0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
54
Okunma
Kur’an’da erkekler ve kadınlar için aktif, seyahat eden bireyler olmanın vurgulandığı görülmektedir. Bu durum, "saihat" kelimesinin geçtiği çeşitli ayetlerle de desteklenmektedir. Ancak gelenekselci yaklaşım, bu kelimenin erkeklere yönelik kullanıldığında "seyahat eden, dolaşan, aktif" anlamını verirken, kadınlar için geçtiği yerlerde anlamını değiştirerek "oruç tutan" olarak çevirip Kur’an’ı tahrif etmektedir. Oysa ki Kur’an’ın bütüncül bakışı içerisinde böyle bir farklılık bulunmamaktadır.
Kur’an’da "saihat" kelimesi üç ayette geçmektedir:
1. Tevbe Suresi 2. Ayet: "Fesihu fil ard" ifadesi, "yeryüzünde dolaşın" anlamına gelmektedir.
2. Tevbe Suresi 112. Ayet: "Saihune" kelimesi, "dolaşanlar" olarak tercüme edilmelidir.
3. Tahrim Suresi 5. Ayet: "Saihatin" kelimesi, "dolaşan" anlamına gelir. Ancak bazı meallerde bu kelime "oruç tutan" olarak çevrilip bu, kelimenin anlamı değiştirilmektedir.
Tahrim Suresi 5. ayet şu şekilde ifade edilmektedir:
>"Eğer sizi boşarsa, belki Rabbi sizden daha hayırlı, teslim olan, inanan, itaatkar, tevbe eden, ibadet eden, dolaşan, dul ve bakire eşlerle değiştirir." (Tahrim Suresi 5. Ayet)
Bu ayette bahsedilen "saihatin" kelimesi, kadınların da dolaşan, aktif bireyler olduğunu ortaya koymaktadır. Bunun en açık örneği ise Meryem Suresi’nde verilmiştir.
>"Kitapta Meryem’i an. Hani ailesinden ayrılıp doğu tarafında bir yere çekilmişti." (Meryem Suresi 16. Ayet)
Bu ayette Meryem’in ailesinden uzaklaşarak tek başına bir yolculuğa çıktığı anlatılmaktadır. Bu, kadının tek başına seyahat etme hakkına sahip olduğuna dair çok net bir delildir.
Kadınların tek başına seyahat etme hakkını ellerinden almak, onların şu temel haklarından da mahrum kalmalarına sebep olmaktadır:
- Eğitim Hakkı: Bir kadın, üniversite kazanması durumunda eğer şehir dışına çıkamıyorsa eğitim hakkı engellenmiş olur.
-Çalışma Hakkı: Seyahat edemeyen bir kadın, farklı bir şehirde iş imkanına da sahip olamaz.
-İbadet Hakkı: Tek başına seyahat edemeyen bir kadın, hac gibi ibadetlerini de yerine getiremez.
Bu kısıtlamalar, kadınların hayatın her alanında geride kalmalarına ve fıtratlarına aykırı bir şekilde hareket etmelerine neden olmaktadır. Oysa ki Kur’an’ın mesajı açıktır: Kadınlar da erkekler gibi aktif bir hayat sürebilir, seyahat edebilir ve kendi başlarına kararlar alabilirler. Kadınların tek başına seyahat edemeyeceğini iddia edenler, aslında Allah’ın verdiği bu hakkı geleneksel inançlarıyla değiştirerek bir kısıtlama getirmektedirler. Bu da Allah’a ortak koşmak ve O’nun sözünü değiştirmek anlamına gelir. Kur’an’ın evrensel mesajına baktığımızda, kadınların seyahat etme hakkının ellerinden alınmasının dini bir dayanağı olmadığı görülmektedir. Bilakis, hem Tahrim Suresi 5. ayet hem de Meryem’in kıssası, kadınların da seyahat edebileceğini ve bunun fıtri bir hak olduğunu ortaya koymaktadır. Kadınların seyahat etmelerini engellemek, onlara Allah tarafından verilen çeşitli hakları ellerinden almak anlamına gelir ve böyle bir uygulama, Kur’an’ın özgürleştirici mesajına ters düşmekte, kadının hayatın her alanında yer alabilmesini engellemektedir. Ayrıca seyahat kelimesi dahi Türkçe bir kelime değildir. Bir kelime hem küçük ünlü uyumuna hem de büyük ünlü uyumuna uymuyorsa bu o kelimenin Türkçe kökenli olmadığını gösterir. Genellikle bu tür kelimeler Arapça veya Farsça kökenlidir. Örneğin “seyahat” kelimesinde hem “e” hem “a” ünlüleri bulunur bu da büyük ünlü uyumuna uymadığını gösterir. Bu kelime doğrudan Farsça’dan Türkçe’ye geçmiştir ancak kökeni Arapça’dır. Arapça’daki orijinal hali “siyahat”tır. Bu kelime Farsçaya “seyahat” olarak geçmiş oradan da Türkçeye aktarılmıştır. Aynı kökten gelen bir diğer Arapça kelime “saihat”tır. Bu iki kelime arasındaki fark anlamdadır. “Seyahat” bir yerden başka bir yere gitmek, yolculuk etmek anlamında kullanılırken “saihat” daha çok turistik gezi, dolaşma, gezme gibi anlamlar taşır. Yani her saihat bir seyahattir ama her seyahat bir saihat değildir. Bu iki kelimenin Türkçe karşılıklarına baktığımızda ise “gezmek” ve “dolaşmak” kelimeleri öne çıkar. “Gezmek” keyif amacıyla ve genellikle planlı olarak yapılan hareketleri ifade eder. Bu yönüyle “seyahat”e benzer. “Dolaşmak” ise amaçsız ve serbest bir gezintiyi ifade eder bu da “saihat” anlamına daha yakındır. Tahrim Suresi 5. ayetinde geçen “saihat” kelimesi de işte bu anlamı taşır. Ancak Kur’an meallerine baktığımızda birçok yazarın bu kelimeyi “oruç tutan kadınlar” şeklinde çevirdiğini görürüz. Oysa ayette ne “savm” ne de “siyam” geçmektedir. “Saihat” açıkça “dolaşanlar” ya da “gezenler” anlamında kullanılmaktadır. Meal yazarlarının bu çeviri tercihlerinde ayette kadınlardan bahsedildiği için bazı önyargılarla hareket ettikleri izlenimi doğmaktadır. Meal yazarlarının bu kelimeyi "oruç tutan" olarak çevirmesi ayetin anlamını değiştiren kadınların seyahat etme hakkını göz ardı eden bir tahrifattır. Oysa "saihat" kelimesi kadınların seyahat etme özgürlüğünü vurgulayan bir ifadedir ve bu özgürlüğün engellenmesi Kur’an’ın evrensel mesajına aykırıdır. Kur’an kadınların da erkekler gibi aktif bireyler olarak toplumda yer alabileceklerini ve seyahat edebileceklerini açıkça ifade etmektedir. "Saihat" kelimesi ve Meryem’in kıssası kadınların seyahat etme hakkını savunur. Bu hak onların eğitim, çalışma ve ibadet gibi temel haklarıyla doğrudan ilişkilidir. Kadınların seyahat etmelerini engellemek sadece onların özgürlüklerini kısıtlamakla kalmaz aynı zamanda dini bir dayanağı olmayan bir geleneksel uygulamayı sürdürmek anlamına gelir. Oysa ki Kur’an kadınların seyahat etmelerini teşvik eden bir mesaj verir ve onları hayatın her alanında aktif özgür bireyler olarak görür.