Seninle konuşmak istiyorum. fakat önce buraya, benim yanıma gel! bu boş yer, benimkini sağlamlaştıracak olan sahibini bekliyor. helena (faust)
bayduygusal
bayduygusal
@bayduygusal

Aşkın Şifresi "Yaşamaya Dair"

3 Şubat 2025 Pazartesi
Yorum

Aşkın Şifresi "Yaşamaya Dair"

2

Yorum

3

Beğeni

0,0

Puan

143

Okunma

Aşkın Şifresi

Aşkın Şifresi "Yaşamaya Dair"

En son diyeceğimi baştan söyleyeyim. Aşkın bir şifresi var mı bilmiyorum ama bu aşk meselesinin yaşamakla bir alakası olduğuna eminim.

Yaşamak.. sadece nefes alıp vermek değil.

Akvaryumdaki balık oltayı tanımaz!

Bir pazar sabahıydı.

Genç adam bir el hareketiyle tüm kuşları ürküterek yemlendikleri yerden havalanmasına neden olmuştu. Etraftakiler bu olup bitene mecburi sessiz kalmış gibi görünseler de bir genç kız buna dayanamayıp o sessizliği bozdu.

- Heyy, n’apıyorsun sen? Ürküttün hayvanları. Hem de yemek yerken. Hoş.. kimin hayvan olduğu da belli değil ya!

Delikanlı yüzyüze geldiği kızın önce sağ gözüne sonra sol gözüne ve en son da onun dudaklarına bakıp tabiri caizse onu süzdüken sonra gözucuyla az ötede duvarın dibine saklanmış iki kediyi işaret etti.

Kızcağız durumu anladığında çok utanmıştı.

- Özür dilerim..

Ertesi pazar bu mahalle arasındaki park yine aynı misafirlerini ağırlıyordu. Genç kız bu defa daha uzun kaldı. İstemsizce gözucuyla yine aynı delikanlıyı izliyordu.

Delikanlı henüz onu farketmemişti. Bir taraftan köpeklerin suyunu değiştiriyor diğer yandan kedilere yaş mama veriyordu. Genç kız sonunda dayanamayıp yine delikanlının karşısına durdu.

- Kuzum siz deli misiniz? Daha geçen hafta bu kediler yüzünden kuşları kovaladınız. Şimdi kedi, köpek vs.. tüm hayvanlara yardım ediyorsunuz.

Delikanlı yine ciddiyetini bozmadan cevap verdi ama tabi bu biraz imalı bir yanıt oldu.

- İsterseniz size de yardımcı olabilirim.

Genç kız sinirlenmişti.

- Siz bana hayvan mı demek istediniz şimdi?

Delikanlı kendinden emindi.

- Hayır. Sadece yardıma ihtiyacınız olduğunu söyledim.

Genç kız her ne kadar "benim yardıma falan ihtiyacım yok, hem siz kim oluyorsunuz da bana yardım edeceksiniz" diye söylenerek uzaklaşsa da üçüncü pazar günü yine kendisini o parkta bulacaktı.

Tahmin ettiği gibi delikanli yine ordaydı. Genç adam bu defa parkın yıkılan bir duvarını örüyordu. Genç kız delinanlının omzuna dokunduğunda artık emindi.

- Hmm, sen belediye çalışanısın..

Oysa delikanlı daha emin bir cevap verdi.

- Hayır.

Genç kız bu defa onunla uzun uzun sohbet etmek için onu boş bir banka oturmaya davet etti. Delikanlı bir el işareti yaptı. Bir demlik çay gelmişti. Kendi elleriyle biri demli diğeri açık iki çay koydu. Açık olanı kıza uzattı. Yanına da tek şeker ekledi.

Kızcağız şaşırmış biraz da ürkmüştü.

- Nerden çıktı bu demlik? Hem nerden biliyorsun çayı açık ve tek şekerli içtiğimi?

Delikanlı kendi çayından bir yudum aldı.

- Seni tanıyorum..

Bu gizemli hal kızı daha da ürkütecekti. Yine de korkmadı. Etraftaki kalabalık ve gündüz saati olması sebebiyle rahattı. Bu gizemi çözmek istiyordu.

- Sen kimsin be adam?

Delikanlı kızın gözlerinin içerisine bakarak konuştu.

- Ben İbrahim. Sadece sana yardım etmek istiyorum.

Genç kız bu defa inatçıydı. Sinirlenmeyecekti.

- Hangi konuda bana yardım edecekmişsin İbrahim?

Delikanlı çok sakindi.

- Seni biriyle tanıştıracağım.

Kız sakin kalmaya çalıştı.

- Kiminle?

Delikanlı çayından son yudumu aldı.

- Seninle!

Beş yıl sonra..

Bir gün bir TV programa telefonla bir genç kız bağlandı. Herkes konuklara bir soru yönelteceğini düşünürken genç kız çok başka bir dünyadaydı.

- Stüdyodaki izleyicileriniz arasında benim hayatımın anlamı var. O yüzden bağlanmak istedim. Onunla tanıştıktan sonra çok değiştim. Bana kattıkları için kendisine çok teşekkür ediyorum. Burdan onu çok sevdiğimi haykırmak için bağlandım. Herkese iyi geceler..

Sunucu ne olup bittiğini anlamaya çalışırken stüdyodaki gençler ıslık ve alkışlarka bu samimi açıklamaya eşlik etmişlerdi. Ortam ve konu bir anda değişmişti. Sunucu sadece "kim bu şanslı adam" diyebildi.

İbrahim ayağa kalktığında eline bir mikrafon tutuşturulmuştu.

- Bağlanan kişi benim kız arkadaşım Zeynep. Bu güzel sözleri beni çok mutlu etti. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Onu çok seviyorum.

Tabi sunucu bu araya giren aşk hikayesine kayıtsız kalmak yada bu konuyu bu kadar kısa bırakmak istemiyordu.

- Sen bu Zeynep’e ne yaptın da bu kadar mutlu bir kadın ortaya çıkardın be adam?

İbrahim net bir cevap verdi.

- O zaten bir mücevherdi. Ben sadece o mücevheri parlattım.

İbrahim o gün birlikte bir demlik çayı bitirdikten sonra bir sonraki pazar için Zeynep’i buluşmaya ikna etmişti. Sonraki pazar günleri de bu böyle devam etti. Birlikte çok başka şeyler yapıyorlardı. Bu birliktelik çok başka başlamıştı.

Birgün bir sahilde yürüyerek etraftaki çöpleri topladılar, birgün hiç tanımadıkları yaşlı bir tetzenin bahçesini temizlediler, birgün karşılaştıkları bir kuş yuvasını onardılar, birgün yaşlı bir amcanın evine birlikte soba kurdular, birgün vs..

Peki bu neden ve nasıl olmuştu?

O gün İbrahim çayını yudumlarken Zeynep ona bir sou sormuştu.

- Hayattan zevk alıyor musun İbrahim?
- Evet tabiki.
- Ben almıyorum. Alana da inanmıyorum. Bu devirde bu şartlarda bu mümkün olamaz.

İbrahim hastasının teşhisini koymuş bir doktor gibiydi.

- Bak Zeynep. Zengin yada fakirlik meselesi değil bu. Güzellik yada çirkinlik de değil. Sosyal, ekonomik, kültürel vs.. hiç değil. Hangi şartlarda ve hangi zamanda nerede olursan ol bir çilek bitkisinin o bembeyaz açan yaprağını gördüğünde mutlu olabiliyorsan insansın.

Bu İbrahim’in Zeynep’e ilk teması olacaktı. İbrahim Zeynep’in ellerinden tuttu.

- Heyecan duyabiliyorsan yaşıyorsundur!

Sadece altı saniye sürmüştü bu temas. İbrahim devam etti.

- Yoksa akvaryumdaki balık da canlı. Oysa denizdeki balık sadece tazedir!

Zeynep parıldayan gözlerle İbrahim’i hayranı olduğu bir film yıldızı gibi izliyordu.

- Yorulmadan uyuyamazsın Zeynep ve en güzel çay yorgunluk sonrası içilendir. En güzel yemek en aç olduğunda yediğindir. Gökkuşağı bile yağmur sonrası ortaya çıkar.

Zeynep İbrahim’in sözleriyle uyuşuyordu.

- Eğer hayattan zevk almak istiyorsan bunun için yapamadıklarını düşlemek yerine yapabildiklerini gerçekleştirmen daha yerinde olur. Işığını mı kaybettin. Güneş bedava.. Ânı yaşa Zeynep!

Zeynep pür dikkat dinlerken son bir soru sordu.

- Ne zaman başlıyoruz?

İbrahim tereddüt etmeden konuştu.

- Hemen şimdi!

Birlikte önce ayakkabılarını çıkarıp çıplak ayak üzerinde parkın çimlerinde koşturdular. Zeynep "salıncağa binsem ayıp olur mu" dedi. İbrahim "yaşamak hiç ayıp olur mu" diye cevap verdi.

Az sonra Zeynep göğü selamlıyordu.

- Daha hızlı İbrahim, daha.. Yıldızlara uzanmsk istiyorum!

Bu bir demlik çayı masaya koyan Esnaf Ali Usta bu mutlu çifti gülen gözleriyle izliyordu. O birlikte temizlenip ekilen bahçeden çıkan domateslerle yapılan menemeni bahçede çimlerin üzerine serilen örtünün üzerinde Ayşe Teyze’nin ellerinden yemişlerdi. Suat Amca’nın sobasının üzerinde yanık portakal kokusu eşliğinde yenmişti o kestaneler. Tertemiz bir sahilde kumdan kaleler yapılmış ve denize kâğıttan gemiler sürülmüştü. Kuş, kedi, köpek aynı parkta doyuyordu. Çocuklara bir zarar gelmesin diye o duvar yeniden örülmüştü.

ve insanlar..

Etrafta büyük bir kalabalık kendi sessizliği içerisinde bu genç çifti içlerine gömdükleri heyecanıyla izkerken onlar bunu yaşamaya cesaret edebilenler olarak kendi kabuklarından çıkmışlardı. Oysa o parkta daha elinden tutulması gereken onlarca insan vardı.

Zeynep doğduğu gün değil bunu farkettiği gün yaşamaya başladı..

Paylaş
Beğenenler
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Aşkın şifresi "yaşamaya dair" Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Aşkın şifresi "yaşamaya dair" yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Aşkın Şifresi "Yaşamaya Dair" yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
erhantigli
erhantigli, @erhantigli
3.2.2025 16:42:23
Yazınızın beğendim, elleriniz dert görmesin. Aşkın ve de insanlığın şifresi bu işte. Lafla peynir gemisi yürütenlere bunu öğretmeli, iletmeli.
Beyhudenin Kalemi
Beyhudenin Kalemi, @beyhudeninckalemi
3.2.2025 15:27:58
Özlenesi ve düşlenesi bir yazıydı, film izler gibi canlandırarak okudum. Hiç uzun yazı okuyamayan ben hem de 😁
Çok güzeldi, keşke gerçek olsa , neyse gerçeklik konusuna hiç girmeyeyim, karartmak istemiyorum yazının ışığını
Tebrikler Duygusal...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