1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
119
Okunma
SÖZE DÖKÜLEN SESSİZLİK
Şairleri hep sevmişimdir.
Çünkü;kelimelere anlam katan, sessizliği söze döken insanlardır onlar.
Çocukken bana okunan şiirler, gönül dünyamda derin izler bıraktı. Her mısra bir yıldız gibi parladı zihnimde, her beyit bir kapı araladı kalbime.
O yaşlarda, bir şairden duyduğum birkaç dize yetmişti beni hayranlığa düşürmeye. O sözlerin sahibini merak ettikçe şiire daha çok yaklaşmıştım.
Dedim ya, şairler naif insanlardır;
Bir çiçeğin açışına, bir gülün soluşuna bile derin anlamlar yüklerler.
Bir yaprağın düşüşünde
bir ömrün sızısını duyarlar.
Kalabalıklar içinde,
yalnızlıklarını en güzel onlar anlatırlar.
Şair hissederek yazar; kelimeleri sadece seçmez, yaşar. Onun için kelime bir araç değil, bir candır.
Nefesidir, sesidir, kalbidir.
Her kelime bir parça yürek taşır.
Şair, kelimelerle kendi gönül ve ruh iklimini kurar. Onlar birer canlıdır onun dünyasında: nefes alır, ağlar, direnir, âşık olur.
Her şair biraz kırgındır hayata, biraz da umut doludur.
Bu yüzden kelimeleri hem yaradır, hem de merhem.
Bir dizesiyle incinir, diğer dizesiyle iyileşir.
Kelimeler, şairin aynasıdır.
O aynaya bakınca sadece bir şiir değil, bir ömür görünür.
İçine sinmiş suskunluklar,
yarım kalmış sevdalar,
tutunmuş hayaller,
ve derin hayal kırıklıkları…
Hepsi o kelimelerde yaşar.
Ve bilinir ki şiir sadece bireyin iç sesi değildir.
Şair bazen bir halkın feryadını dile getirir,
bazen de insanlığın ortak yarasına tercüman olur.
Velhasıl, şairler dost ruhludurlar.
Güzel insanlardır, yürekleri geniş, bakışları derindir.
Onlar suskunluğu dillendiren, sözle yaraları sarabilen nadide insanlardır.
Onları anlamak, söze dökülmeyen sessizliği duymaktır.
5.0
100% (1)