- 24 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ULUSLAR ARASI İNSAN HAKLARI GÜNÜ
ULUSLAR ARASI İNSAN HAKLARI GÜNÜ
İçinde yaşadığımız coğrafya sorunlu ve sancılı bir coğrafya. Ortadoğu çatışma ve savaşın yoğun yaşandığı bir bölge. Suriye, Irak, İran, Lübnan, Filistin Gazze ve İsrail’de çatışmalar devam ediyor. Diğer yanda Ukrayna Rusya savaşıyla dört yanımız ateş çemberinde. Böyle bir bölgede yaşamak kolay değil. İnsan hakları maalesef ayaklar altında.
İnsan hakları, tüm insanların sadece insan olmakla sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerdir. İnsan hakları; ırk, ulus, etnik köken, dış görünüş, din, dil ve cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği haklardır. Bu hakları kullanmakta herkes eşittir.
Komşumuz Suriye’de 2011 yılından beri iç savaş ve çatışmaların yaşandığı Suriye’de yönelik saldırılarında insan hakları ve hukukun ihlal edildiğine dair görüntüler her gün basın ve sosyal medyaya yansımaktadır.
30 maddeden oluşan Evrensel Bildirge, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde yürütülen uzun çalışmalar sonucunda 10 Aralık 1948 tarihinde Paris’te toplanan BM Genel Kurulu tarafından kabul ve ilan edilmiştir.
Türkiye, Evrensel Bildirgeyi 27 Mayıs 1949 tarihli Resmi Gazete’de yayınlayarak yürürlüğe koymuştur. Oylamaya katılan BM üyesi 48 devletin temsilcileri “olumlu” oy vermiştir. Bildiriye “karşı oy” veren çıkmamış fakat 8 üye devlet, çekinser oy kullanmıştır.İki yıl sonra BM Genel Kurulu, 1950’de “10 Aralık”ı, “Uluslararası İnsan Hakları Günü” olarak ilan etmiştir.
Savaşın olduğu yerde insan haklarının en çok ihlal edildiği yerlerdir. İnsan hakları ihlallerini önlemek amacıyla,
Birleşmiş milletler, İkinci Dünya Savaşı’nın yol açtığı ağır insani yıkımın bir daha asla yaşanmaması için, barış, insan hakları ve demokrasiye dayalı sistemi yerleştirmek amacıyla girişimlerde bulundu.
Evrensel Bildirge’de yer alan hak ve özgürlüklere dayalı düzen şimdiye kadar kurulmuş değil.. Birleşmiş Milletler halen devam etmekte olan savaşlarda yaşanan insan hakları ihlalleri, ırkçılığı, ayrımcılığı, adaleti, eşitsizliği, sömürgeciliği sonlandırmada yeterince etkin olamamaktadır.
Şu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmekte fayda var. Dünyanın egemen devletlerin ekonomisi silahlara dayalı bir ekonomi olması nedeni ile, savaş olmadan ayakta duramaz.
Savaşta temel kural zor kullanarak istediğini elde etmektir. Bunun için de çeşitli savaş araçlarına ihtiyaç vardır. İlk dönemlerde ilkel silahlarla savaşılıyordu. İnsan gücü temel güçtü.
Ama artık bu güç günümüzde yüksek teknolojilerin ürünü olan korkunç silahlarla donanmış bulunuyor. Nükleer, kimyasal, biyolojik silahlar ve binlerce kilometre ötelere gidebilen balistik füzeler bu silahların en önemlilerindendir, bunlar kesinlikle ölümcül, toplu kıyım araçlarıdır. Böyle olunca günümüzde barışın önemi daha da acil bir durum teşkil ediyor.
Güçlü devletlerin çıkarları gereği oluşturdukları askeri ve ekonomik birliktelikler, yıllardır sürdürülen savaş politikaları Ukrayna, Gazze, İran, Lübnan, Irak, ve bugünlerde Suriye’de olduğu gibi İnsan halklarından söz edilemez durumda.
Yakın çevremizde yaşanan olumsuzluklara rağmen dünyanın birçok yerinde insan hakları ihlallerine karşı seslerini yükseltmektedirler. Yaygınlaştırarak toplumlara dayatma çabasındalar.
Günümüzde Ortadoğu’da ki son gelişmeleri ve yayılan savaş veya çatışmalı ortam, barış ve çözüm konusunda ısrarlı olmak gerekir. İnsan olarak bizlere düşen görev, günümüzde yaşanan ağır hak ihlalleri karşısında insan haklarını savunmak asli görevimiz olmalıdır.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz:
1-Dil, din, ırk, cinsiyet, mezhep ayırımı yapmak insan hakkı ihlalidir.
2-Savaş insanlık sucudur karşı durmak gerek.
3-Savaş açlık, yokluk, yoksulluk, ölüm, gözyaşı demektir.
4-Savaşın panzeri barıştır.
5-İnsan haklarıyla insandır. İnsan hakları ihlallerine karşı koymak insanı görevimizdir diye düşünüyorum.
Konuyla ilgili olarak yazdığım şiiri sunuyorum.
KÂBEMİZ
Biz seven sevileniz
Bir bedende
Yürek yüreğe kenetleniriz
Ne fark eder ki
Dilimiz
Irkımız
Veya
Kara kaş kara saçımız
Umutla
Sevdayla
Yaşama merhaba deriz
Farklı olsa da tenimiz
Bir bedende
Kenetlenen iki sevgiliyiz
**
Ben sende can
Sen bendeki canan
Canı cananla harmanlarız
Renk farkı bilmeyiz
Sayki aynı bahçenin
Farklı çiçekleriyiz
Sarı
Kırmızı
Beyaz renklerle
Rengarenk açarız
Farklı olsa da rengimiz
Veya kokumuz
Cennet bahçesi gibi
Misk-i amber kokarız
***
Biliriz yar
Olsa da aramızda
Sıra dağlar
Geçit vermese de uçurumlar
Ferhat’la Şirin olur
Engelleri aşarız
Taşları yastık
Sevgiyi katık yaparız
Bir bedende
Ten-tene sabahlarız
Ve
Yeni güne
Yeni umutlarla
Güneşi selamlarız
****
Ne fark eder ki
Sen Müslüman
Ben Hristiyan
Okunsa sen de ezan
Çalınsa ben de çan
Geldiysek dünyaya
Ayrı ana
Ayrı babadan
Farklı olsa da dinimiz
Veya dilimiz
Tüm dinlerden
Tüm dillerde haykırmalıyız
Aşk olsun
Sevgi olsun kâbemiz
Muzaffer KALABA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.