2
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
302
Okunma

Bazı anlar vardır ki, insan içindeki sessizlikle yüzleşir. Bir yağmur damlasının cama düşüşü, bir eski şarkının uzaktan gelen melodisi, bir sokak lambasının solgun ışığında duyulan adımlar… Tüm bunlar, içimizde saklı kalan duyguların yankısıdır.
Zaman, bir kum saati gibi akıp geçer. Ne kadar sıkı tutmaya çalışsak da, parmaklarımızın arasından kaçıp gider. Ancak bazen, bir anı öylesine derin iz bırakır ki, o anın içinde kayboluruz. Bir eski dostun sesi, yıllar sonra karşılaşılan bir sokak, çocukken kurduğumuz hayaller… Hepsi, geçmişin usulca fısıldadığı hikayelerdir.
Sevgi, bir fısıltıdır bazen. Yüksek sesle söylenmediğinde bile hissedilir. Bir annenin evladına dokunuşunda, bir dostun sessizce yanında duruşunda, bir sevgilinin vedasındaki hafif tebessümde… Sevgi, kelimelerin ötesinde anlam taşır. Ve bazen en derin sevgiler, hiç dile getirilmeyenlerdir.
İnsan hatıralarında yaşar. Bir eski fotoğraf, unutulmaya yüz tutmuş bir koku, yıllar öncesinden gelen bir mektup… Hepsi, geçmişin izlerini taşır. Ve ne kadar ilerlesek de, bazı hatıralar bizden asla ayrılmaz. Çünkü biz, hatırladıkça bizimle beraber yaşar.
Düşler, zamanın bile erişemediği yerlerdir. Çocukken kurduğumuz hayaller, geceleri içimizi ısıtan umutlar, hiç gerçekleşmese bile bizi ayakta tutan o küçücük ihtimaller… Belki de insan, düşleri sayesinde hayatta kalır. Çünkü bazen gerçekler yorucu olduğunda, insan düşlerine sığınır.
Her yolculuk bir başlangıçtır. Gittiğimiz yollar, tanıştığımız insanlar, geride bıraktığımız şehirler… Hepsi, hayatımızın sessiz tanıklarıdır. Ve aslında en önemli yolculuk, insanın iç dünyasına yaptığı yolculuktur. Çünkü insan, kendini bulduğunda gerçekten var olur.
Bazen, en büyük değişim bir vedada saklıdır. Bir kapıyı kapatırken, başka bir kapının açıldığını fark edersin. Ve zamanla anlarsın ki, bazı vedalar aslında başlangıçların habercisidir.
Ve belki de en büyük keşif, insanın kendi içindeki sessizliği anlamasıdır.
Turgay Kurtuluş
5.0
100% (2)