Önce doğruyu bilmek gerekir; doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama önce yalnış bilinirse doğruya ulaşılamaz. farabi
TİLHABEŞLİ FİLOZOF
TİLHABEŞLİ FİLOZOF

Su gibi bir yolculuk

Yorum

Su gibi bir yolculuk

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

194

Okunma

Su gibi bir yolculuk

Su gibi bir yolculuk

Umutla olan dostluğumun hayallerle kurduğu muhabbeti düşündükçe, içimde kabaran dalgaları dindiremiyorum. Bulutlarla iddialaşıp yağmura meydan okuduğum, gök gürlemelerine silah sıkarcasına karşılık verip onları susturduğum zamanları hatırlıyorum. Çocuklara kelebek uçurarak hayatın anlamını sorgulattığım o anlar, mezarlığın kıyısından hayata baktığım ve dünyanın geçici, bir hiç olduğuna inandığım anlar… En yüksek tepelere çıkıp tellallara bağırttığım gerçeğin yankıları hâlâ içimde titreşiyor. Tüm bu haykırışların, yürüyüşlerin, isyanların, hayallerin ve dostlukların ardından yollar neden bu kadar zorluydu diye düşünürken, birdenbire anlıyorum ki zorlukların sonu gelmiş. Ve fark ediyorum: bülbüller artık kafeslerini terk etmiş.

İçimde bir seremoni; duygu seliyle akıp giden bir ruh halindeyim. Kendimden nasıl bahsedeceğimi bilmiyorum. Çünkü her yanımdan bir su çağlıyor. Sanırım bu yüzden babam, “Evladım, su gibi aziz olasın,” derdi. Bu söz şimdi daha anlamlı. Su gibi olmak… Kendi yatağını bularak, önüne çıkan engelleri sabırla aşarak, kendine bir yol açarak… İşte ben de öyleyim. Fıtrat kodlarımla yapılmış bir kazmayla, içsel dürtülerimle, ruhumun müziğiyle yeni yataklar açıyorum kendime. Yorulmuyorum. Çünkü bu yolculuk, içime işlemiş bir çağlayanın seyrine kapılmış gibi…

Doğallığın, içtenliğin, hakikatin peşinden giden bir yaşam yürüyüşü bu. Modern hayatın yapaylığından, sahte coşkularından, anlamını yitirmiş ilişkilerinden uzak bir yerden sesleniyorum. Toprağın kokusunu bilen, yağmurla ıslanmanın ne demek olduğunu yaşayan, rüzgârın tenimi okşadığı bir yaşam alanından… Su gibi aziz olmanın ne demek olduğunu yaşayarak anlayan biri olarak, bu hayatın bana ne anlattığını kelimelerle yeniden örmeye çalışıyorum.

Bir çocuk gibi coşkulu, bir bilge gibi derinim. Ne tam anlamıyla yetişkinim, ne de tamamen bir çocuk. İçimde hem geçmişin acı izleri hem geleceğin umut yüklü tohumları var. Her şeyin yok olup gittiği, değerlerin yerle bir edildiği, insanların kendi gölgelerinden bile şüphelendiği bir çağda, içimdeki hakikat sesini kaybetmemeye çalışıyorum. Her şeyin ticarete döküldüğü, inançların meta haline getirildiği, dostlukların menfaatle ölçüldüğü bu devirde, ben hala kelebeklerin ömrünü anlamlı kılacak şiirler yazıyorum.

Bir tepede oturmuşum, aşağılara bakıyorum. İnsanların telaşına, kaygılarına, hırslarına… Ne büyük bir yorgunluk yüklü üzerlerinde. Herkes koşuyor ama nereye? Herkes konuşuyor ama ne için? İşte ben orada, o tepede oturmuş, içimi su gibi boşaltıyorum toprağa. Sessizce, içli bir dua gibi…

Bir çiçeğin açışını izliyorum, bir karıncanın yuvasına taşıdığı kırıntıya hayran kalıyorum. Hayatın hakiki anlamını bu anlarda buluyorum. Kendimle dost oluyorum. Geceleri yıldızlarla dertleşiyor, sabahları güneşe selam veriyorum. Rüzgârla konuşuyor, kuşlara sırlarımı fısıldıyorum. Bir su gibi; şeffaf, akışkan, duru, yıkıcı ama birleştirici…

Kimi zaman bir dağın eteğinde, kimi zaman bir nehrin kıyısında, kimi zaman bir ağacın gölgesindeyim. Yolculuğumun bir haritası yok. Pusulam vicdanım, yönüm hakikat, hızım sabır, yoldaşım dua… Bu yüzden her adımım anlamlı, her duraklamam bir tefekkür, her suskunluğum bir kelam gibi derin.

Yaralarım var evet. Derin yarıklar gibi açılmış ruhumda. Ama bu yaralar bana hakikatin tohumlarını ekti. Her bir acı, beni su gibi daha da berraklaştırdı. Kalbimin kıyısında kurduğum çadırda yaşıyorum. Gökyüzü battaniyem, yıldızlar yastığım. Her gece başka bir hakikatin eşiğinde uyanıyorum. Zamanın acımasız geçişine direnerek değil, ona eşlik ederek, onunla dans ederek yürümeyi öğreniyorum.

Bazen yürüdüğüm yollar beni yorar gibi oluyor ama o anlarda suyu hatırlıyorum. Su, kayaya çarptığında durmaz, kıvrılır ve yoluna devam eder. İşte benim yolum da öyle. Direnmeden, akarak… Ne isyanla savrulmak ne teslimiyetle ezilmek… Akarak, var olarak, iz bırakarak…

Ve şunu fark ediyorum: Su olmak demek, her şeye rağmen var olmak demek. Şekil değiştirmek ama özünü korumak demek. Buhar olmak, yağmur olup geri dönmek; toprağa can olmak, nehirlere yol olmak demek. Hayatla savaşa girmeden hayatı dönüştürmek demek. Bütün zorluklara rağmen içindeki o duruluğu kaybetmeden yoluna devam edebilmek demek.

Bu yüzden yolum kolay değildi. Çünkü kolay yollar suyun değil, betonun işidir. Ama ben doğanın, yaratılışın, fıtratın izinden yürüdüm. Her zorluğu, kendime yeni bir yatak açmak için kullandım. Her engel, beni daha derin, daha içten, daha hakiki yaptı. Ve şimdi bülbüller kafesini terk ettiyse, bu sadece benim özgürleşmem değil; içimdeki hakikatin artık korkmadan şarkı söylemesidir.

Kendimden bahsetmek istemem belki ama bu satırlar içimdeki nehirlerin, çağlayanların, göllerin ve yağmurların bana anlattığı hikâyelerin sesi. Doğal, içten, dürüst ve hakikatle dolu bir su gibi yaşamaya çalışıyorum. Ve bu su, bir gün bir denize kavuşacak. O deniz ki, bütün yolların buluştuğu yer… O deniz ki, hakikatin sonsuz derinliği… O deniz ki, Yaradan’a dönüşün saf hali…

İşte bu yüzden, “Evladım, su gibi aziz olasın,” sözü, sadece bir temenni değil; benim için bir yaşam manifestosu. Aziz olmak için azaplardan geçmek gerek. Şeffaf olmak için bulanıklıklardan arınmak gerek. Su gibi olmak için önce ateşten geçmek gerek. Ve ben bu yolculuğu, her hücremle yaşıyorum. Yorulmadan, yılmadan, sormadan, sorgulamadan değil; bilerek, severek, sabrederek ve her şeye rağmen akarak…

Çünkü hakikate giden yollar, her zaman suyun izini taşır.

Erol Kekeç/11.06.2025/Sancaktepe/İST

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Su gibi bir yolculuk Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Su gibi bir yolculuk yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Su gibi bir yolculuk yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL