0
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
657
Okunma

Allah’ın selamı ile tüm edebiyat defteri okurlarını, yazarlarını ve şairlerin selamlarım. Kıymetli dostlar size Amcamın oğlu rahmetli Ömer Sağır ağabeyimin kayın pederi muhterem yengem Saliha yengemin babası tanıyıp muhabbet etmenin onurunu yaşadığım ozan, şair, aşık merhum Ali Doğan amca hakkında bir tanıtma yazısı kaleme aldım. Yazıyı kaleme alırken önce Saliha yengeme ve yeğenim Esen Uzun Hanım efendiye teşekkür ederim. Benim bu yazıyı yazmama hem kaynak hem de bilgi olarak destek oldular. Prof. Dr. Sayın Fikret Türkmen hocamızın danışmanlığında muhtemelen şuan kendisinin de Prof. Dr. olduğunu düşündüğüm Erdem Uçar hocamızın Ege üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Halk Bilimi Anabilim Dalı öğretim görevlisi iken 2000 yılında hazırladığı lisans tezinin bir nüshasını bana getirdiler tekrar kendilerine teşekkür ederim. Ben de böyle bir zatı muhteremi size azda olsa tanıtmak istedim.
Asıl adı ALİ DOĞAN olan Aşık Berdari 1927 yılının mayıs ayında Sivas’ın Kangal ilçesinin şimdi Şenyurt olarak geçen, eskiden ise Ağacamescit olarak bilinen köyünde dünyaya gelmiştir. Berdari baba tarafından Gücükoğulları lakabı ile tanınan çok eskiden kafkasyadan göçmüş bir aileye mensuptur. Berdarinin babası Bozağa lakaplı 1903 doğumlu Mustafa DOĞAN’ dır. Köyleri Ağacamescit’te çiftçilik ve hayvancılık yaparak geçindiren Bozağa Mustafa zengin olmasa da fakir de değildir. Berdari’nin annesinin ismi Fatma’dır Bu hanımın babası Ankara Haymana Atbaşın’dan Sivas’a göçmüştür. Aşık Berdari Elif hanımla evli dört çocuk basıdır. (Sultan- Yusuf- Saliha- Galip)
Aşık Berdari 1948 yılında askere çağrılır ve 3 yıl 6 gün sürecek askerliğini yapmak içim Kars-Ardahan’a gider 3,5 ay kaldıktan sonra Kars- Göle’ye geçer. Göle Berdari’nin hayatında çok önemli bir yere sahiptir. Zira burada rüyasını görüp badesini içip aşıklığa adımını atar. 1951 yılında köyüne döner Devlet Demir Yolları ve bazı yerlerde mevsimlik inşaat işçisi olarak çalışır. 1971 yılında İzmir- Buca Yıkık kemerdeki bir eve taşınır inşaat işleri ile ilgilenir şiirlerini yazmaya devam eder. 1996 yılında Hacca gider burada altı ay kalır.
Berdari’nin edebiyat, şiir ve hikmete olan sevgisi ve kabiliyeti doğuştan gelmektedir. Berdari doğuştan gelen şahsi kabiliyeti ve güçlü bir kulak hafızasına sahip oluşu sayesinde küçük yaşlardan itibaren köylerde toplanan edebiyat meclislerinin en meraklı takipçilerinden biri olmuş ve ömrü boyunca kullanacağı halk edebiyatını ve din kültürünü bu meclislerden elde etmiştir.
Aşığımız bu meclislerde Ruhsati, Mesleki,Sünmani vb. Gibi şöhret sahibi aşıkların şiirlerini ezberler ve anlatılan/ okunan dini ve milli destani hikayelerden bu meclislerde etkilenir. Bu etki o kadar güçlüdür ki dinlediği Hz. Hamza’nın hayat hikayesinin tesiriyle küçük kardeşi Hamza’nın isim babası olmuştur.
Berdari 1948’de Kars- Göle de askerdeyken bir arkadaşının nöbetini soğuk bir kış günü üzerine alır. Nöbeti tutmaya başladıktan kısa bir zaman sonra 4 saatlik bir uykuya dalar rüyada 500 kişilik bir cemaatin olduğu camide kendini bulur. Aşık Sünmani, Ruhsati, Mesleki vs. olduğu bu mecliste Rahime isimli bir güzelin elinden bir bardak şerbet içer. Aşık Sünmani Berdari’ye tablodan bir harf seçmesini söyler. Aşığımız B harfini seçer ve Sünmani’de ona BERDARİ ( asılmış – salbedilmiş) mahlasını verir. 4 saatlik uykudan kendiliğinden uyanır. Uyandığında kendini farklı bir şekilde hisseder ve ilk deyiş…
BU GECE
Aradığım yari buldum
Şükür bu gece bu gece
Bir mürşitten dersim aldım
Zikir bu gece bu gece
Başımıza devlet kondu
Kırk sekizde şubat ondu
Durmadan pervane döndü
Fikir bu gece bu gece
Yoldaşım ehl-i dillerde
Allah’a açtık eller de
Bülbül beraber güllerde
Şakır bu gece bu gece
Dervişler döner semada
Aşıklar durur senada
Daldık cezveye senada
Çakır bu gece bu gece
Aradığım böyle cemler
Berdari yarasın emler
Kaynayan ocakta demler
Bakır bu gece bu gece
Şimdi Berdari’nin şiirlerinden birkaçını buraya yazmak istiyorum
HAL DEDİ BANA
Ariflerin meclisine ermişim
Merhaba gel buyur hal dedi bana
Bir çok ehli dili orda görmüşüm
İşte erkân izan yol dedi bana
Öğren erkân izan çekilme naza
Bundan sonra aşkı kitaplar yaza
Bir işaret oldu Rahime kıza
Sundular badeyi al dedi bana
Sundu yar badeyi geldi ileri
İkimiz beraber öptük pir eli
Dehandan bal akar leb-i şireli
Maşuk budur aşık ol dedi bana
Can gerek ki baka mihri mahıma
Diz çöküp yalvardım yüce şahıma
Ispartalı yârim adı Rahime
Gül yağı kaynağı bol dedi bana
Zembil attık baktık elif cüzüne
Dolaşırım Sünmani’nin izine
İki harf yazıldı hassa bezine
Bu senin Berdari dal dedi bana
Aklımı başımdan aldı dilleri
Taze açmış yanağının gülleri
Berdari’nin söyler oldu dilleri
Hak vergisi işte kul dedi bana
SEVDİĞİM
Beklerim ikrarın dudu dilinden
Hayırdır inşallah sözler sevdiğim
Asılmışım yar zülfünün telinden
Gel yetiş aşığın özler sevdiğim
Aşıklar sevgiyi kalbinde taşır
Döner mi ikrardan okursan aşır
Perdelen sultanım gözler kamaşır
Eş şemsi vel kamer yüzler sevdiğim
Gecem ışır ay buluttan çıkınca
Lavanta gül terler sende kokunca
Tazelenir ömrüm gülüm bakınca
Canıma can katar gözler sevdiğim
Güllere bülbülü dala konduran
Güzelliği Züleyha Yusuf andıran
Yârin sevgisidir aşkı yandıran
Kalbim mangal içi közler sevdiğim
Berdari pehlivan sensin kispetim
Yaşamak yaşatmak sevgi nispetim
Taksimi elestte sevgi kısmetim
Ruhum ta ezelden gizler sevdiğim
Son olarak Aşık Berdari Aşıklık edebiyatında çok önemli bir yere sahip olan atışma, karşılaşma eski tabiriyle müşaare lere katılır. 18. 06 1966 da Sivas- Kangal’da Aşık Derdimend’in evinde Aşık Veysel, Zakir’i, Emsali VE Berdari toplanır birbirleriyle karşılaşırlar. Aşık Berdari 10. 08. 2007 tarihinde vefat etmiştir. Allah Rahmet eylesin
Ahmet Ayhan Sağır İzmir