Kadınlar erkeklerin güçlü yanlarına hayran olurlar, zayıf yanlarını severler. beatrice brown
Hamdioruc
Hamdioruc

Şirktir namazı onun...Zikri...şirktir...

Yorum

Şirktir namazı onun...Zikri...şirktir...

0

Yorum

1

Beğeni

0,0

Puan

53

Okunma

Şirktir namazı onun...Zikri...şirktir...

Şirktir namazı onun...Zikri...şirktir...

Bir eylem ihlasa katkılıysa kıyam etmeyenin namazını Allah kabul etmesin.Secdesini de kıraatini de.Şirktir namazı onun...

Bazımızın kurban kesmesi şirk...

Kurban sahib değilim emanetçiyim demek içindir.Sahibine vermektir malı canı ve diğer emanetleri...Bu ihlası göster kurbanla

Hz İbrahim özlü ol...evladını kurban edemeyein kurbanı şirktir...Allhı tanımamaktır...senin için ancak bir koştan geçerim demktir...maldancandan canandan geçemeyen müşriktir Kur’ana göre..

Canını kurban etmeyecek olanın kurbanını Allah kabul etmesin.Hayvanın canından canı kıymetli ama İhlasa katkılıysa canın kıymetsiz

İhlastan başka amacı olan müşriktir...

1400 yıldır mezhebç yani ırkçı bölgemizde kan akıttı.canlarını şirk uğruna verdi...

Bazı sunniler müşrik...Ben de sunniyim ama sunnici değilim mezheb ilaç gibidir ilacın miyadı dolmuşsa zehir gibidir.Hikayesi yok olan fetva da bayat ilaç

Şirk bu bölgeyi bitirir...İhlastan başka amacın olmasın ey şehadetli...Allah şehadetini kabul etmesin oysa bir şehdetle cennet sana kapı açmaya hazırbu varlık böyle merhametli...ve adil...Formülünde esmma var esma sahibinin aratıklarının

Ne oldu CHP ye eskiden kur’an kurslarına çatardı...tarikatlere saldırırdı.yine hodri meydan ...deseler bir müride bir derneğe...ya

Görevli gelmişsin bir adaletsizlik görsen kıyam edersin.bana ne demek istemezsin esmaya -ihlasa katkı içinsin.Engelleyene kıyam et ihlas amaçlıya yakışan bu...

Ahzab/72﴿ Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, çok bilgisizdir. ﴾73﴿
Böyle yaptı ki Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları cezalandırsın, mümin erkeklerin ve mümin kadınların da tövbelerini kabul buyursun. Allah çok bağışlayıcı, ziyadesiyle esirgeyicidir.

Emanetler neler mi...Ne annelik hikayeleri duydum"Anne öldürmek sevab"fetvası verecektim...Peygamberlik mesleği-annelik mesleği ihlasa katkıdır.Her meslek emanet...Şeytanlık emanet-meleklik de ademlik de...Kadını yaratan Alahım şeytanı niye yarattın"denilmiş...gökler görevlere uygun formülle yaatılmadı ki manetleri kabullensin...nükler ve teknoloji ile icad yeteeği yok göğü toprak gül-diken bitirir ama insan tekoloji ilmi ile neler neler icad etti ve edecek...Enerjiye muhtaç ülkeler nükleri üretti sonra sömürücüler nükler üretimineparalar arcadı...Gazzelinin nükleri olsaydı... ya emanetleri taşımadı Gazzeli de...ama sömürü aşkı ile insan nükler sayısına sayı ekledi...

Oğul olmak nirvanaya ermek bizolmak secdelilik halli olmak görevle alakalıdır.İsa oğul deme peygamberlik oğul olmak de.ve çok içinden biri hz İsa...esmaların mesleklerin her biri oğul gibidir...Sahib Allahtır.Babadan oğula geçen emanet olarak geçen oğulluk gibi geçen oğulluk beneridir bu görevler...emanetler...annelik Rahmanlığın bir parçasıdır görev oara ve annelik ölümsüzdür ama anneler ölümlü peygamberler ölümlü...İhlasa katkı göreviölümsüzdür...Allahın bir gölgesi bir oğlu gibidir bu görevler bu meslekler.at besle"der Kur’a nükler üret diye anla...at ölümlü amaatı görevi öümsüzdür...İnsan ölümlü am insanlık birgörevdir ve ölümsüzdür...hz İsanın yüklendiği görev oulluk ama hz İsa ölümlü...peygamberlik emaneti ölümsüz bayrak gibi elden ele taşındı...Hızır-ellez iki görev ve ölümsüz...Esmalaına gölgelik emanetçili yapan BİZLAN nirvanaya eren ölümlü ama nirvana görevi amacı iradesi bu varlıkta ölümsüz...Aş ölümsüz ama aşıklarölümlü aşk tanrısı yani oğulluk görevi ölümsüz aşk da ilahtır emanetler ilahtır yani ilahın cüz’üdür... BİZ tevhidi var.Sahib tek.smaları sahibi tek oğullar çok Baba tek denilmiş.Tvhid kilise inancı da denlmiş...Allah doğurmaz ama emanet eder görevlerini...Nurumuhammedide biz lu esmaya emanetçiler...kilise Biz İsada iddiasındadır...oğul diyerek oğulların emanetlerin biz olduğu nuru muhammedi mi...çekirdek hz İsa mı tartışması var...Emanetler yaratılanda da çekirdek bir yaratılanda yani oğulda nirvanalık bizlik halinde dedi kilise ve o hz İsadır...İmamda çekirdek hallilikte biz olur cemaat imamla Allaha babaya bağ kurar dedi kilise...İmamlık hali nirvana hali ve Allahın gizlik hali var gizlilik halinde isa kaderde...ve menaneti ilah değil ama esma özülü Allah...baba emanet eti oğullukları esma görevlerini...ölümsüzdür esmaları ama emanetçiler ölümlü...Gizlik halinde de var görevler ve göreve emanetçiler...emanetler değişmez.emanetçiler zahir haliyken baba biz olur ama ete-kemiğe bürünerek şekil-ve ölümlü beden edinerek biz olurlar baba ile denklik yok.aşk tanrısı yaratıcı olmazsa kime aşık oacak esmalara ilah deme ama ölümsüzdür de emanetçidir hz İsa oğul değil...peygamberlik halinde oğullukla biz...yani sınırlı bir zamanda esmanın emanetçisi.Oğul olan isadeğil peygamberlik görevi...zahirlik halinde ama gizlilik halinde isa diğer emanetçiler gibi kaer kitabında...külli iradede irade halindedir...değişkendir ölümlüdür ama görev ölümsüz emanet eden ölümsüz ve ölümsüzün özleridir esmalar...Abartı olur hz İaya oğul demek ama emanetle biz halinde oldu.İsann hikayesi bu...sadece menetle biz oldu yani öümsüzle biz oldu kderde de biz oldu ölümsüzdr kader...hikayesi bu hz isanın de...Bizlik ve nivanalı nasib oldu hz isaya de..oğul isa değl hz İsanın görevidir...Aah gizli haldeydi İsa kaderdeydi...Oğullkla baı sadece kader sayesindeydi..isannhkayesi belli...aşk tanrısıı da hikayesi belli...aşk tanrısının anrı olabilmesi yaratıcı tanrıya ihtiyaç var demektir SAMEDLİKDE yani samedlik halinde esmalar yani oğullar özler özellikler Allah yani baba ve oğullar kesret halini yitirir...Baba ve gölgeleri...güneş yok olunca gölge yok olur..Samedlik hallilikde Allah hallilikde gizlenir esmaları...sadece Allah muhtaç değil deiz isa kaderdeydi.emnetçi oldusmalara...esmaların tümüne emanetçi oldu imam varlık ve oğul ve çekirdek emanetçi varlık yani...esmalar bie gizlenir..kadere gizlenir oğullar görevler bile imam varlık bile imam varlık hz Muhammeddir ...kiliseye göre hz İsadır...Allah gizlenmez bir varlıktır Samedlik halinde de Allahlık babalık halinde de...ve eşi dengi yoktur Esanın sebeb olduğu hikayeri haller oku ama böyle oku...Baba eşşizdir denksizdir ama hz İsanın nasıl 2 sayısının bir altı üç üstü ise altı üst var.Hiç gizlenmedi yaradılan yaradılmadıı için akıl yokken akıl gözdür göz yokengizlioldu yani yaradılana gizli.kendini varlığını biliyordu Allah bilinsin ited akıl yaratıldı yani göz ve gözlüler yarattı hissedecekleri yaratı görevine esmalarına tecelliğah emaneçiler yarattı...Mutasavvıflar Allahın hikayesini böyle anlatmışlar...veya benim anladığım hikayesi bu Allahın ve esmalarının...Sametlik nedir desen akla akıl isa yok kaderde gzli der sametlik de Allahın bir hali özelliği niceliği.Samedik halini zikrederken isyı görevleri unut değilse samed demiş lamazsın ki... esmanın hikayeleri Allahın hikayesinin cüzleridir...Allah zikri anında bütün yaratılanı unut... ama şafi zikri çekerken yaradlanı hatırlamaısın..hastalığı ilacı hatırlamalısın değilse zikrin hakkını verememiş olursun...em Allah diyeceksin hem ocakta süt andı diyeceksin Allah esmasının hikayesinde her şey yoktur.Hakkını vermeden yaptığın zikir hallendirmez"bir kararda durmayalım "der Yunus emre her esmanın bir kararı br hali birhikayesi uygun hali var...tuvalete girerken Allah deme demiş fıkhımız...zina ederken de...Allah zikri hal ister diğer esmaların bile yok edildiği bir haldir...o hal.Allah demiş olmazsın varlığını hatırlıyorsan...


Tefsiri (Kur’an Yolu)

Burada yine bir benzetme ve temsil yoluyla anlatım örneği görüyoruz. Âyeti bazı tefsirciler hakiki mânasıyla alarak “Allah’ın ezelde, göklere, yere ve dağlara şuur verdiğini, emaneti almayı onlara teklif ettiğini, onların bundan çekinerek yüklenmek istemediklerini, sonra insana teklif ettiğini, insanın ise tabiatı itibariyle bilgisiz ve neyi nereye koyacağı konusunda genellikle başarısız olduğu için, başka bir deyişle dağlar taşlar kadar bile düşünemediği, bilemediği için emaneti yüklendiğini” söylemiş, böyle anlamışlardır. Ancak bizim tercihimiz burada bir temsilî anlatımın söz konusu olduğudur. Anlatılmak istenen şudur: Emanet, ilk bakışta insandan daha büyük, güçlü ve dayanıklı gibi görülen göklerin, yerin ve dağların taşıyamayacağı kadar ağır ve önemlidir. Bu ağırlık ve önemdeki emaneti insan yüklenmiştir. Çünkü o, bir yandan bunu yüklenecek kabiliyet ve yetenektedir, ama öte yandan neyi yüklendiğinin farkında değildir, onu hakkıyla taşımada başarılı olamamaktadır. Yani insan şuursuz ve cahil olmamalı, kimliğinin, kabiliyetinin ve yüklendiği emanetin farkında olmalıdır; bu konulardaki bilgisizlik büyük bir cehalettir. Taşıdığı emanetin hakkını yerine getirmeye de gayret etmelidir, onun hakkını yerine getirmemek büyük bir zulümdür.

Emanet kelimesinin sözlük anlamı “korku ve kaygının gitmesi, insanın korunma konusunda gönül rahatlığı içinde olması”dır. Emanet kelimesi bu güvenlik hali, psikolojisi için kullanıldığı gibi, güvenme ve koruma konusu olan, korunması istenen şey için de kullanılır. Bir din terimi olarak emanete birçok anlam yüklenmiştir. Bunlar içinde maksada en yakın bulduklarımız, “tevhid kelimesi ve inancı, adalet, okuma-yazma, akıl ve yükümlü (mükellef) olma kabiliyeti ve Türkçe’deki anlamıyla emanet”tir (Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “emn” md.; Râzî, XXV, 202; İbn Âşûr, XXII, 126). Bunların da tamamını, “insanın, akıl ve hür iradeye dayalı yükümlülüğü” kavramı içinde toplamak mümkündür. İnsandan başka her şey, yaratıcı tarafından nasıl programlanmışsa öyle işler, tabiatının dikte ettiği davranış biçimini değiştiremez. Bu sebeple dünyada ve âhirette göklere, yerlere, canlı ve cansız varlıklara “Niçin böyle yaptın?” diye sorulmaz. İnsana gelince onda akıl, bilgi edinme, bilgisini, kararını ve davranışını değiştirme kabiliyeti vardır. Ancak gerek din ve ahlâk alanlarında doğruyu bilme ve gerekse doğru, iyi ve hayırlı olanı yapma konusunda insanın önünde önemli engeller de vardır. Bu yüzden –ilâhî bir bilgi ve hidayet desteğinden mahrum olan– insanların bilmedikleri bildiklerinden fazladır (72. âyetteki deyimiyle insan cehûldür, çok bilgisizdir); din ve ahlâk konusunda kötülükleri iyiliklerinden çoktur (aynı âyetteki ifadeyle insan zalûmdur, gerekeni yapma, her şeyin hakkını verme konusunda başarısızdır). Belki her devirde ama kesin olarak çağımız insanları arasında, Allah’ın razı olduğu bir inanç, ibadet ve ahlâk hayatını yaşayanların sayısı, böyle olmayanlara göre oldukça azdır. İnsana tevdi edilen yükümlülük kabiliyeti çok değerli bir emanettir, iyi muhafaza edildiği, hakkı verildiği takdirde insan, onun sayesinde eşref-i mahlûkat (yaratılmışların en değerlisi ve şereflisi) olur; hakkını veremezse, sermayeyi kötüye kullanırsa, şeytana uyarsa aşağıların aşağısına yuvarlanır. İşte bu yüzden emanet, insandan başka bir mahlûkun yüklenmeye cesaret edemeyeceği kadar büyüktür, önemlidir ve değerlidir.

Âyette geçen “emanet” Türkçe’deki karşılığı ile alınır, bunun kastedildiği yorumu tercih edilirse, daha genel olan yükümlülükler kümesi içinden bir önemlisi öne çıkarılmış olur. Bu takdirde Allah kullarının dikkatini, eşya gibi maddî veya görevler ve ödevler gibi mânevî emanetin önemine çekmiş olmaktadır.

Sûrenin ana konularından biri münafıkların ve müşriklerin Hz. Peygamber’e ve müminlere karşı kurdukları tuzaklar, çektirdikleri eziyetler, bunlar sebebiyle hem müminleri hem ötekileri iki cihanda bekleyen âkıbetler idi. Son âyetlerde emanetin mahiyet ve önemine temas edildikten sonra, insanın bunu yüklenmesinin hikmetine, onu iyi koruyan müminlerin mutlu sonuna, kötüye kullanan münafıkların ve müşriklerin de acı sonlarına işaret edilerek ana konu bir daha vurgulanmıştır.Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 4 Sayfa: 405-407

Ayet ve hadis bir hikayenin ana fikridir.Hikayesinden koparırsan masala döner.Hikayeyi yaratan Allah öğretmeni Allah.Okunması farz yani...Okunması farz olan hikayelri de oku onlarda Kur’andan bir parçadır...Emaneti budarsın hikayeleri okumazsan...Görevlilerin ve görevlerin sahibi Allah...Göreve göre bir formülle yarattı insanı.İnsangöklerden daha ehil emanet görevleri yapmaya...İhlas amaçlı kıyama secdeye en aşık formülle yaratıldı insan...

Can boğazdayken Allah zikri mümkün değil...Allah zikri unutmanın zirvesinde olduğun an kabul olunur zikir olarak...Unut ve Allah de...Sıtına saplanmış kılıcı çekseler acı duyuyorsam Alah dedim dee hiç...

Kıyamet/26﴿ Hayır artık çok geç! Can boğaza gelip dayandığında; ﴾27﴿
“Yok mu bir şifacı?” dendiğinde; ﴾28﴿
(Hasta) bunun beklenen ayrılış olduğunu anladığında; ﴾29﴿
Ve bacaklar birbirine dolaştığında; ﴾30﴿
İşte o gün sevkedilen yer sadece rabbinin huzurudur.

Tefsiri (Kur’an Yolu)

Can boğaza gelip de hasta ölmek üzere olduğunda çevresindekiler, “Bunu ölümden kurtaracak bir şifacı yok mu?” diye sorarak son bir çarenin bulunup bulunmadığını araştırırlar. Bir yoruma göre de ölüm meleği, “Bunun ruhunu rahmet melekleri mi yoksa azap melekleri mi götürecektir?” diye sorarlar. Bu telâş arasında ölmek üzere olan kişi artık yakınlarından ve dünya hayatından ayrılma zamanının geldiğini anlar; ecel geldiğinde can çıkıp gider. “Bacaklar birbirine dolaşır” ifadesi, “Artık ölen kişinin dünya ile ilgisi kesilmiş, âhiret hayatına, ilâhî huzura yönelmiştir” şeklinde açıklanmıştır. Bundan sonra kendi iradesiyle hareket etme imkânı yoktur. Allah katında durumu dünyada yaptıklarına göre değerlendirilir; müminlerden ise cennete, inkârcılardan ise cehenneme gönderilir.Kaynak : Kur’an Yolu Tefsiri Cilt: 5 Sayfa: 510



Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Şirktir namazı onun...zikri...şirktir... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Şirktir namazı onun...zikri...şirktir... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Şirktir namazı onun...Zikri...şirktir... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Bu şiire henüz yorum yazılmamış.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL