0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
119
Okunma
Şiiri okurken…
Bilir misin, insan dinler.
Kalabalığın ortasında da olsa,
Yalnız bir odada da olsa dinler.
Birisi içten bir şey söylemeye başladığında,
Herkes istemsizce kulağını uzatır.
Ve ben şimdi —
Sadece kendi sesimle değil…
Sizin içinizde bir türlü dile getirmediğiniz cümlelerle konuşmak istiyorum.lütfen içinizdeki kendinizden kaçmayın herşeyi bırakıp 5 dakika dinleyin.
Hani bazen…
Bir his olur, boğazına oturur da adını koyamazsın.
Sanki kalbinin içinden geçip zihninde kaybolur o duygu.
Kabul etmeye cesaret edemezsin.
Kimi zaman bastırırsın, kimi zaman unutur gibi olursun.
Ama gitmez.
Çünkü o senin gerçeğindir.
Ben işte tam oraya…
İçinizdeki sessizce duran ama bir türlü çıkartmadığınız o yere dokunmak istiyorum.
O sakladığınız, susturduğunuz,
Belki de kendinizden bile gizlediğiniz hâllerinize.
Ve belki tam şimdi,
Bu kelimelerle birlikte…
Kendinizlr ilk defa yaklaşacak ve konuşacaksınız.
Çünkü bazen...
İnsanın en büyük yükü kendi içinden gelir.
Bir başkasının değil,
Kendinin anlayamadığı bir hâle dönüşür zamanla.
Kırgınlıklarını hatırlarsın ama tam olarak neden kırıldığını unutmuşsundur.
Sevdiğini bilirsin ama neden uzaklaştığını bilemezsin.
Kimi sabahlar hiçbir şey olmamış gibi uyanırsın…
Ama nefesin daralır, durduk yere.
Çünkü için sıkışır bazen,
Sebebi çok eskilerde kalmış bir anıya dokunur içten içe.
Ve yaş aldıkça…
İnsan sadece yorulmaz.
Kendi içini bile çekemez hâle gelir.
Bir bakış yetebilir alınmaya,
Bir sessizlik yeter daralmaya.
Kendine bile tahammül edemediğin sabahlar olur.
Aynaya bakarsın,
Ama gözlerinin içindeki sesi duyamazsın.
Çünkü zamanla…
İnsanın en gürültülü yeri içi olur.
Tavırların sertleşir,
Ama içinde hâlâ o yumuşacık çocuk oturur…
Korkak, çekingen, bekleyen çocuk
Sadece sevilmek isteyen, sadece görülmek isteyen.çocuk
Ama o çocuk da yorulur zamanla…
Çünkü ne zaman sesini çıkarsa,
Ya duymazlıktan gelir
Ya da anlamıyor gibi yapar, susturur azarlarsın.
Ve sen artık anlatmamayı öğrenirsin.
Susmayı değil, içinde tutmayı…
Kendini korumak için değil,
Kendine daha fazla yük yüklemek için susarsın.
Çünkü en çok da kendine kızarsın bazı geceler.
Nasıl oldu da böyle oldum?
Neden hâlâ bazı şeyleri aşamıyorum?
Neden hâlâ affedemiyorum…
Kendimi?
İçinde dönüp duran bu sorularla,
Bir başkasından değil —
Kendinden kaçarsın uzaklaşırsın.
Ve işte o uzaklık...
İnsanı en çok kendinden koparan kendiyle bile kavga ettiren kendine kızan iki düşman gibi anlaşamayan biri olursun.
---
Ve şimdi sorulur içinden:
“Böyle bir çıkış yolu var mı gerçekten?”
O kaçtığın, suskun kalan iç ses bile,
Kendi labirentinde cevap arar sessizce.
Unutma ki,
Kurtuluş büyük bir sıçrayışta değil,
En küçük, en ince adımlarda gizlidir.
Kendine sormayı öğrenmekle başlar:
“Bugün nasılsın?”
Ve o soruya kaçmadan, saklanmadan yanıt verebilmekle.
Bir sabah, farkındalığın hafif ışığıyla uyanmak,
Ya da bir dostun yanında,
Hiç kelime etmeden, sessizce durabilmek —
Anlaşıldığını hissetmek…
Çünkü gerçek iyileşme,
Başkasının değil,
Senin kendi varlığını duymaya başlamandır.
Ve en derin adım,
Kendini affetmeye cesaret etmendir.
İyileşmek,
Zorunlu kılınmış bir varış noktası değil,
Sürekli bir başlangıçtır.
Belki de,
Tam şu an…
İçinden fısıldadığın o kelimede saklıdır:
“Ben hâlâ buradayım.”
5.0
100% (2)