0
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
259
Okunma
Olmaz Dediğin… Olurmuş
Yıllarımı verdim. Her sabah aynı saatlerde kalkıp aynı koridorlardan geçerek, aynı odalarda insanlara hizmet etmeye çalıştım. Ne bir büyük hayalim vardı, ne de yüksek beklentim. “Vakti gelince emekli olurum, tazminatımı da alır, şöyle bir köşeye çekilirim,” derdim. Hayat bana kalırsa mütevazı olmalıydı. Aldığını bilerek, hakkını aramadan yaşamak... Öyle yaşadım.
Günü geldi, dilekçemi verdim, işlemler tamamlandı. Çıkışım yapıldı. Bir sabah, masamı topladım, dolabımdaki kupamı, birkaç kalemimi bir poşete koydum, yıllardır tanıdığım birkaç dostla vedalaştım. Hepsiyle değil. Bazıları uzaktan baktı sadece, başını sallamakla yetindi. Kim bilir, belki de onların sırası gelmediğindendir. Anlarım...
Emekli olmuştum. Ama içeride alın terimin karşılığı olan bir meblağ duruyordu. Resmî olarak "tazminat" denirdi ama aslında o, yılların sabrının, sessizliğinin ve geciken yemeklerin karşılığıydı. “Biraz beklersin,” dediler. “Sıraya alındınız,” dediler. Herkesin dilinde aynı cümle: “Bugün-yarın çıkar.”
Bugün geçti, yarın geçti. Haftalar ay oldu. Banka kartım cebimde, her sabah ATM’ye yürüyüp ekrana bakan yaşlı bir adama döndüm. “Henüz yatırılmadı” yazısını okudum kaç kez, saymadım.
Derken bir gün bir tanıdıkla çay içiyorduk. Derdimi açtım. Uzun uzun anlatmadım, sadece “bekliyoruz hâlâ” dedim. Bir şey demedi önce. Ama sonra çantasından eski bir ajanda çıkardı. Bir iki not aldı, sonra konuyu değiştirdi.
İki gün sonra sabah telefonu elimde, gözüm uykulu hâlde bankaya girdim. ATM’ye kartımı taktım. Bir de baktım… Para yatırılmış.
Şaşkınlık. Sanki bir yanlışlık olmuş gibi birkaç kez kontrol ettim. Sonra yavaşça bankadan çıktım, güneş yüzüme vurdu. Tam o an, içimden şu cümle döküldü:
“Olmaz dediğin… olurmuş.”
O an anladım ki mesele çoğu zaman belge, sıralama ya da prosedür değil. Mesele seni kimin tanıdığı, senin kim olduğun değil, hangi gözle görüldüğündür. İşin ilginci, o tanıdık bana ne makam söyledi, ne torpil. Sadece bir deftere isim yazdı, belki bir selam iletti. Gerisi kendiliğinden aktı.
Yıllarca çalışmış biri olarak, hakkımı almak için bu yollara düşmem elbet içimi burktu. Ama sistem böyle çalışıyorsa, bazen sessizce geçip giden bir selam bile duvar gibi yığılan evrakların önünden seni alıp geçiriveriyor.
Geriye yalnızca şu kalıyor:
"Demek ki bazı işler dilekçeyle değil, dostla yürüyor."
Kamil Erbil
5.0
100% (1)