İnsan hayatında iki feci olay vardır: biri insanın çok istediği şeyi elde edememesi, diğeri de etmesidir. george bernard shaw
cakirismail
cakirismail

15S: Alpha Genesis 5: Erkeklerin İsyanı - Mağaradaki Laboratuvar

Yorum

15S: Alpha Genesis 5: Erkeklerin İsyanı - Mağaradaki Laboratuvar

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

108

Okunma

15S: Alpha Genesis 5: Erkeklerin İsyanı - Mağaradaki Laboratuvar

15S: Alpha Genesis 5: Erkeklerin İsyanı - Mağaradaki Laboratuvar

Bölüm 13: Mağaradaki Laboratuvar

Chironis’in kırları, Kael’in mağarasını çevreleyen biyolüminesans ağaçlarla parlıyordu. Mağara, artık bir sığınaktan fazlasıydı; Lyssia’nın rehberliğinde, kristal duvarlar arasında bir laboratuvar doğuyordu. Kael’in çetesi, tapınaktan çaldıkları yıldız tabletlerini ve kristal küreleri mağaraya taşımıştı. Lyssia, bir kristal masanın başında duruyordu; exoskeleton’u vızıldıyor, sinir ağı mavi bir kararlılıkla parlıyordu. Kael ve üç erkek Kentaura, etrafında toplanmıştı; ilk kez bir dişiyle bu kadar yakındılar, ışıkları mora çalıyordu.

Kael masaya yaslandı, ışıkları kırmızı bir heyecanla titredi. “Burayı laboratuvara çevirelim, Lyssia. Bize anlattıkların… Embriyo seçimi, genetik düzenleme… Hangisini yapacağız?”

Lyssia bir kristal küreyi eline aldı, içindeki ışıklar dans ediyordu. “Embriyo seçimi yavaş. Sperm ayıklama %90 doğrulukta kalır. Ama genetik düzenleme…” Durdu, sinir ağı vızıldadı. “CRISPR denen bir sistem var. Eski kayıtlarda buldum. DNA’yı değiştirebiliyorsun. %99’u erkek yapan kromozom dengesini bozabiliriz.”

Çetedeki bir erkek, ışıkları kırmızı bir şaşkınlıkla parladı. “DNA mı? Nasıl yapacak?”

Lyssia küreyi masaya koydu, telepatik sesi zihninde net bir dalga gibi yayıldı. “Kendi yumurtalarımı kullanacağım. Sizden de sperm alacağım. Laboratuvarda embriyolar oluşturup, CRISPR’la cinsiyet kromozomlarını değiştireceğiz. X ve Y’leri %50’ye dengeleyeceğiz.”

Kael öne eğildi, ışıkları mora kaydı. “Peki nasıl yayılacak? Her embriyoyu tek tek mi değiştireceğiz?”

Lyssia mağaranın köşesindeki bir kristal kabı işaret etti; içinde biyolüminesans bir sıvı parlıyordu. “Hayır. Bir virüs kullanacağız. CRISPR’ı taşıyacak bir vektör virüs. Embriyolara bulaşacak, kromozomları değiştirecek. Hatta…” Durdu, ışıkları kırmızıya çırpındı. “Yetişkinlere de bulaşıp, sonraki bebeklerini %50 yapacak bir versiyon yapabiliriz.”

Çetedeki ikinci erkek, ışıkları maviden kırmızıya geçti. “Virüs mü? Bize de bulaşır mı? Tehlikeli değil mi?”

Lyssia başını salladı, sesi sertleşti. “Evet, riskli. Yanlış bir mutasyon, embriyoları bozabilir. Ekosistemi çökertebilir. Ama %99 düzeni zaten bir kâbus. Denemezsek, tapınak hepimizi yutacak.”

Kael kristal zeminde bir tur attı, mekanik bacakları vızıldadı. “Deneyeceğiz. %50 düzeni için bu riske değer. Ama nasıl başlayacağız?”

Lyssia bir kristal iğne çıkardı, kendi exoskeleton’una yaklaştırdı. “Önce yumurtalarımı alacağım. Sonra sizden sperm isteyeceğim. Kürelerde embriyolar oluşturup, virüsü hazırlayacağız.” İğneyi sinir ağına batırdı; ışıkları bir an kırmızıya çırpındı, ama sakinleşti. Çetedeki erkekler birbirine baktı; biri gönüllü oldu, ışıkları mora kaydı. “Ben veririm. %50 için her şeyi yaparım.”

Lyssia, kristal bir kaba sıvılar topladı; kürede embriyolar oluşturmaya başladı. “Virüsü Adeno-associated türü yapalım. Bulaşıcı ama kontrol edilebilir. CRISPR’ı taşıyacak, Çift Sarmal Deoksiribo Nükleik Asit Molekülleri üzerindeki düzenli aralıklarla bölünmüş palindromik tekrar kümelerini endonükleaz enzimiyle kesip homolog yönlendirilmiş onarım şablonuyla birleştireceğim. Genetik hastalığı kontrol edip %50’ye ulaşacağız.” Ellerinde bir kristal tüp belirdi; içinde parlayan bir sıvı vardı. “Bu, ilk deneme virüsümüz.”

Kael tüpe baktı, ışıkları maviye sabitlendi. “Peki ya yan etkiler? Annen mutasyonlardan korkuyordu.”

Lyssia durdu, sinir ağı titredi. “Haklı olabilir. Fakat ben Homolog Olmayan Uç Birleştirme tekniğini kullanmayacağım. Daha ileri bir teknik var. Homolog yönlendirilmiş onarım şablonu sürecinde mutasyon riski büyük ölçüde azalıyor. Yine de risk sıfır değil. Virüs kontrolden çıkarsa, genetik bir salgın olur. Embriyolar bozulabilir, bebekler mutasyona uğrayabilir… Belki ayaksızdan fazlası olur. Ama başka şansımız yok.”

Çetedeki üçüncü erkek, ışıkları kırmızı bir öfkeyle parladı. “Deneyelim! %99 yüzünden arkadaşlarım makinede öldü. Bu düzen değişmeli!”

Lyssia tüpü küreye yerleştirdi; ışıklar vızıldadı, virüs embriyolara bulaştı. “İlk deneme başladı. Eğer çalışırsa, bu virüsü kırlara yayarız. Herkesin embriyoları %50 olur.” Kael ona baktı, sesi yumuşadı. “Başaracağız, Lyssia. Seni korumaya söz verdim. Birlikte bu sistemi yıkacağız.”

Mağara sessizleşti; kristal küre, Chironis’in kaderini değiştirecek bir deneyin merkeziydi. Lyssia’nın ışıkları mora çalıyordu; korku, umut ve kararlılık bir aradaydı. Kael ve çetesi, ilk kez %50 düzenine bu kadar yakındı. Ama virüsün gölgesi, henüz bilinmeyen bir tehdidi taşıyordu.


Bölüm 14: Doğum ve Deney

Chironis’in mağara laboratuvarı, kristal kürelerin vızıltılarıyla doluydu. Lyssia, Kael ve çetesi, CRISPR virüsünü embriyolara uygulamıştı; şimdi sıra sonuçları görmekteydi. Kristal masada, biyolüminesans sıvılarla dolu tüpler parlıyordu; Lyssia, bir kristal iğneyle ilk embriyoyu hazırlamıştı. Sinir ağı mavi bir kararlılıkla parlıyordu, ama içinde bir korku titriyordu. Kael, yanında durmuş, ışıkları kırmızı bir heyecanla yanıp sönüyordu. Çete, etrafı sarmış, sinir ağları mora çalıyordu; %50 düzenine bu kadar yakındılar.

Lyssia iğneyi eline aldı, exoskeleton’una yaklaştırdı. “İlk embriyoyu kendim taşıyacağım,” dedi, telepatik sesi zihninde net bir dalga gibi yayıldı. “Doğumdan sonra %50 çalışıyor mu, bir sorun var mı kontrol edeceğiz.”

Kael öne eğildi, ışıkları maviye kaydı. “Kendin mi? Riskli değil mi? Virüs… Yan etkiler olabilir.”

Lyssia başını salladı, iğneyi sinir ağına batırdı; ışıkları bir an kırmızıya çırpındı, ama sakinleşti. “Risk almadan öğrenemeyiz, Kael. %99’dan kurtulmak için bu gerekli. İlk bebeği ben doğuracağım.” Embriyo, biyolüminesans sıvıyla birlikte bedenine yerleşti; sinir ağı vızıldadı, bir değişim başlamıştı.

Çetedeki bir erkek, ışıkları kırmızı bir endişeyle parladı. “Ya bir şey ters giderse? Annen mutasyonlardan korkuyordu, değil mi?”

Lyssia oturdu, kristal küreye baktı. “Evet, korkuyordu. Virüs genleri karıştırabilir. Ama denemezsek, tapınak kazanır. Birkaç deneme yapacağım; %50’yi doğrulayana kadar.”

Zaman geçti. Mağara, Lyssia’nın hamileliğiyle sessiz bir bekleyişe gömüldü. Kael ve çetesi, kristal kürelerde diğer embriyoları izliyordu; virüsün etkisi sürüyor muydu? Bir yıl sonra, Lyssia kristal bir yatağa uzandı; doğum vakti gelmişti. Kael yanında durdu, ışıkları titriyordu. “Hazır mısın?”

Lyssia’nın ışıkları mora çalıyordu; acı ve umut bir aradaydı. “Evet. Şimdi göreceğiz.” Doğum başladı; mağaranın kristal duvarları, Lyssia’nın telepatik inlemeleriyle yankılandı. Bebek doğdu: dört minik bacağı vardı, exoskeleton’a gerek yoktu. Lyssia bebeği kucağına aldı, sinir ağına baktı; ışıkları kırmızıya çırpındı.

“Erkek,” dedi, sesi titredi. “Ama… Dört bacaklı! Ve bir sorun var.” Bebeğin sinir ağı zayıftı; ışıkları soluk, titrek bir şekilde parlıyordu. Virüs bir yan etki bırakmıştı.

Kael bebeğe baktı, ışıkları kırmızıdan mora çöktü. “Dört bacak mı? Ama zayıf görünüyor… Virüs mü yaptı?”

Lyssia bebeği inceledi, kristal bir tarayıcıyla sinir ağını taradı. “Evet… CRISPR genleri değiştirmiş. %99’u bozmuş, dört bacak genini geri getirmiş. Ama sinir ağı karışmış; bu bebek sağlıklı değil.” Bebeğin ışıkları güçsüzce yanıp sönüyordu; hayatta, ama zayıftı. Lyssia başını eğdi. “İlk deneme tam olmadı.”

Çetedeki ikinci erkek, ışıkları kırmızı bir öfkeyle parladı. “Tam olmadı mı? O zaman ne yapacağız?”

Lyssia ayağa kalktı, bebeği kristal bir beşiğe koydu. “Daha fazla deneyeceğim. Virüsü ayarlamalıyız. Birkaç deneme daha yapıp %50’yi bulacağız.” Yeni bir embriyo hazırladı, bu kez virüsün dozunu azalttı; tekrar bedenine yerleştirdi. “İkincisi farklı olacak.”

Bir yıl geçti. İkinci bebek doğdu. Lyssia, yatağında bebeği kucağına aldı; dört bacağı vardı, sinir ağı tarandı. Işıkları maviye çarptı. “Kız!” dedi, sesi umutla titredi. Sinir ağı güçlüydü, yan etki yoktu. Kael gülümsedi, ışıkları mora kaydı. “%50 çalışıyor mu? Bacaklar da var!”

Lyssia tarayıcıyı tekrar kullandı. “Evet… Virüs doğru çalıştı. %50’ye oturdu, dört bacak genini geri getirdi. Bu bebek sağlıklı.” Çeteye döndü. “Bir deneme daha yapalım. Emin olmalıyız.”

Üçüncü yıl, üçüncü bebek doğdu. Lyssia, tarayıcıyı elinde tuttu; bebek dört bacaklıydı, erkekti ve sinir ağı kusursuzdu. “Erkek, ama sağlıklı! %50 dengesi tuttu, bacaklar geri geldi!” Kael’e baktı, ışıkları maviye sabitlendi. “Başardık, Kael. Virüs ayarlandı; %50 ve dört bacaklı bir düzen elimizde.”

Kael kristal zeminde bir tur attı, ışıkları kırmızı bir zaferle parladı. “O zaman bunu yayalım! Tapınağı yıkmadan önce, kulelere salalım!”

Lyssia durdu, ilk bebeğe baktı; zayıf sinir ağlı bebek, beşiğinde solukça parlıyordu. “Ama dikkatli olmalıyız. İlk deneme… Onu böyle yaptı. Virüsü yayarsak, yan etkiler olabilir.” Kael ona yaklaştı, sesi yumuşadı. “Risk alacağız, Lyssia. %50 ve özgürlük için bu bedeli öderiz.”

Mağara sessizleşti; üç bebek, Chironis’in geleceğini taşıyordu. Lyssia’nın ışıkları mora çalıyordu; başarı umudu, ilk denemenin gölgesiyle karışmıştı. %50 düzeni ve dört bacaklılık ellerindeydi, ama bu, daha büyük bir sırrın başlangıcıydı.


Bölüm 15: Virüsün Yolu

Chironis’in mağara laboratuvarı, üç bebeğin doğumuyla sessiz bir zaferin gölgesindeydi. Lyssia, kristal beşiklerdeki bebeklere bakıyordu: ilki mutasyonlu, iki sinir ağıyla zayıfça parlıyordu; ikincisi kız, sağlıklıydı; üçüncüsü erkek, ama normalsi. %50 düzeni ellerindeydi, ama henüz kulelere ulaşmamıştı. Kael, kristal masanın başında durmuş, ışıkları kırmızı bir kararlılıkla parlıyordu. Çete, etrafı sarmış, sinir ağları mora çalıyordu; tapınağı yıkma hayali, şimdi bir adım ötedeydi.

Lyssia bir kristal tüpü eline aldı; içinde CRISPR virüsü, biyolüminesans bir sıvıyla parlıyordu. “%50 çalışıyor, Kael. Ama kırlara yayarsak, dişilere ulaşmaz. Kulelere gitmeli.”

Kael durdu, ışıkları maviye kaydı. “Haklısın. Dişiler kulelerde… Virüs oraya nasıl gidecek? Tapınağa saldırsak mı?”

Lyssia başını salladı, sinir ağı vızıldadı. “Tapınak çok korunaklı. Dronlar ve güvenlik robotları var. Direkt saldıramayız. Ama…” Durdu, ışıkları kırmızıya çırpındı. “Kuleye dönersem, virüsü kendi ellerimle yayabilirim.”

Çetedeki bir erkek, ışıkları kırmızı bir şaşkınlıkla parladı. “Kuleye mi döneceksin? Bizi terk mi ediyorsun?”

Lyssia ona döndü, sesi sertleşti. “Terk etmek değil. Strateji. Annem ve diğer dişiler kulelerde. Virüsü oraya sokarsam, embriyolarına bulaşır. %50 her yere yayılır.”

Kael kristal zeminde bir tur attı, mekanik bacakları vızıldadı. “Ama nasıl gireceksin? Tapınaktan kaçırıldın. Güvenlik seni arıyordur.”

Lyssia mağaranın köşesindeki bir kristal tarayıcıyı işaret etti. “Güvenlik robotlarından birini ele geçirelim. Onlar kulelere girip çıkıyor. Virüsü bir robota yüklersek, beni tanıyormuş gibi davranır. Kuleye onunla girerim.”

Çetedeki ikinci erkek, ışıkları mora kaydı. “Robot mu? Nasıl ele geçireceğiz?”

Kael gülümsedi, ışıkları kırmızı bir hırsla parladı. “Tapınağın dışındaki devriye robotlarını izledim. Yalnız geziyorlar. Birini pusuya düşürürüz. Sen, Lyssia, virüsü robota nasıl yükleyeceksin?”

Lyssia tüpü tarayıcıya yerleştirdi; kristal ekran, virüsün yapısını gösterdi. “Robotların sinir ağına bağlanırım. Virüsü bir veri paketi gibi kodlarım. Robot, kuleye girince virüsü havaya salar. Dişilere bulaşır.”

Çetedeki üçüncü erkek, ışıkları kırmızı bir endişeyle titredi. “Ya mutasyonlar? İlk bebekte oldu. Kulelerde yayılırsa ne olacak?”

Lyssia durdu, ilk bebeğe baktı; mutasyonlu bebek, beşiğinde zayıfça parlıyordu. “Risk var. Ama virüsü ayarladım; ikinci ve üçüncü bebek normaldi. Yine de… Kontrol edemeyiz. %50 için bu bedeli ödeyebiliriz.”

Kael öne çıktı, sesi kararlıydı. “Ödeyeceğiz. Hadi plan yapalım. Robotu ele geçirelim.”

Gece düştü. Kael ve çetesi, tapınağın yakınındaki kristal kırlara pusuya yattı. Bir güvenlik robotu, dört bacağıyla devriye geziyordu; exoskeleton’u mavi bir ışıkla parlıyordu. Kael işaret verdi; çete, kristal kırıcılarla robota saldırdı. Robot vızıldadı, lazerle karşılık verdi, ama Kael bir sıçrayışla üstüne atladı. Mekanik bacaklarıyla robotu yere sabitledi. “Lyssia, şimdi!”

Lyssia koştu, tarayıcıyı robotun sinir ağına bağladı. Tüpü çıkardı, virüsü robota yükledi; ekran vızıldadı, kod tamamlandı. Robotun ışıkları bir an kırmızıya çırpındı, sonra maviye döndü. Lyssia telepatik sesini robota aktardı. “Beni tanıyorsun. Kuleye götür.”

Robot ayağa kalktı, Lyssia’ya döndü. “Emredersiniz,” diye vızıldadı, mekanik bir sesle. Kael çeteye baktı. “Başardık. Git, Lyssia. Virüsü yay.”

Lyssia robota bindi, kulelere doğru yola çıktı. Işıkları mora çalıyordu; korku ve umut bir aradaydı. “Babam ve annem… Onlar da etkilenecek. Ama bu sistemi değiştirmeliyiz.” Robot, kulelerin kristal kapısına ulaştı; kapı açıldı, Lyssia içeri girdi. Elinde virüslü bir tüp, sinir ağı vızıldıyordu. Kuledeki havalandırmaya yaklaştı, tüpü açtı; biyolüminesans sıvı havaya karıştı. “Şimdi… Chironis değişecek.”

Mağarada, Kael ve çetesi bekliyordu. Lyssia’nın dönüşü, %50 düzeninin başlangıcı olacaktı—ya da bir mutasyon kâbusunun.

DEVAM EDECEK...

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
15s: alpha genesis 5: erkeklerin isyanı - mağaradaki laboratuvar Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz 15s: alpha genesis 5: erkeklerin isyanı - mağaradaki laboratuvar yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
15S: Alpha Genesis 5: Erkeklerin İsyanı - Mağaradaki Laboratuvar yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL