Önce doğruyu bilmek gerekir; doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama önce yalnış bilinirse doğruya ulaşılamaz. farabi
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

NURAN...(ÖYKÜ)

Yorum

NURAN...(ÖYKÜ)

( 3 kişi )

0

Yorum

9

Beğeni

5,0

Puan

164

Okunma

NURAN...(ÖYKÜ)

NURAN...(ÖYKÜ)




Yalan ihbar aldım işte gecenin künefe tadı siyahında ben kazandibi tadı alırken her gecenin de ayrı tadı ve kokusu varken.
Mürebbiyeler yetiştirmedi beni lakin bir ananın bir babanın tek oğlu olduğumu da saklayacak değilim hani gerçi on yaşıma kadar etek giydirdiler bana gelin görün ki ben de pek bir kanıksadım o savruk eteklerimi.
Dünün düşüyle yattım yatağıma.
Gecenin de gazını alıp çıktım mı gökyüzü denen sahaya.
Esefle yâd edildiğim ne yok ki? Önce amcamlar sonra kuzenlerim bir de Alamancı akrabalarımız gerçi giden gittiği ile kalıyor ama naylon fatura misali içimin kabarık aksanı ve evrak düzeni.
Bir batında kaç doğduysak ve laf aramızda benden beş dakika evvel doğup da ben başımı çıkarana kadar yaşadığına mı yansın doktorlar yoksa benim doğup da sağ kaldığıma mı şükretsin annemler?
Huyum kurusun…deme hakkı yok ne de olsa huysuzluğum babadan miras.
Göbek bağımı kesip de kim bilir nereye gömdüler? Ah, bir de ablamın ismini vermeselerdi ya? Abla dediğim de benden beş dakika evvel doğup çabucak kayıp giden yıldız gibi diğer ablalarımın yanına göç eden rahmetli Nuran-hay, canı çıkası seni-elbette kendimi adımı söylemeyi de unutmadım Nuran derken.
‘’Nuran, seni gidi yaramaz oğlan, yine rujumu alıp sürüyorsun, değil mi gizli gizli?’’
Eh, hal böyle olunca: gelsin etekler gitsin şallar.
Ömür böyle mi geçer?
Geçmez elbette ne de olsa sünnet olacağım gün yaklaşmakta.
Aşkla istirham ederim ki; benden güzel sünnet çocuğu olmaz tabii ki yaş kemale ermeden. Ha bugün ha yarın derken, on ikiye basmayım mı?
Aldı bizimkileri bir korku.
‘’Artık havasından geçilmez Nuran’ın. Yoksa yatılı okula mı versek?’’
Hadi, bu da nereden çıktı? Hem gidip geldiğimiz yetmiyor mu kız meslek okuluna?
Kız meslek okulu dediğime de bakmayın hani. Semtteki tüm oğlan çocukları oraya kayıtlı ne de olsa semtteki tek devlet okulu hem üstelik karma da gerçi kim takıyorsa beni erkekten ama?
Sözcüklerle oynanmaz.
Erkek çocukları ile ise hiç oynanmaz.
‘’Pişt, ne yapıyorsun bakayım? Çek bakayım elini oradan. Bana bak kardeş, bu Nuran’ı bir okuyup üfletmenin zamanı gelmedi mi ha komşu?’’
Dediğine bakmayın Naciye kadının ne de olsa oğlu iki ay evvel çürük raporu aldı. Artık ne diye sormuyorsak da az çok tahmin ediyoruz.
‘’Ah, benim asil oğlum. Kuzucuğum. Kız gibi yetişirdik onu. Narin, kırılgan hem evin tek k…şey oğlu. Ne derlerse desinler aslanlar gibi de iki ay askerliğini yaptı gerçi sağlık kontrolünden geçirilirken…şey, astımı var da. Bir de menenjit yok yok sürmenaj mıydı? Ay, artık neyse. Hem şimdi iş bakıyor.’’
‘’Bizim Melahat de çırak arıyordu. Hah, ne dersin abla?’’
‘’Açtırma bayramlık ağzımı. Ne işi olur oğlumun onca kadın içerisinde. Vallahi taş düşer başımıza. Gerçi…sahi, ne kadardı maaşı Melahat’ın kızlara verdiği? Ay, neyse ben kalkayım, adam gelmeden gideyim de eve sobayı yakayım.’’
