Herkesin aynı şeyi düşündüğü bir ortamda hiç kimse hiçbir şey düşünmüyor demektir. walter lipmann
Kamil Erbil
Kamil Erbil

Evin Işığı

Yorum

Evin Işığı

( 2 kişi )

1

Yorum

2

Beğeni

5,0

Puan

113

Okunma

Evin Işığı

"Evin Işığı"
Köyde akşam erken inerdi. Güneşin son ışıkları damların üstünden çekilirken, her evin içindeki lamba birer birer yanar, dışarıdan bakıldığında, hangi evde huzur, hangi evde hüzün olduğunu anlamak mümkün olurdu.
Yokuşun başındaki küçük ev, her zamanki gibi sessizdi. İçeride üç çocuk, pencereye gözlerini dikmiş bekliyorlardı. Anneleri sabah erkenden çarşıya inmiş, hâlâ dönmemişti. Kapının eşiğinde oturan en büyükleri on iki yaşındaydı. Yüzünde hem yaşından büyük bir ciddiyet hem de gizleyemediği bir tedirginlik vardı.
Saat akşam altıyı geçmişti. Köyün minibüsü çoktan son seferini yapmış, yolun sonundaki kavak ağaçları loş gölgeler salmaya başlamıştı ki, çocuklardan biri irkildi:
— "Anne geliyor galiba!" dedi sevinçle.
Ama gelen, bir akrabaydı. Telaşlıydı. Yüzüne bakar bakmaz çocuklar anladı, bir şey olmuştu. O akşam, o küçük evin ışığı yanmadı. Çünkü annenin bulunduğu minibüs, dönüş yolunda devrilmiş, kadın ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştı. Çocuklar durumu kavrayamadan, başka bir akraba tarafından apar topar alınarak halalarının evine götürüldüler.
Halaları onları sevgiyle karşıladı, ama kendi içi kan ağlıyordu. Ablasıydı o kadın; hem kardeşi, hem yoldaşı. Küçükken aynı odayı paylaşmış, aynı tastan su içmişlerdi. Şimdi o abla, şehir hastanesinde yaşamla pençeleşiyordu. Günlerce umutla gidip geldi hastaneye. Her seferinde “Belki bugün gözünü açar” diye dua etti. Ama umut dediğin, bazen sessizce tükenirmiş meğer. Dördüncü günün sabahında kötü haber geldi.
Kadın vefat etmişti.
Hastane koridorları, halanın ayakları altında uzayıp gitti o gün. Yüzünü bile göremeden sonsuzluğa uğurladığı ablasının ardından, çocuklara nasıl anlatacağını düşünerek yürüdü eve. Eve girdiğinde, üç çift göz ona bakıyordu. En küçüğü dayanamayıp sordu:
— "Annem gelecek mi hala?"
Cevap boğazında düğümlendi. Bir kelime söyleyemedi. Yalnızca sarıldı onlara, sımsıkı. O sarılışta annenin sıcaklığı, şefkati, eksik kalan tüm cümleler gizliydi.
O günden sonra, hala artık sadece hala değildi. Hem anne oldu, hem baba. Çocukların yarım kalan çocukluğunu kendi sevgisiyle tamamlamaya çalıştı. Gün geldi, biri öğretmen oldu, biri teknisyen. En küçük olanı da annesinin gülüşünü yüzünde taşıyan bir genç kıza dönüştü.
Yıllar sonra biri ona sordu:
— “Nasıl başardınız hala?”
Hala, başını eğdi, gözleri doldu:
— “O evin ışığı sönmesin diye…” dedi sadece.
Kamil Erbil

Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (2)

5.0

100% (2)

Evin ışığı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Evin ışığı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Evin Işığı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Celil ÇINKIR
Celil ÇINKIR, @celilcinkir
9.5.2025 21:24:27
5 puan verdi
Bu yazı, yaşamın zorluklarına karşı gösterilen sabır, sevgi ve özveri üzerine derin bir anlam taşıyor. Hala, çocukların kalbinde kaybolan annelerinin ışığını yaşatmak için mücadele ederken, sadece bir aile büyüğü değil, aynı zamanda anne ve baba rolünü de üstleniyor. Annenin yokluğunda eksik kalan her şeyi, kendi sevgisiyle tamamlamak için çabalarını esirgemiyor. Bu hikayede en çok öne çıkan nokta, sevginin ve fedakarlığın gücü. Sevgi, zorluklarla başa çıkarken insanın içindeki gücü ortaya çıkaran bir ışık oluyor.

Can’ın da dediği gibi, “Gerçek sevgi, her türlü zorluktan sonra bile kalır.” Hala, annesinin kaybından sonra çocuklara sevgi ve şefkatle sahip çıkarak, onların hayatındaki boşlukları kendi sevgisiyle dolduruyor. Sevgi, zamanla daha da güçleniyor, zor zamanlarda bile varlığını sürdürüyor. Çocuklarına olan sevgisini, her türlü fedakarlığı yaparak ve onların kaybettikleri annelerinin yerini alarak kanıtlıyor.

Jean-Paul Sartre’ın sözündeki gibi, aile gerçekten de “hayatta seni hep sevgiyle saran bir limandır.” Hala, kaybolan annelerin yerini doldurmak için çaba göstererek, çocuklarının hayatlarında sevgiyle sarılan bir liman oluyor. Zor zamanlar geçiren çocuklar, hala sayesinde hem annelik hem de babalık sevgisiyle korunuyor. Aile olmanın ve gerçek anlamda bir yuva oluşturmanın gücü burada belirginleşiyor.

Hikayede, ışığın simgesel anlamı, sevginin, fedakarlığın ve birlikte olmanın gücünü vurguluyor. Hala, sevgiyle çocuklarının hayatındaki boşlukları dolduruyor ve evin ışığını sönmemesi için her şeyini veriyor.

© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL