8
Yorum
23
Beğeni
5,0
Puan
327
Okunma
Bir sözcük olduğumu düşünüyorum ve düşüyorum beyaz boşluğa üstelik aklımda tek sözcük dahi yok devamını getirmem gereken ve mademki boşluğun ta kendisiyim boşa düşen vatandaş olma hakkımı yeniden mi tanıdılar bana?
Tanınmadığım gün gibi aşikar yine de gıdıklanıyorum ve gülmemek adına zor tutuyorum kendimi: hiç de zamanı değil hani hem ben dünden evvel bir mikado çöpüydüm nihayetinde evren beni çöplüğe attı tıpkı bir bilgisayarın çöp kutusu gibi de boşaltıldım derken yolum buraya düştü.
Ne annemi tanıyorum ne de babamı üstelik en ufak bir sıcaklık da hissetmedim babam annemi öperken ki annem de öpmesine artık nasıl izin vermişse…
Kısa kesmeliyim çünkü bana tanınan çok az bir zaman dilimi az sonra gelebilirler ve buradan da sürülürüm hani ne de olsa insanoğlunun ne yapacağı belli olmaz üstelik o kadar aşamadan geçmişken yeniden çöp içine dönmeyi de istemem hani.
Mademki bir sözcük olmaktan çıktım yola…ya, yazılmayan hikayeler ve şiirler?
Ne yani altı üstü bir sözcüksem eğer ben mi kurtaracağım bunca yazın dünyasını üstelik dünyalılardan bana gelen zararın neresinden döneceğim de sözcük ordusuna mı düşecek yolum?
Aklımı kullansaydım, bu gün çok meşhur bir romanın başlığı hatta yazarı olabilirdim gerçi romancılar öldükten sonra kıymete biniyor ama…lamı cimi yok işte ve ben hala kararlıyım ünlü olmaya üstelik yol geçen hanı da değil burası ve kimse iştigal eden lütfen düşsün yakamdan.
Sözcük ikliminde bir nesir mi olmalıydım yoksa ya da nefsinin esiri bir şiir mi? Ne de olsa işi gücü sevmek tüm şairlerin sonra da yalnızlıktan şikayet ediyorlar. Eh, sen tüm zamanını şiir yazarak harca sonra da yalnızlıktan şikayet et.
Örnek mi yok kardeşim?
Örnek vermeye asla niyetim yok çünkü çok geç kalabilirim ve elimi acele tutup bir yere varmadan da yok olmamalıyım.
Düş sahibi o çılgın kadın…hani, yüreğimin dolaylarında denizi çalkalandıran…
Bir de acılardan mustarip olan o kel adam. Ne vardı ki şapkasını çıkaracak? Tam öykü yazmaya niyetlenmiştim ki ilham perim aşık olduğu o adamdan nasıl da bir anda nefret etti.
Belki de bir çocuğun oyun hamuru olmalıydım ve istediği şekli de alırdım.
Gerekirse oyun bahçesi olurdum gerekirse annesinin ihmal ettiği bu çocuğun annesi de olurdum hani ve annesizliğimle çocuğun yalnızlığı ortak noktada buluşur gül gibi geçinip de giderdik.
Gülmeyi özledim aslında belki de bir gül olup dikenimi özledim ve elbette ait olduğum o çiçek bahçesinde kokmayı özledim iyi de ben ne bilirim kokmayı ya da kokutmayı? Bilmediğim bir şeyi artık nasıl özlüyorsam?
Eh, ne de olsa ilhamın ta kendisiyim ve zaman varken deli gibi düşünmeli ve üretmeliyim: ya, aklı evvel bir tuşla sonsuzluğa uğurlanırsam?
Nasırım nasıl da sızlıyor oysaki dağ tepe aşmadım ben sadece uzay boşluğundan buraya düştüm elbette insanlar arasında bunca zaman geçirdin mi eninde sonunda onlara benziyorsun.
Sahi, bir roman olmak için kaç milyon karakter yaratmalı ki? Ya, beni yaratan Tanrı, yaratmaktan vazgeçerse ve ya, ben son anda bir roman olmaktan umudu kesersem?
Vaktim ne kadar kaldıysa artık belki de içimdeki özlemi dindirecek bir şiir yazmalıyım iyi de tanıdığım tek bir şair yok atıfta bulunacağım üstelik tek bir alıntı da yok aklımda yoksa beni çalıntı mı addedecekler bunca izafi düşten sonra hala gerçekleştiremezsem hayallerimi?
Hayal olmak için önce gerçekleri bilmeliyim yoksa tam tersi mi?
Gerçeksem eğer hayal doğuramayacak mıyım?
İyi de ben gebe filan değilim ki sadece üretmek istiyorum ve bunun için başka bir sözcüğe ya da eşleşmeye niyetim filan da yok hem, ben sizin bildiğiniz sözcüklerden değilim.
Gelmiş geçmiş en edepli ve terbiyeli sözcüğüm üstelik başka bir sözcük bir kez bile elimden-pardon imimden-tutmadı ve noktalama işaretleriyle de işim olmaz. Öğretmen değilim ve öğrencilerin ne yaptıkları ile de ilgilenmiyorum.
Belki bir sözcük olmayı da reddetmeliydim lakin düştüm bir kez bu tuzağa ve düşünerek başladım şimdi de işin içinden çıkamıyorum ve çırpındığım kadar da rengim soluyor hem solgun çehremle ben insanlığa nasıl hizmet veririm ki?
Kim çekiştiriyor ki beni yakamdan hem ben bu boşluğa aitim ve kimse bu kadar da canımı yakamaz hem madem boşluğa ait olmanın asaleti ile çoğalıyor ruhum kim tutuyor da beni bu boşluktan çekip almaya çalışıyor?
Canımı kim yakıyorsa çeksin elini benden hem şimdi silgi mi kaldı?
‘’Çocuklar, son kelimenizi yazın ya da yazdığınız yanlış kelimeleri çabucak silin. Sınavın bitmesine sadece bir dakika kaldı.’’
‘’Öğretmenim, arkadaşım silgimi aldı şimdi de vermiyor.’’
‘’Sorun yok, evladım. Gerekirse silme sadece yanlış kelimenin üstünü çiz ya da karala.’’
‘’Ya, birden fazla yanlış sözcük varsa öğretmenim?’’
‘’Hepsini karalayın yeter ki yanlışınızı görün ve doğruyu öğrenin. Zaten sınavdan sonra doğru cevapları tek tek söyleyeceğim size.’’
‘’Ya, kâğıdını boş verenler ne olacak öğretmenim?’’
Ne yani, bunca zamandır boşuna mı endişe ettim? Mademki boşluğa aittim…
‘’Sonra beraber dolduracağız o kâğıdı ve herkes doğru cevabı öğrenecek.’’
Doğru yerdeyim. Yaşasın ki; doğru yerdeyim!
5.0
100% (12)