0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
225
Okunma

Seni beklemek, zamanı çırılçıplak geçirmek gibi,
Dakikalar utangaç, saatler mahcup...
Sensizliğe alışamadım, adını duymadığım günlerde
Kulağım hep senin fısıltını aradı rüzgârlarda.
Seni unutmuyorum, çünkü hiç öğrenmedim nasıl unutulur,
Bir kere sevdi mi kalp, tekrar yazılmaz üstüne.
Ben seni karanlık gecelerin sessiz dualarında sevdim,
Bir yıldız düşerken tuttuğum dilekte sakladım adını.
Her sabah doğan güneşe seninle uyanmak istedim,
Ama hep yarım kaldım, yarım oldum, eksik kaldım.
Nasıl mı sevdim seni?
Bir çocuğun ölmüş annesini bekleyişi gibi,
Üşüyen elleriyle cam buğusuna kalp çizen bir çocuğun
Islak gülümsemesinde gizliydin sen.
Ben seni kurumuş toprağın bir yağmur damlasına olan hasreti gibi sevdim,
Ben yolları yavaş yavaş yürüyen kablumbağanın eve gelmesini beklemesi gibi sevdim,
Ve ben seni…
Beni hiç duymayacağını bile bile
Yine de her gün bağırarak sevdim.
Bana “Nasıl sevdin?” deme,
Ben seni aklımda değil, kalbimde değil…
Ruhumun en derin, en tenha köşesinde sevdim.
Ben seni, seni sevmenin mümkün olmadığını bile bile
İmkânsızlık kadar, çaresizlik kadar,
Ve bir o kadar da sonsuz sevdim.