1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
123
Okunma
AŞK DİKTATÖRDÜR
- Sende ne kadar yer kaplıyorum?
- Bölseler ikiye, bir yarım ben, dik yarım sen olursun!
- Salon ile mutfak arası mekik dokuyorum.
Bu yüzden çok yoruluyorum!
- Oysa benim
odam da sensin, mutfağım da, salonum da sen.
Çünkü ben, o duvarları yıktım.
Evim tek odalı yüreğimde salına salına gezen sen.
Senden gayrısını neyleyim ben?
- Gece nasıl uyudun?
- Sana güzel uyandım ya nasıl uyduğumun hiç bir önemi yoktur.
- Çok sevilmek mi istenir çok sevmek mi?
- Sevmek daha güzeldir!
- Aşık olunca mutlu olabilir mi insan?
- Derler ki, aşık olunca mutlu olur insan.
Hayır öyle birşey yoktur!
Aşk mutluluk getirmez.
Aksine aşk, kişinin özgürlüğünü elinden alır.
Tahakküm altında tutar.
- Bu dediğin aşkı anlamayan için geçerli olabilir mi?
- Hayır.
Şöyle ki, sabah uyanırsın kendinde değilsin.
Kendi dertlerini unutursun.
Çünkü sen, hep ondasın.
Gün boyu onunla yer, onunla içer gezer, kavga eder, barışır, sarılıp, öpüp koklaşırsın.
Akşam olur uyuyacağım dersin ama aşk izin vermez.
Kirpiklerinle kavga edersin.
Çünkü sen, hep ondasin.
- Peki bu normal midir?
- Kendi şablonu, kendi cercevesi içinde normaldir.
Hatta bunun diğer bir adına aşkın esareti altında yaşamak da denir.
Ve bu esareti isteyerek bilerek kabullenmezsin.
Dahası, zorlama olmadan, bu esareti kabullenerek özgürlüğünden vazgecersin.
- Anlıyorum.
Zorlamayla olamaz zaten.
Mutlaka bir yerde patlak verir.
- Anlayacağın, aşkta dört başı mamur bir mutluluk yoktur.
Teslimiyet vardir!
- Aşk o zaman acımasızdır biraz!
-Biraz mı?
- Evet.
Sadece hükmetmekle kalmıyor, aynı zamanda kişinin bedenini, ruhunu teslim alıyor!
- Evet anlatmak istediğim tam da budur.
- Anladım.
Sen çok pis tatlı bişeysin.
- Tatlımıyım bilmem.
Ama bildiğim; insanı meczupluğa, deliliğe götüren de budur!
Belki benim de sonum budur.
Bu yüzden ben delileri daha çok severim.
Çünkü onlar sevmesini bilerek kaybedenlerdir!
- Aşkla ruhun uyumsuzluğu söz konusu olabilir mi?
Yani aslında aşka aşık, ama aşık olmayı beceremeyen, kendisyle çelişen.
Aşkı taşıyamayan ya daruhuna aykırı düşen.
Aşkın kendisine gıpta eden.
Aşkı bilen.
Aşkı özel bulan.
Ama aşık olmayan ruhuna aşkı teslim edemeyen.
- Beklenti içinde olmayla hoşlanmayı, hoşlanmayla sevmeyi, sevmeyle aşkı karıştırmamak gerekir.
Bunların hepsi ayrı şeylerdir.
- Sana göre ve birçok kişiye göre, her duyguda bir beklenti vardır.
Buna aşk da dahil öyle mi?
- Her şeyde olduğu gibi, adı aşktır sevgidir, yada bir başka şeydir.
İkili ilişkilerin temeli beklenti üzerinedir.
Ne var ki, aşk, mutlak teslim alanıdır.
Hatta aşkın eli kırbaçlı bir diktatör olduğunu bilmeden ona teslim oluruz!
- Çok ilginç.
Sen aşkı, eli kırbaçlı bir diktatör yaptın!
- Evet gerçekten öyledir.
- Yapma!
Bu kişiye sadece acı verir.
Oysa aşk acı değildir.
- Peki.
Aşık ol da gör.
Gecenin bir saatinde sağa sola dönmek istersin.
Gözün hafif aralanmaya görsün.
Anında kırbacı yemiş ve güzelim uykudan uyandırılmış olursun.
Sevdiğin gözünün önüne dikilir anında.
Artık sabahlara kadar uyuyamazsın.
- Olsun yine de aşkı seviyorum.
Güzeldir aşık olmak.
- Ben kötüdür demedim ki!
- Yine de acıtır aşk.
Kim bilir belki de ben yanılıyorum.
- Bu sadece benim değil, birçok felsefecinin de görüşüdür.
- O kadar sitem şikayet niye?
Neden bunca kavga ve mutsuzluk?
- Tam da bu noktada aşkın, eli kırbaçlı diktatör olduğunu söylemek mümkündür!
- Nasıl?
- Şöyle; insan, asi olana, diktatör’e başkaldırır.
Diktatör ise bu başkaldırıyı baskılamak ister.
Dolayısıyla güçlü olan diktatördür ve hep kazanır.
Efkan ÖTGÜN
5.0
100% (1)