0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
83
Okunma
ARPAÇAY MUHAREBESİ.
1734 yılında Gence Kuşatması’nda başarılı olamayan Nadir Şah; 10 Mart 1735’te anılan kentin yakınlarında Rusya’yla yaptığı antlaşmayla Bakü ve Derbend dahil Rusların Kuzey Kafkasya’da işgal etmiş oldukları tüm İran topraklarını geri aldığı gibi, Rusya’yla Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ittifak da kurdu.
Gence kalesine yönelik ablukayı sürdürmek üzere bir kısım askerini 6 Mayıs 1735’te anılan kale önünde bırakarak batıya doğru ilerledi. Van Beylerbeyi Timur Mehmed Paşa’nın 6.000 askerle keza Safevî birliklerince kuşatılan Tiflis’e ilelediğini duyunca, buraya doğru ilerlediyse de, Timur Mehmed Paşa’nın Tiflis’e sadece asker ve erzak yardımı yapıp geri döndüğünü öğrenince Kars’a yöneldi ve 22 Mayıs’ta Kars’a bir saat mesafede karargahını kurdu. Timur Mehmed Paşa’nın birliklerini püskürten Nadir Şah, Kars’ı kuşattıysa da, gerek Van Beylerbeyi Timur Mehmed Paşa’nın 25 Mayıs’taki hücumu gerek Köprülü Abdullah Paşa komutasındaki kale garnizonunun topçu atışları karşısında yaklaşık 8.000 ölü vererek kuşatmayı kaldırdı.[1]
Kars kalesini düşürmeyi başaramayan Nadir Şah, 25 Mayıs’ta Kars suyu ve Arpaçay’ı geçerek Revan’a doğru ilerledi ve karargahını kurdu. Köprülü Abdullah Paşa ise Revan’daki Osmanlı garnizonuna yardım götürmek üzere Kars kalesinden çıktı.[
Arpaçay Muharebesinin krokisi
Köprülü Abdullah Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Revan’a doğru ilerlediyse de Safevî ordusunun baskınına uğradı.[3] Muharebenin başında Osmanlı ordusunun topçu birlikleri etkisiz kalınca ateş gücü üstünlüğü Safevî ordusuna geçti. Bu üstünlük Osmanlı ordusunda başlangıçtan beri görülen düzensizliği artırınca Serasker Köprülü Abdullah Paşa’nın da öldürülmesiyle birlikte Osmanlı ordusundaki çözülme genel bir bozgun halini aldı. Muharebe alanını terkeden birlikler düzensiz bir şekilde Kars’a çekildiler. (Osmanlı ordusunun büyüklüğü bağlamında 80.000 ilâ 300.000 arasında verilen rakamlar ziyadesiyle abartılı ve askerî tarih açısından tutarsızdır. Zira, Osmanlılar Yavuz Sultan Selim ya da Kanuni Sultan Süleyman döneminde İran’ı istilaya niyetlendiklerinde dahi orduları 60-70.000’i aşmazken, Kars kalesinde müdafaa yaptıktan sonra yine kalede garnizon bırakarak ilerleyen Köprülü Abdullah Paşa’nın çok büyük kuvvetlerle yürüdüğüne dair Osmanlı kaynaklarında hiçbir bilgi bulunmamaktadır. Yenilgi konusunda tereddüt bulunmazken, keza kayıplar konusunda da Viyana, Zenta ya da Petrovaradin yenilgilerine eşdeğer ölçekte olduğuna dair bir kayıt görülmemektedir).