0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
160
Okunma
Aşk: İlâhî Bir Yolculuğun Adı
İnsanın yaratılış gayesi, Hakk’ı tanımak ve O’na yönelmektir. Bu yönelişin en derin ve en incelikli hâli ise aşktır. Aşk, sadece bir duygu değil; insanı beşerlikten alıp hakikâte, kemâle ve vuslata götüren ilâhî bir hâlidir. Bu yüzden tasavvuf ehli aşkı, sadece mecâzî boyutta değil, hakikî aşka ulaşmanın bir vesilesi olarak görür.
Aşkın Menşei: Ben giz kokan bir hazineydim
Cenâb-ı Hakk’ın “Ben giz kokan bir hazineydim, bilinmek istedim, mahlûkâtı yarattım” kudsî hadisi, varoluşun temelinde aşkın olduğunu ifade eder. Allah, aşk ile yarattı ve aşk ile sevdirdi. Bu sevgi, âlemin mayası oldu. İnsanoğlunun kâlbine yerleştirilen aşk duygusu ise, onun Rabbe doğru Seyr ü Sülûk edebilmesi için bir anahtardır.
Mecâzdan Hakikâte: Leylâ’dan Mevlâ’ya
Aşkın ilk basamağı mecâzî aşktır. Leylâ’ya duyulan sevdâ, Şems’e duyulan muhâbbet, aslında Mevlâ’yı bulmak için bir perdedir. Bu aşk, eğer nefsî boyutta kalırsa insanı yakar; ama hakikâte çevrilirse, onu arındırır, dönüştürür ve de gerçek sevgiliye götürür.
Mevlânâ der ki:
Aşkı mecâzî, seni Aşk-ı Hakikî’ye ulaştıracak bir köprüdür. Leylâ’dan geç ki Mevlâ’ya eresin.
Aşk ve İbâdet:
Gerçek aşk, ibâdeti zorunluluk değil, aşkla yapılan bir vuslat eylemi hâline getirir. Aşkla kılınan namaz, aşkla tutulan oruç, kul ile Rabbi arasında sevgi temelli bir bağ kurar. Aşksız ibadet, şekilden ibarettir; ama aşkla yapılan ibâdet, ruhun kanatlanışıdır.
Aşk ve Fedakârlık:
Aşk, fedakârlık ister. Nefsini terk etmeyi, benlikten geçmeyi, dünyayı ardında bırakmayı… Gerçek aşk, “ben”i siler, “O”nu var eder. Bu yüzden Hak âşıkları, canlarını bile seve seve vermiştir. Hallâc-ı Mansûr’un “Enel Hak” deyişi, benlikten geçişin ve aşkın doruğudur.
Sonuç: Aşk Bir Yolculuktur
Aşk, bir varış değil, bir yolculuktur. Her an Hakk’a biraz daha yaklaşmak, her nefeste O’nu daha derinden hissetmektir. Kâlp, aşkla çarpıyorsa, hakikâtin eşiğindedir. Çünkü aşk, Allah’ın kullarına en büyük lütfudur . . .
Liyakat -
5.0
100% (3)