ÖZGELİŞİMİ BESLEYEN ETKENLER
Sevgili Özgelişim Yolcusu
dostum,
Özgelişimin bir kaç etkenini fark etim. Okuduğum haberlerle destekleyerek sana mektup yazmnaya karar verdim. Bu mektup o düşüncenin eseri. Sen de bu eseri yaşatacak
dostsun b
aşkalarına okuyarak. Güzellikleri hediye edereki anlatarak yayaılım ki güzellikler çoğalsın. Kötülükler azalsın.
Sevgili
dostum,
Özgelişim, kendi çabamızda ve eğitimimizde uzak kalmamız gereken en büyük unsur. Stres yapan işlerden ve kişilerden uzak kalmaktır. Bunu başaran insanlar özgelişim yolculuğunda hızlı adımlar atar ve verimli olur. Ne yazık ki gençlerin çoğu ne özgelişime önem verir ne de kendilerini stree sokan insnalardan ve kurumlarla olaylardan uzak kalır. Halbuki kendimizi geliştirmek kadar zararlı olan kişi ve kurumlardan kendimizi korumak da gelişimin bir unsuru bence. Burada “Değiştireceğim şeyler konusunda bana güç, değiştiremeyeceğim şeyler konusunda sabır, ikisi arasında farklı bilebilmem için akıl ver” düsturu en önem vermemiz gereken özgelişim unusuru bence.
Sevgili
dostum,
İngiltere Sussek Üniversitesinde yapılan bir araştırmada steresi neler azaltıyor diye sorulmuş. 6 dakikalık bir okumanın bile steresi % 68 , müzik dinlemenin % 61 , Çay
kahve içmenin % 54 Yürüyüş yapmanın ise % 42 , bilgisayar kullanmanın ise % 21 azalltığı fark edilmiş. Şimdi sen söyle bakalım, yıllarca yazdığımız “kitap okumayı
çocuklara sevdirelim” tezimizin önemini göstermiyor mu bu ? 6 dakikalık okuma % 68 azaltırsa devamlı okuyanlar büyük oranda steresi azaltmaz mı ?
Sevgili
dostum,
Gene ingiltere de Kent Üniversitesinden Dr. Amir Hamayoun 65 yaş üstü kişilerden kitap okuyanlar arasında yapılan araştırmada kitap okuyanların şu özelliklerini görmüş. Zihni Aktif Tutmak, Steresi azaltmaya yardımcı olur, Yalnızlığı giderir sosyal bağ kurar, Uykuyu İyileştirir, Duygusal Zekayı geliştirir. Bunları devamlı yapanların neden geç yaşlandığı anlaşılmıyor mu ? O
zaman kitap okuyanlarla alay etmek, onların yazdıkları ile dalga geçmek neyin nesi? Bunu da düşünelim.
Bunlar tabii ki en büyük etkenler Özgelişimi besleyen. B
aşka ne var dersen
Boş konuşan ve seni üzen boş davranışlarda bulunan insanlar ile aranda mesafeyi artırarak kendini korumak en güzel steressavar bence. Çünkü kendini senden üstün gören ve sürekli “ öyle düşünme, böyle düşün” diyerek seni değersiz göstererek kendinin değerli olduğunu z
anneden insanlar en az şeker kadar zarar verir sana. Şeker de tatlıdır ama uzun vadede ve çok miktarda kullanırsan görmeni, uzuvlarını kaybetmeni, bunamanı sağlar. o yüzden tatlı ama aslında sana zarar veren insanlardan uzak kalmaya bak.
Sevgili özgelişim yolcusu
dostum,
Sabit fikir yapısına sahip insanlara ne kadar güzel faydalı şey anlatsan boş. Değişime kulaklarını tıkamış, gözlerine “güzeli görmeyi engelleyen bez “ bağlamış, beynini b
aşkalarına kiraya vermiş insanlara ne desen boş. Mesafe her zamaan iyidir böyle insnalara karşı. Yoksa üzülen her
zaman sen olursun.
Sevgili
dostum,
“Böyle insanlara hoşgörü gösterelim”, “”b”u konuda biraz da pozitidf düşünelim” diyen insanlara şaşıyorum. Bizim prensiplerimize, hayat tarzımıza durmadan hakaret eden, değersizleştirmek için durmadan çaba harcayan adama hoşgörü boşgörüden b
aşka şey olmuyor ne yazık ki.
Sevgili
dostum,
Özgelişimin en önemli unsuru da insana saygı göstermektir. B
aşkalarına saygı gösteremeyen insanın da kendine saygısı, özsaygısı,
sevgisi anlayışı yoktur. Bunlara anlayışı kıt insan olarak bakarak iletişimimizi mesafeli tutmalı, kendilerini çok önemli insanlar olarak görmesini gerektirecek davranışlar sergilememeliyiz.Yoksa üzülürüz. Bu tutumu da her
zaman göz önüne almalıyız.
Sevgili
dostum, Özgelişim neferi
kardeşim,
Hani her
zaman hem yazıyor hem söylüyorum ya “özgelişim insanlara faydalı olmaktır. Biz istemediğimiz halde bizimle iletişim kurmaya , boş konuşmaya çalışan insanlar , bizim
sevgimizi kazanamazlar ve “bize zarar veren insan” olarak anılarımızda kalırlar.
Sevgili
dostum,
Bizlerde insanlara sözle, kitaplar ile gazete yazıları ile faydalı olmaya gayret ediyoruz ama hayata bakışımız farklı olunca, muhatabımız iletişim kurmakta gevşek davranınca bizler de faydalı olamamamın üzüntüsünü yaşıyoruz. Çünkü herkesin bakış açısı farklı, kavrama kapasitesi farklı. İletişime bakış açısı da daha farklı. O yüzden de verimli iletişim olmuyor. Buna üzülüyoruz ama üzülmek de fayda etmiyor.
Sevgili
dostum,
Bu durumda özgelişime daha gayretle sarılmak daha çok okumaki daha güzel g
özlemler yapmak, insanlara zarar vermeden g
özlemler yaparak yazmak, dinlemek istemeyenler karşısında susmak hem bize hem muhatabımıza faydalı oluyor. Doğru olan bu mu dersen? Hayır derim. Öğrenilen
zamanı gelince de öğretilmeli. Öğrendiklerimiz kendimize kalmamalı ki verimli olsun. Öğretilemdikten sonra öğrenmenin anlamı ne? Biz ed yazarak gelecek nesillere bırakalım o
zaman deği mi belki anlayan çıkar.
Sevgili Özgelişim Yolcusu
dostum,
Özgelişimin bence bir etkeni de umutlu olmaktır. Özgelişim içinde olmak bence doğumdan
ölüme değil, doğumdan başlar ve öldükten sonra da eserlerimizden faydalanan olursa devam eder. Özgelişim umutlu olmaktır. Özgelişimin bir etkeni de budur bence. Umutlu olmak her
zaman insanı zinde tutar ve öğrendikten sonra öğretme hissinin artmasını sağlar.
Sevgili Özgelişim
sevdalısı
dostum,
“Özgelişimin modası geçti” diyenlere inat ben ve sen gelişmeye, gelişim kitapları okumaya devam edelim. Olabilir ki, böyle düşünenlerin inatlarını bir gün kırarız ve bu da devrim olur. Belki de “özgelişimin modası geçti” diyenler torunlarının özgelişimi için bizden fikir ve yardım isterler. Bu da bir umut işte. Biz de o
zaman onlara hayır demeden destek oluruz değil mi ? Özgelişim bunu gerektirmez mi?
Daha güzel, daha verimli, daha çok okunan ve faydalanılan mektuplarda bir araya gelmek ve gelişime devam etmek dileği ile...