0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
160
Okunma
İNSANLARDA İSTEK BİTMEZLİĞİ
İnsanlar devamlı ister. Canlarının çektiği her şeyi olsun. Bu istekler hiç bitmez. Sahibi olduğu şeylerle sevin duyar. Fakat kısa sürede mutluluğu ve sevinç duyguları hemen yok olur. İnsan denilen varlık servet sahibi, zenginlik sahipliği, şöhret, meşhur olma hırsı, makam sahipliği arzusu, başarılarında taltif edilmeyi görmek ister. Daima terfi etmek hep yükselmek bekler. Yine de tükenmeyen istekler yüzünden istediği mutluluğu yakalayamaz.
İnsanlardaki istek ve arzuların bitmek bilmemesi oldukça derin psikolojik, biyolojik ve hatta sosyokültürel nedenlere dayanır. Bu gibi durumları doyumsuzluk ve hastalık gibi düşünmekte eksikliktir. Dini açıdan bakılınca İslam inancına göre insanın içinde hem iyiye hem de kötüye meyil etme yönleri vardır. İnsan nefsine hâkimiyet kuramaz ise o nefis daima daha fazlasını ister.
Nefsi ile olan içgüdüsüne yenik düşülünce daha fazla mal, mülk, makam sahipliği, mevki kapma isteği, güç sahipliği temayülü her depreşir. Dinin kitabı olan Kuran şöyle söylüyor.
İnsan gerçekten hırslı yaratılmıştır.
Birde insanların sahip oldukları ile yetinmemesi vardır. Her zaman bu yetinmeme durumu daha fazlasını ister. Biz buna tamahkârlık diyoruz. Neden kanaatkârlık ve elinde var olan ile yetinmemek huzursuzluk içinde yaşamak yaratılıyor. Bilmem doğru mudur Hz. Muhammed şöyle söz etmiş. Âdemoğlunun bir vadi dolusu altını olsa, bir vadi daha ister.
İnsan içgüdüsünün durmak bilmeyen istek ve arzuları durmak bilmez. Aslında üzerinde pek durmadığı önemli konuları da teğet geçer. Esas olan aile içinde sağlık, huzur çoluk çocukları ile mutlu, sıkıntısız, saadeti yakalamaktır. Bu olmadığı sürece talep ve arzular istek dürtüleri sürüp gider.
nsan beyin yapısı bir şey veya başarı elde edilince bir tür salgı yayar. Bu durum geçicide olsa insana haz verir. Geçici olan bu haz insana hemen yenisi olan istek ve arzuları devreye sokar. Böyle durumlar psikolojik sebebeler doğura bilir. Denetlenmesi gereken böyle dururumlar insanın huzurunu ve ahlakını da bozabilir.
Bu gibi insan psikolojisini etkileyecek olumsuzluklar için insanlar eğitilmelidir. Eğitimsel bilgiler erken yaşlarda kişilere verilmelidir. Kanaat etme,, şükür etme, mevcut olanla yetinme bilinci verilmelidir. Dini açıdan ibadet, sabır ve azla yetinme yetilere insanlar kazandırılmalıdır. Nefis terbiyesi kişilerde geliştirilmelidir. Manevi değerlerle gerçekler öğretilerek denge kurulmalıdır.
Hayat yaşanırken zenginlik serabı görmekten ibaret değildir. İnsan olmak, sağlam düşünce ve vicdani karakterli olmak gerekir. Vicdanın sesine kulak vermek ve Allah’ın kendisine bahşettiği nimet olan aklını kullanması gerek. Zekâsını kullanarak asıl olan iradesini devreye sokması gerekir. İrade devreye girdiğinde insanlık değerlerine sahiplik oluşur. Aklın kullanılması ile irade güçlüğü icrası çalışması da güçlenmiş olur.
İnsan denilen varlıklarda her ne kadar istekler bitmek bilmese de sevmek ve sevilmek insanların doğal ihtiyaçlarıdır. Sevgi görmek başkalarına saygı göstermek o kişinin gönül yapısının vicdani duygularının zenginliğidir. Sevmek zaten güzel bir gönül işidir. Ama esas olan başkaları tarafından sevilmektir. Başkaları tarafından sevilmek duyguları ve hisleri zenginleştirir. Düşünme ve sorgulama duyguları ile birlikte aşırı ihtiyaçlar dizginlenmiş olur.
Bulunduğunuz toplum içinde sevgi gören ve saygı duyulan birisi iseniz varlığınıza ihtiyaç duyulan birisi olduğunuzdur. Böyle birisi olmak onur duyulacak en önemlisidir. İstekler ve arzular vicdani değerlerinde harekete geçirilmesiyle kişi tarafından çözümlenmesi en gerçekçi yoldur. İnanç ve alışkanlıklar esaslarından saptırılmadan problemlerin çözümü insanın yaşam koşuludur.
Hep söylenir insanın tabiatında istek ve arzular hep vardır. Sınırı yakalayıp kontrolü sağlanamazsa kişiyi mutsuzluğa, huzursuzluğa, bencilliğe ve ahlaksızlığa netice olarak çöküşe götürür. Doyumsuzluk aşırılığı yaratılarak bir tür hastalık ortaya çıkar. Nefis bozukluğu ortaya çıkar ve kişinin ruh hali bozulur. Esas olan insanların elinde var olanlarla yetinmesidir.
Durmuş Karabağlı