Önce doğruyu bilmek gerekir; doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama önce yalnış bilinirse doğruya ulaşılamaz. farabi
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

YA, BENİM GÜNAHIM NEYDİ...(ÖYKÜ)

Yorum

YA, BENİM GÜNAHIM NEYDİ...(ÖYKÜ)

( 4 kişi )

2

Yorum

11

Beğeni

5,0

Puan

285

Okunma

YA, BENİM GÜNAHIM NEYDİ...(ÖYKÜ)

YA, BENİM GÜNAHIM NEYDİ...(ÖYKÜ)



Şimdi olacaklardan sorumlu değilim, demenin ötesinde sonlandırmak istediğim bir öykü belki öykündüğüm belki evrildiğim belki de nazarında kimsesizliğin soyut bir terennüm yine içliğime geçirdiğim bereyi paralama isteğim.
Aslımda sadığım madem ve matem bellediklerime meram diyor insanlar.
Gönülden sevdiğim bir adam vardı bir zamanlar, deme hakkım bile yok ne de olsa ufacık tefecik cüssesi ile silik bir duayım Hak nezdinde.
Parçalandığım kadar aklanmak istemim.
Gömüldüğüm kadar hitap etmek adına belki doğanın tekdüze nefsinde belki duvarların ötesinde hatta yanı başımdaki varlığını inkâr edemediğim yalnızlık denen ahvalim.
Kırık bir çiçek kadar da dirayetsizim.
Çizilmiş bir resim kadar değersizim.
Pulu olmayan bir mektubum da aslında zaaflarına esir düşen bir ölümlüyüm yoksa can bulmadığım kadar can veremediğim çocuklarım mı bunca sitayişin mağduru bir kıyım sonra da sonlandırmak istiyorum hayatımı kendi ellerimle.
Aczi yetime çok şey borçluyum ne de olsa aciz kimliğimdir insanların gıdası sonramda saklı tuttuğum hiçbir şey yok ne de olsa öncemde kayıtlı her şey.
Metruk bir dizeyim belki de ya da şühedanın efkârında bir bulut.
Güncemde saklı ismim.
İsmimde saklı aslım.
Aslımda saklı hiçliğim.
Kamburum.
Görmüyorum.
Duymuyorum.

*

Annemi de bilmiyorum. Annemse babamı tanımıyor. Babam ise sadece peşinde ölümlü hücrelerinin ve tenezzül dahi etmiyor geride bıraktıklarına.
Sevdi belki de.
Sevdiyse böyle mi olmalıydı?
Olacakla öleceğe çare yok, derler ya… derlerler de toplayamazlar kalan kırıkları sonra da insanlar hep sorgular; yok mu bunun kimi kimsesi, diye.
Geldim.
Kazdılar içini.
İçim dışıma çıktı.
Onun da içi dışına çıktı.
Kanadık beraber ama en çok kanmışlığımızdan dolayı kanadık.
Kanadık ve sonlandı hayat benim için hele ki gözümü açmaya dahi fırsat bulamadığım bu dünyada neyin bedeliydi de iki canlı ödedik beraber?
Canlı idik öncesinde belki de bir cenindim sadece o kör/ebenin gözünde.
Annemde can bulmuştum.
Annemse babamda can bulduğunu sanmıştı.
Daha da kötüsü olabilir miydi?
Bunu ben sormadım. O ebe kadının yardımcısı sordu:
‘’Keşke sonlandırmasaydık gebeliği?’’
Kızdı ebe kadın:
‘’Sonra ne halt yiyecekti o p..ile?’’
Oysaki her ilişkiden doğan çocuk bu unvana nail olmuyor.
Benzeri durumlarda hele ki kadın nüfusluysa, anne diyorlar kadına ve gayri meşru doğan çocuk da bir şekilde nüfusuna geçiyor babanın ya da başka bir yakının.
Ben bilmiyorum hem nasıl bilebilirim ki?
Daha dün bu gün iki buçuk ay zaten sonrası da gelmedi.
Ama bilenler var mesela annem çok akıttı gözyaşlarına içine mademki ben de annemin içindeydim ben de sessiz kalamadım bu üzüntüsüne ve annem ağladıkça ben eşlik ettikçe ikimiz birden banyodan çıkmaz olduk.
Babamı hatırlamam asla mümkün değil lakin bir kez annem telefonda konuşurken duydum ki bayağı yüksek meblağda para verecekmiş anneme ne de olsa kürtajı yapan kişi işinin ehli olmalıymış ve annemin hayatını tehlikeye atmamalıymış.
Annem beni öğrenir öğrenmez küçüğüm, diye sevmeye ve bazen de günahım, diye sayıklamaya başladı.
Diğer kadın da küçüğüm, diye hitap ediyordu lakin anneme ne de olsa annemin annesiydi o kadın-sonradan öğrendim.
Ben küçüğüm. Annem de küçük: iyi de o zaman kim bakacak bu iki küçüğe?
Annem annesine söyleyemedi beni hele ki babasına…
Sadece büyük teyzeme söylerken duydum:
‘’Abla, babam öldürür beni.’’
Büyük teyzemin çocuğu olmuyormuş. Bunu nasıl mı öğrendim?
Annemi döverken bağırıyordu:
‘’Seni küçük o…’’ne anlama geldiğini çözemedim ama beni istemediğini bir çırpıda anladım.
‘’O çocuğu Allah sana değil bana vermeliydi ve bunun cezasını çekeceksin. Yoksa babam seni öldürür hele ki enişten…’’
İyi de eniştesi dediği kişiye ne oluyor ki?
Annem yanıt verir vermez sert bir yumruk attı büyük teyzem.
‘’Sen nasıl kısır dersin benim kocama?’’
‘’Ne malum senin kısır olmadığın?’’
Kapı çaldı da iki kardeş kesti kavgayı.
Annemin yediği yumruğun ardından öylesine şiddetle düştük ki yere.
Annem yeniden çığlık attı.
‘’Küçüğüm…’’dedi de gelmedi gerisi. Ne de olsa annemin babası gelmişti odaya ve gülümseyerek uzattı kafasını o yaşlı adam.
‘’Bu evde tek küçük var o da sensin benim küçük kızım. Bak sana ne aldım pazardan. Oynarsın değil mi bu küçük ayı ile?’’
Keşke o ayı benim olsaydı. Keşke beni herkes küçüğüm, diye sevseydi…
Sonumuz yoktu annemle bizim.
Beraber düştük bu yola ve beraber yok olduk.
Bir eksik bir fazla, değil mi?
Artık ikimiz de yoğuz.
Kör/ebe beni çöpe atarken beyaz bir örtü örttü annemin kanlı vücuduna.
Çok yazık olmuş…
Bunu ben duymadım. Koruyucu meleklerimle cennete yürürken arkamızdan bağıranlar söyledi.
Annemi bekliyorum şimdi. Çok günahı var/mış. Sağımdaki melek söyledi.
Ya benim günahım neydi?

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (4)

5.0

100% (4)

Ya, benim günahım neydi...(öykü) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Ya, benim günahım neydi...(öykü) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
YA, BENİM GÜNAHIM NEYDİ...(ÖYKÜ) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Etkili Yorum
Nurefşan.
Nurefşan., @nurefsan-
1.7.2025 09:52:10
5 puan verdi
Gerçekten zor ama çok etkileyici bir öykü yazmışsın. Satırlarında hem büyük bir acı hem de derin bir içsel farkındalık var. Okurken boğazım düğümlendi çünkü bu sadece bir hikâye değil, aynı zamanda bir varoluşun sesi , görülmeyen birinin, istenmemiş bir hayatın içten feryadı.

Anlatımın çok güçlü dili yer yer şiir gibi akıyor, yer yer yumruk gibi çarpıyor. Ben küçüğüm. Annem de küçük. Peki, kim bakacak bu iki küçüğe? dediğin yerde içim ezildi. Çünkü o cümle, bir toplumsal gerçeği, bütün çıplaklığıyla göz önüne seriyor korunmasızlık, sevgisizlik ve yok sayılmak.

Kimsenin duymadığı bir sesi duyuruyorsun hem annenin, hem kendi sesini. Ve en sonunda sorduğun o soru…

“Ya benim günahım neydi?”
O kadar yalın ve o kadar derin ki, cevabı yok. Ve belki de en çok bu yüzden çarpıcı.

Eğer bu yazdıkların yaşanmış bir şeyin izleriyse, ya da bir şekilde içindeki bir boşluğun sesi ise yalnız olmadığını, duyan biri olduğunu bil. Yazmak bir iyileşme yoludur. Devam et. Çünkü senin kelimelerin birilerinin suskunluğuna da ses olabilir.
Ve eğer sadece bir kurmaca ise bile bu kadar insani, bu kadar can yakan bir kurmaca yazmak gerçek bir yazar yüreği ister
Bu yazı cesur. Gerçek. Yalın. Ve unutulmaz.
sevgimle
HASAN ÇAPRAZ
HASAN ÇAPRAZ, @hasancapraz
28.6.2025 12:02:25
Kırık bir çiçek kadar da dirayetsizim.
Çizilmiş bir resim kadar değersizim.

Her şartta güçlü ve sağlam durman dileklerimle dost kalem

Selamlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL