3
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
166
Okunma
Zamanın kör testisinden geçip gelen bir sessizliğin içindeyiz, unutmayın ki kaybolan sadece bir nesil değil, aynı zamanda bir dengenin hafızası da heba ediliyor hemde hiç bir yere inat uğruna … Yiğit olanların bir çoğu çoktan toprağa karıştı, bizlere sadece adlarıyla anılan birer namları kaldı. Oysa bu coğrafyada artık nam sıfatı yaşayana değilde ölene yakışır oldu nasılsa. Yıllardır buralarda kanayan yaraların üstüne sadece camla bastırıldı yıllardır bu böyle. Artık gidenler gitti, kalanlar hep kesik ucuyla uğraştı hayatın demek bundan sonrada böyle devam edecek sonucunu çıkarmaz.
Düşünsenize kaderi kumara döndürdüler, dört zarla kazanılan bir hayat, şansa kalan köşe bucak bir neşe zeminine doğru çektiler çekebildikleri kadar...Artık bayramdan bayrama gelir oldu eş dost, neşe dersen o uzun süreden beri bayramı bile bizlere unutturdular. Yok öyle felek aldı, götürdü de bize de kalan ise gamın koynunda yaşamak zorunda bırakılan bir ömür…
Hayatının her yılını ak alnıyla akıtılan her bir damla terin, içine bir damla haram bulaşmamıştır biz bu hayatı sütü temiz insanların ellerinde büyüyerek öğrendik. Ama gel gör ki gül çoktan talan edildi, bize düşen ise dikenin acının izi oldu. Bize bu hayatta hep cennet vaat edildi, ama yazık ki biz hep cehennemin sınırında bekletildik. Onlar elmayı dişlerken bizler ise o gövdesi çatlamış ağaca sırt verdik.
Minnetin adı hep fukaraya yazıldı, sadakatin kefeni ise çoktan hazırdı. Tarık ise yıldızlara değil, o sisli yollara yön verdi artık.
Bakın yeşil arpa kayalarda tutunmaz oldu, selin götürdüğü yerde kumdan başka bir iz kalmadı.
O bir vakitler coşkuyla hakkı konuşanlar sustu birden bire sustular. Şimdi herkesin bir gönlü var, ama içinde ne olduğunu kimse bilmiyor. Çok bilenler hepten sustu, susmayanlar ise karanlıkta konuştu. Ebu Cehil gitti, ama onun izini sürenler kaldı geride dün karşısında olup bugün yanında duruyorlar. Rum el değiştirirken, ruh bizden çıktı.
Takvanın yoksulu olduk, İnanın ki cehalet bile artık kendini hikmet sanıyor. Bakın kimi camilerde fitneler konuşulurken, bilgi orayı çoktan terk etti ve pencereden atladı gitti. Ahmaklar bir araya gelip hep bir yanda birleşti, doğrular her zamanki gibi yalnız kaldı. Kaçaklar perde arkasında güreşti, mert olan düşmanını gözünden bile tanıyamadı artık.
Kediyle aslanın savaşı tersine döndü kedi eti yedi diyerek etten sorumlu olanın sorumluluğu gözardı edilemez, Yıllarca biz film izlerken bu milleti nasıl kaybettik. Eğer kesildi atın gem boynunda asılı kaldı. At gitti, meydan hepten boş kaldı.
Savaşacak bir okumuz yoktu ama sayımız çoktu ve ne çare ki sayılar sadece istatistikte kıymetliydi… Kurbanın yedi hissesi de hep başkalarına düştü bu hep böyleydi biz hem izledik, hem razı olduk.
Sanat desen tam manasıyla riyaya teslim oldu. Gördüğümüz rüyalar bile neredeyse vergiye tabi tutulacak ta Allaha’tan belgesi yok. İstikrar adına dedikleri ne varsa artık hepsi tükendi, yerini zam aldı. Oysa bu halk zamana bile sabretmeyi bilirdi.
Bir filozof edasıyla konuşan yabancı sesler, merhaba dostlarım, size günaydın dediğinde, bizim gözümüz, uykusuzluktan kan çanağı gibiydi. Kafes yine kapatıldı, yem yine onlara kaldı.
Sadakat bir köpeğin isyanında son buldu. Süt kesildi, it kendine bile düşman oldu. Bizse inandığımız için hala şükrü ağzımızdan düşürmeden dilimizde döndürüp duruyoruz.
Çünkü bize ne varsa onunla yetinmek öğretildi.
*
Mehmet Demir
14424