Hal böyle oldu mu pek de zararı yok hani kadın kısmıyla takılmaya en azından bilek güreşi yapıp ayıp, ayıp şeyler konuşmuyorlar. Malum kadın sorunları; malum günleri; malum senli benli muhabbetler.
Kız meslek lisesine gidiyorsak da öğretmenlerimiz de cengaver gibi hani. Hele ki beden hocamız yok mu? Asuman Hanım. Delifişek kadın hep de demez mi: ‘’Ben bu dünyaya ters geldim.’’
Artık düzü nasıl olacaksa?
Ya da düze nasıl çıkacaksak?
Dümdüz gidiyoruz işte. Arkamıza bakmadan ve şerit değiştirmeden gidiyoruz bir de içimize düşmeseler ya…kim mi?
Bakkal Mucittin ile Kasap Ekrem.
Her okul dönüşü burkar da burkar bıyıklarını ne zaman beni görse.
‘’Nasılsın sultanım?’’
Önce arkama bakardım bir gelen var da onu mu çağırıyor diye?
Şimdilerde ben de aynı içtenlikle cevabımı veriyorum ve her ne hikmetse elimi en azından iki kilo kuzu pirzola tutuşturuyor.
Gerçi annem önce çok garipsedi ama…ne de olsa bayramdan bayrama et giriyor kursağımıza şimdi ise nerede ise gün aşırı.
Kadınlar matinesi nedir duymuşluğum var da görmüşlüğüm yok. Çok şükür o da nasip oldu sonra bir geldik eve, babam kıyamet koparıyor. Adam iyice işkillenmiş hani sonra da bizi sıra dayağından geçirdi.
O gün bu gün kadınlar gününün lafını bile demez olduk.
Ve babam diretti de diretti:
‘’Buraya kadar bre. Bu çocuğu sünnet ettirmenin zamanı geldi de geçiyor ondan sonra da bir hayırlı kısmet bulduk mu.’’
Anamla babam birbirine girdi o gece ve sabahına babama inme indi.
Tabii ki sünnet hak getire. Artık eve giren tek maaş da sonlandı mı…
Artık kaş göz işareti ile anlaşıyoruz babamla. Doktorun demesine göre de çok ömrü kalmamış. Bu durumda okuldan aldılar kaydımı. Ve anamın ak sütü gibi helal de biri işe girdim gerçi karın tokluğuna ama…en azından gün aşırı et yiyoruz.
Babamın ruhu duysa kalan vücuduna da inme iner. Bu yüzden ona bir şey demiyoruz anamla. Ben okula gider gibi gözetip iş yerime gidiyorum derken bir şube daha açtı benim patron ve adını da Nuran Kasap koydu gerçi başka semtte iş yerim ama…bir de daire tuttu bana ne de olsa artık genç adammışım ben ve gelip gidenim olurmuş. Şimdi Cihangir’de oturuyorum ve elit halkına hizmet veriyorum. Sırada da güzellik salonu var üstelik müdavimi olduğum Kuaför Melahat’a da rakip geliyor gerçi onun boyunu aşar böyle bir yerin değil içine girmek kapısından geçmek ama…
Anam da kapısını yapıyor komşularına ne de olsa evlenme çağında artık onun biricik Nuran’ı gerçi babamın kırkının çıkmasını bekliyoruz ama.
Dün kabristana gittim ve bir avuç tuz ruhu serptim rahmetli ikizimin kabrine. Gerçi dua mı edeyim beddua mı okuyayım, bilemedim ama. Ve fısıldadım da mezar taşına:
‘’Senin hayatını yaşamaktan hayatım piç oldu, be Nuran Abla.’’


Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Nuran...(öykü) Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Nuran...(öykü) yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
NURAN...(ÖYKÜ) yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL