0
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
116
Okunma
Vatanın ve onun vatandaşlarının tarifi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi
________________________________________________
Neşet Ertaş’ın yüreğinde bir ince sızı,
Serdengeçti’nin göğsünde dimdik bir başkaldırı,
Halil Kantarcı’nın yüzünde çatlamış bir inat,
Cemil Meriç’in kelimelerinde toprağa dönüşen bir sükûnet,
Yaşar Kemal’in satırlarında boy veren bir ekin,
Hacı Bayram’ın hikmetinde yeşeren bir irfandır VATAN
Sokak lambalarının sarı titremesinde,
yırtık bir topun ardında soluksuz kalan ciğerleri ile dizlerini yara yara büyüyenlerin umutla inatlaşmasıdır VATAN
Sobanın çıtırtısında, kömürün kurumunda,
ocakta pişen yufkanın kokusunda “dalya” diyebilmenin hırsıdır.
Kürtçe dengbêjin, Lazca horonun, Türkçe uzun havanın birleştirdiği boğaz düğümüdür VATAN ;
anlamını çözmesek bile titreşimine teslim olduğumuz her ezgiye “türkü” deme lütfudur.
Aynı sofrada tuzu ortak etmek, aynı semaya baş kaldıran duaları yan yana göndermektir VATAN
Türkülerin göğsümüzde kabarttığı sancıdır o.
Bir gelinin beline sarılan kırmızı kuşağı ve ellerinde yanık yanık tüten kınası ile yüksek yüksek tepelere gidilirken ısırarak yutulan hıçkırıklarda yeniden doğmaktır VATAN
Kendimizle savaşırız, birbirimizle didişiriz, bir adım ileri bir adım geri gideriz ama... en çok da birbirimizin yarasına diz çöker yine biz üfleriz.
Burada doğduk, burada büyüdük.
Yağmur yağınca ıslanmayı, güneş açınca kavrulmayı burada öğrendik. İlk aşkımızı burada sakladık kalbimize,
ilk kaybımızın acısını burada taşıdık cebimizde. Burada umut ettik, burada yıkıldık, burada yeniden başladık.
Çelişkilerimiz var mı? Var elbet. Hem de diz boyu. Kavgalarımız, inatlarımız, kırgınlıklarımız... hepsi var. Bunlara bulduğumuz çareler de farklı farklı.
Ama bütün bunlara rağmen güzel insanlarız biz ya.
VATAN dediğin şey, ansiklopedilerde tarif edilen bir hudut çizgisi değil ki.
VATAN, üzerinde yürürken dizlerin kanasa da yanındakini kaldırıp devam ettiğin yerdir.
Gidecek başka evimiz yok…
EZGİ AKGÜL
5.0
100% (1)