmamak gerek:
Bilgi tazelenmezse unutulur.
Bu sadece öğretmenlerin, doktorların işi değil; hepimizin sorumluluğu.
Çünkü hayatın kendisi bir okul.
Belki sınav kâğıdı yok ama her gün yaşanan olaylar, karşımıza çıkan insanlar bize bir şeyler öğretmek için var.
Düşünün bir çocuğu…
Bisiklete binmeyi öğrenirken defalarca düşer. Ama yine de pes etmez.
Çünkü içinde bir ses hep şunu söyler:
“Bir daha dene.”
Öğrenmek de böyle.
Yanılırsın, unutursun, tekrar edersin… Ama sonunda başarırsın.
Ve sadece bilgi kazanmazsın; kendine olan güvenin de artar.
Sonuç olarak...
Öğrenmek sadece bir eylem değil, bir yaşam biçimidir.
Bir kitap okumak, bir belgesel izlemek, bir müze gezmek, bir şehrin hikâyesini dinlemek…
Bunların her biri bizi biraz daha zenginleştirir.
Her gün zihnimize küçük bir bilgi, küçük bir farkındalık eklenmeli.
Çünkü öğrenmek; sadece bilgiyi değil, hayatı sevmek demektir.
Ve hayata merakla bakan herkes, daima genç kalır. En önemlisi de bakış açısı değişir. Beyni; her daim çalışan bir fabrika gibi yeni bir şeyler üretir, dünyayı da okuyan, öğrenen, araştıran insanlar değiştirir.