Önce doğruyu bilmek gerekir; doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama önce yalnış bilinirse doğruya ulaşılamaz. farabi
Tigem0663
Tigem0663

Havada uçan bisiklet

Yorum

Havada uçan bisiklet

0

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

88

Okunma

Havada uçan bisiklet

Havada uçan bisiklet

1

Ne zaman Ankaraya gitseniz kurtuluş savaşına şahitlik eden bu şehrimizde size güzel bir halk masalı anlatırlar hüzünlü gözleri nemli ak saçlı bisikletçi Müminin hikayesi bisikleti ile Noel babanın geyiklerine rakip iyilikte ise Noel Amcayı bile geride bırakan bir ihtiyardı ancak beden ihtiyarlar ruh daima genç kalır bizimki de o hesap hani Ankaranın tarihine kültürüne farklı bir açıdan bakmak isteyenler buyursunlar demli bir çay alsınlar Ankaranın tarihini eskiyen ve unutulan tarihini bir de bu yaşlı çınardan dinlesinler aceleye ne lüzum bazı insanları acele ile dinlersen muhabbetin neşvenin tadına varamazsın acele ile kalkarsan menzile varamaz hayatın tadını çıkaramazsın mümin dedemi yavaşça hissederek dinleyeceksin ki hayatı ankarayı öğrenebilesin Mümin dede zengin bir evde dünyaya gelmişti onun en büyük hayali bir bisiklet icat edip Hazefran Çelebi gibi Ankara Semalarına kanat açmak bir bal arısı gibi en güzel azığı toplamaktır imkansız ol gerçeği iste diyenlere şu çevabı verirdi 70 lik pir dede Hiç bir iş imkânsız değildir sabredenin yardımcısı Cenabı Haktır o isterse insana kanat takar uçurur acele ile kalkan nedemetle oturur sabreden çalışan zikreden ise ha gardaş şu bizim Angaraya Sultan olur sineğe kanat takan Allah Teala elbette güzel niyet sahibini niyete ulaştırır

2 Alma ahı kulun asılı kalmaz vahı

Atasözü

Pala Recep derlerdi onun namına tüfenk alıp çıkardı hep düşman avına bak derdi evladı Ahmet Güle Ankarayı andığın zaman Atatürküde anacaksın eskiden tesbih cepte Bismillahirrahmanirrahim zikri dilde bıyık bura bura düşmanla savaştık bu Türk ordusu varya bu Türk ordusu önüne bir Cengaver yiğit bir komutan düşmeye görsün sana tüm acıyı unutturur eski zeybeklerdendi bizim Urfalı Recep tüfenk ile düşmanı vurmada pala Remziye rakipti aradaki tek fark Remzi keklik avlarken bizim Halo Recep attığı Mermi ile Fransızı Gavur düşmanı tam 12 den vurur düşmanın alnında haa böyle gocaman mermi izi çıkardı radyoda ince saz mey taksim Ankaranın taşına bak gözümün yaşına bak türküsü çala dursun iki çocuk babası idi Ankaranın zeybek efesi evlat derdi bu vatan dediğin topraklarda çok garibin kanı aktı insanımız genede düşmana merhametli davrandı ağlayanın malı gülene hayır etmez gavur gavurluğunu Müslüman müslümanlığını yapar dedik düşmanın cebine harçlık koyduk hiç bir ah almadan hiç bir malı gaspetmeden onları ülkelerine yolcu ettik kulun ahı asılı kalmaz diyen şanlı zeybekler ne zaman kurtuluş savaşı anılsa ne zaman Gazi Atatürkü ansalar hep gözyaşı döker ve selam ederlerdi ona

Aç gözlülük her şeyi kaybettirir

Atasözü


Pala Recep derlerdi onun namına o ise bir küçük kuş uçururdu Ankara semalarında güvercin uçuverdi kanadını açıverdi maşAllah mübarek Allah derdiki oğlu Ahmete evlat bu beden yürür ancak ruh uçar kimi ruh vardır gök ehlidir kimi vardır yer ehlidir insan aç gözlü her şeyi kazanır gökte saraylar inşa eder kimki küçük bir çıkar uğruna nefsini temiz tutmayı başarabilirse o en değerli altın madeni gibidir aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz aza kanaat eden ise göklerin egemenliğini kazanır namaz kılan oruç tutan ibadet insanın ruhunda kötülük barınmaz işte o ruh gökte uçan bir kuş gibidir baba dedi Ahmet bu kuşu eğitelim ona öğretelim bu sayede sevgi nedir büyütmek yetiştirmek onların hepsini öğretiriz çok kitap okurdu Recep dayı bak derdi evlat şiir bir mücadeledir bu Ankara dedikleri topraklar kültürümüzün yapı taşlarıdır Hacı Bayram Ahi Evran bu topraklarda yetişti Abdülhakim Arvasi Mehmet Akif bu gönül insanlar gönlü nasihate doyurdu ondan sonra bir gedik açtılar surda Necip Fazıl Abdurrahim Karakoç ve nice gönül sultanı Allah razı olsun onlardan dedi ve güvercine Hakiki ismini verdiler kanadına şunu yazdılar Hak Yol islam ve o güvercinin kanadına binerek göğe doğru kanatlandılar Ankara semalarında kanatlanıp uçan o güvercini görenler şöyle diyordu bu Recep dayı güvercinine binmiş uçuyor ihtiyar delikanlı maşAllah


Aça dokuz yorgan örtmüşler yine uyuyamamış

Atasözü


Eee bu Allah Tealanın her var olana takdir ettiğidir dedi baba Recep iki oğlu biri Ahmet biri Mehmete emanet elden ele taşınır sancak bir emanettir babanın evladına bıraktıkları en temiz emanet olup yeri gelince ölüm vaktinde o emanetlerin sahibi Cenabı Hakka tertemiz gidilir Mehmet babasının eline sarıldı hep birlikte bir babasına sarılıp helallik Zeybek Recep Efe misket türküsü nü duyar duymaz evlat vasiyetimdir size ata öğüdü kulağınıza nasihat olsun aça dokuz yorgan örtselerde o yine uyuyamaz kendinizi sadece yemek ile doyurmayın asıl açlık o dur ki insanda ilim yoktur iman yoktur o insan dünyanın en aç insanıdır siz insan oğlu kendinizi sadece yemek ile doyurursanız her zaman aç kalırsınız sordu Ahmet koca efe aç insan ne ile beslenir evlat dedi efe karnınızın doğmayacağı yerde açlığınızı belli etmeyin insana açım demeyin insan bir gün karın doyurur iki gün minnet ister şükürsüz kalkmayın besmelesiz başlamayın o zaman aç kalmaz bereketlenir ve doyarsınız ve radyoda çalan misket müziği ile Recep Efenin yüzüne neşe geldi kalktı güvercin gibi kanatları açtı bir misket oynadı ve kanatlanıp gökteki sultanların kahraman zeybeklerin yanına kondu Rahmet olsun


Halo Recep gittikten sonra büyük abi Mehmet dediki Sultan benim bu aileyi ben korur kollarım küçük kardeş Mehmet dediki adalet ile zulüm bir yerde durmaz adaletin ibadetin imanın olduğu kalpte zulm bulunmaz adaletsizlik yılanın dahi boynunu eğriltir ey abim büyüğümsün Allahtan kork Allahı dinle kararların hakikati söylesin rüşvet kapıdan girince iman bacadan çıkar iki kardeşe babadan ata yadigarı dede mirası çukur ambarda küçük bir gecekondu kalsada Ankaralılar iyi bilir o zamanın gecekondusu bu zamanın en değerlisi söğüt özü Ankaranın en rağbet edilen yeri eski dönemlerde o bölgede küçük arsası olanlar şimdi zengin vede tirilyoner oldular keyif çattılar ve hakiki güvercin halo Recep in ardından birde iki kardeşin birbirine darılması ile sanki hayata küstü ve Ankara semalarında son uçuşu oldu sevdiğini  kaybedenin muhakkak kanadı kırılır ruhu süzülüp uçamaz bir daha gökyüzünde Hakiki güvercininde seyit Nesimi gibi derisi yüzülmüş gibi idi kah çıktı gökyüzüne seyretti bizleri kah indi düştü çakıldı Hz Adem misali yere ve bizler seyrettik onu ve küçük bir çocuk görmüştü Hakikinin gökyüzünden yere düştüğünü merhamet ile onu aldı eline

Akıllı züğürt kara gün görmez

Atasözü

Bir tahta iki sultan oturur da bir evin içine iki gardaş sığmaz Halo Recep sabah ezanı ile Kocatepe Camiinden Hakka uğurlandı bağ evlerini ve çukurambardaki iki oğluna miras bıraktı son sözleri şunlar oldu Adam olana bir söz yeter cahil insan sözü istediği yere çeker adam adam gel akılın peşine takıl kim akıllı ise o küçük bebekte olsa onun peşine gidin kim akıl sahibi ise o sultandır padişahtır paylaşın ölçülü olarak dağıtın infak edin kendinizi muhtaç bırakmayın kötülükten sakının derdi Koca Efe soyundu girdi toprağa o mübarek toprak onu mübarek bir yere ulaştırdı inşAllah yıllarca Koca Recepin yetiştirdiği Hakiki Angara güvercini bir daha uçmadı hayata küstü nice hayvanlar sevdiklerinden sonra karaya vuruyor sevdiklerinin gezdiği yaşadığı yerden ayrılmıyordu Ahmet ile Mehmet gül kardeşler ise sevdiklerinin eşyasını tenekesini paylaşamadılar gülü soldurdular Ahmet küçüktü 17 yaşında diğeri Mehmet ise 35 yaşında büyük abi babadır ancak görevini yapmadı kardeşine bir hiç fiyatına küçük bir bağ evi verdi böylece yıllar yılları kovaladı Ahmet usta 20 yaşındaydı aç kaldı yetim kaldı o acıyı yaşadı ancak Atasözü ne der Akıllı züğürt kara gün görmez ibadete sarılanlar hiç bir zaman yalnız kalmayacaktı



Hızır yetişmeyince kul hep darda kalır kul bir gözyaşı dökse Mevlâ büyüktür yardım eder Ahmet gençleşirken olgunlaşırken büyük abi Mehmet günden güne babadan kalan tahta oturdu akılsısızın malını akıllı yer Akıllı insan çalışmaz tüm birikimi cukka cebe indirir ağlama ölü için baba biriktirsin evlat daha yokmu diyerek hem küfür edip hem yesin diyerek büyük yer küçük seyreder diyip bizim koca yürekli Recep efenin oğlu hem de kardeşi olacak Ahmet efeyi polis çağırarak evinden attırmış ancak o kara günde abisine şu sözlerle seslenmeyide ihmal etmemiş seni Allaha havale ettim iyi bilesinki efelik büyüklük yetim malına göz koymakta değil yetimden dua almakladır  ahmak olan sanmaki sefa sürer o her zaman yitirir zillet çeker ve en sonunda tahtı sallanır yere düşer ve Ahmet efe ahmağa söz anlatmak en zorudur cahille tartışan sürekli kaybeder Ahmağa söz anlatamam diyerek valizini alıp kapıyı çarpmış  işte o gün Kızılayın tam orta yerine düşen güvercin bizim hakikinin haksızlığa olan feryadıydı çünkü kurtlar kuşlar bile bu dünyanın bir haksızlık diyarı olduğunu biliyor yeryüzünden gök yüzüne hicret etmeyi tercih ediyordu Allah hicretini kabul etsin bizide yanına komşu eylesin

Adamın gözünü akrabalar çıkarır

Atasözü



Boşuna dememişler kardeşim diyordu Ahmet efe yere düşmeye gör ilk önce kardeşim dediğin kişi gelir etini çiğnemeye adamın gözünü ilk önce akrabası çıkarır onun için sendele ama düşme insan verirse minnetini eder Cenabı Hak verirse şükrünü ister sen elindekilerle yetin nimetin Hakkını şükür ile yerine getir Rabbim büyük ve kerimdir koca Ahmet dedi Ziya Hurşit Ziya Hurşit Ankarada bilenler bilir dost kitabevinin kurucularındandı bu durak Ankaralıların ilk buluşma yerlerindendi ve kitaplarla dost olmayı burada öğrenmişti Ahmet Efe kitap okumak onun için bir ibadetti Allah kardeşi kardeş yaratmış kesesini ayrı yaratmıştır evlat diyordu atasözlerimiz öyle olmasa kardeş kardeşe düşman olup birbirinin malını parasını çalarmıydı Ziya baba dedi Ahmet efe ziya bey iki kızı olan Ankara bağlarının eski sahiplerindendi eski Ankara insanı bir başkaydı sanki emektar olur alınteri ile çevreyi güzelleştirir verilen emek ile eli nasırlaşır nasırsız ürün üretmezdi iki bağ sahibi koca ziya ankaranın bir bağında üzüm diğer bağında hurma yetiştirirdi çok yakın bir zamanda Ahmet Efeye kayınbaba olacaktı bu emektar gönül insanı

Ağaç meyvesi olunca başını aşağı salar

Atasözü

Ziya baba tam tevazu sahibi alçakgönüllü bir mana ehli gönül insanı idi Ankaranın tam orta yerinde Kızılaydan balgata kadar herkese tebessüm eder eli böğründe dua ile dolaşırdı işte bu iman ehli içindeki temizliği herkese dağıtmak için adımını tevazu ile atar yumuşak ve güzel bir tonlama ile konuşurdu ne derler bilirsiniz akıllı adam yüksekten uçmaz kibirle uçan kartal en sonunda yere çakılır ağaç meyvesi olunca başını aşağı salarki herkes o meyveden faydalansın işte ziya baba o zor günlerde Ahmet Efeye bir çınarağacı adeta bir baba olacaktır işte abisiyle arası bozuk olan bizim efe 25 yaşında bu alçakgönüllü ak saçlı bilge insanın kızı elif ile evlendi ilk çocukları hacettepe hastanesinde düşük olsada ikinci doğum ameliyatı gazi hastanesinde gerçekleşti Alçakgönül Yüce devlettir ve kişi kendisini herkesten aşağı tutmalıdırki dua alabilsin kul kendisini aşağı tutarsa acziyetini bilirse onun ücretini mutlaka Hak Teala hazretleri verir Ahmet efede gördüğü haksızlıkları Allaha havale etti başına gelen musibetlere Eyvallah dedi sabretti Allah eksiltip  fazlalaştırır alır sınar verir sınar ve Ahmet Efenin 22.11.1985 tarihinde Gazi Hastanesinde mümin adını verdiği bir evladı dünyaya geldi gözümüz aydın ve mübarek olsun

Aldanan kazanır aldatan aldanır

Atasözü



Eeee geldik bir hikayenin sonuna Her evlat islam ahlakı ile doğsada o ahlakı büyütüp besleyen anne ile babadır anne babanın en büyük görevi çocuğa güzel ahlak ile beslemektir çocuğunuzu abdest ile besmele ile büyütürseniz o gök ehli namaz ehli olur işte ana duası baba emeği ile büyütülen eliften doğma Mehmetten olmada o güzel terbiye ile ilk önce yürüdü sonra koştu Allaha doğru ve 6 yaşında bisiklet sürmeyi öğrendi şimdi 80 yaşında idi ve son turunu atıp gökte bisiklet ile Ankara yı turlamayı düşündü ne de olsa nedemişler akıllı insan aldatmaz vede Aldanmaz Allah ister ve dilerse o bisiklet mutlaka göğe çıkar insanın yaptığı o tüm bilimsel icatlar hep Cenabı Hakkın emri sayesindedir dedi bizim yiğit mümin ve pedala basar basmaz Ankara semasında uçmaya başladı ruh göğe yükselirken dünyayı çoktan terkeden anne ve babasının o Ankara güvercinin yanına göğe çıktı dilinden onu aldatan Mehmet efeye karşı şu cümleler döküldü aldatmak alçaklık aldanmak ahmaklıktır diyerek bisikletini elden bıraktı bisiklet yere düşerken herkes o bisikletin başına toplandı güzellikten nasip almak için eee ne demişler kimi insanlar iyi atlara biner gider kimileride bisikletle göğe uçar her zaman Allah Tealaya ulaştıran bir araç her zaman vardır sen yeterki iman et o sana yakındır


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Havada uçan bisiklet Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Havada uçan bisiklet yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Havada uçan bisiklet yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL