- 115 Okunma
- 2 Yorum
- 7 Beğeni
İnsanın 4 Zindanı
İnsanın Dört Zindanı
Şu yaşadığımız asırda, yeryüzünde çok az insan huzurlu ve mutlu bir hayat sürmektedir. Bu azınlık kitle, küresel ve ülkesel sistemin getirdiği imkânlardan faydalandığı için bu dünya onlara cennettir. Küresel kapitalist sistem, her dönem çaresiz insanların alın terleri üzerinde yükselmiştir. Yani tam adıyla sömürgecilik sistemidir.
Bir başka boyutu var mıdır diye baktığımızda ve kendimizden pay biçtiğimizde insana hayatı zindana çeviren ve kişiden kişiye değişen algıları ve yorumları farklı olan çoklu zindanlar görmemiz mümkündür. Bilime konu olan bu sebepleri sırasıyla tanıyalım:
a-) Hırs Zindanı:
Hırsın sözlük anlamı; öfke, kızgınlık, azgınlık ve sonu gelmeyen arzular ve isteklerdir. İnsanlar, sonu gelmeyen istekler ve arzular peşinde koştuğu için sürekli kırılgan günler yaşar ve üzülür. Sonu gelmeyen isteklere ulaşmak insan için pek mümkün değildir. İşte bu durum, insana hayatı zindan eden en önemli faktördür. Hırs zindanından kurtulup, aydınlığa çıkmanın tek yolu şartların verdiği imkânları yeterli görüp, yaşamaktır. Sürekli hırslı yaşamak, sosyal ve bireysel ilişkilere de zarar vermekte; böylece insan, zindanınını daha da derinleştirip, karartmaya sebep olmaktadır. Unutulmamalıdır ki; hırs insanı köreltir, ruhen daraltır ve içten içe çürütür.
Bazı bilim insanları nevrotik hırstan bahsederler. Onlara göre navrotik hırs, “dışa dönük ve açık öge olarak tanımlanır. Bir başka deyişle, hırs eksikliği kötüdür…”
Hırs, çoğu zaman azim ile aynı anlamda kullanılır. Oysa hırs ile azim birbirinden farklı kavramlardır: Hırs, elde etmeye çalışılan şey için başkalarına zarar vermeyi göze alır; İstek ise, kimseye zarar vermeyi düşünmeyen azim ve gayrettir.
b-c) Kibir/Bencillik Zindanı:
Kibir; insanlara hata yaptıran ve yalnız kalmalarına sebep olan bir davranış biçimidir. Kibirli insanlar, kendilerini beğenir ve diğer insanlardan üstün görürler. Kibirli insanlar, hiçbir fikri ciddiye almaz, her şeyi kendisinin iyi bildiğini düşünür. Bu duygunun diğer adı bencilliktir. Tanrısal ego olarak da bilinen kibir/bencillik sendromuna “güç zehir-lenmesi” de denilmektedir. Kibirli/bencil insanlar kıskanç oldukları için hiçbir şeyi paylaşmazlar. Kibirli/bencil kişiler aynı zamanda narsist karaktere sahiptirler. Kibrin tek ilacı tasavvufta tevazudur.
d-) Öfke Zindanı:
Öfke; engellenme, saldırıya uğrama, tehdit edilme gibi durumlarda hissedilen ve genellikle kişiye ya da şeye yönelik saldırgan davranışlarla sonuçlanabilen yoğun duygulasal tepki olarak tanımlanır. Hayatta kalabilmek için kaçma davranışının karşıtı olarak mücadele gerektiren durumlarda harekete geçirici bir güç olarak yorumlanır. Bu duyguyu ortaya çıkaran sebepler; sevilmeme, kırılganlık, hayal kırıklığı, suçluluk duygusu, değersiz görülme hissi ve önemsenmemektir.
Öfke, diğer duygular gibi çok işlevseldir. Çünkü öfke, karşılaştığımız engelleri aşmamız için enerjimizi kanalize eden, haklarımızı savunmamız için bize güç veren bir duygudur. Öfkelendiğimizde, beynimiz bedenimize olağan dışı durum komutu verir. Öfkeli insanlar, bu durumlarda öfkesini bastırmak için bedenden gelen sinyalleri dinlemeli, öfkenin seyrini tanımalı, öfke ortamını terk etmeli, net sorular sormalı ve yanlış yorumlarda bulunmamalıdır. Şayet, iş içinden çıkılamayacak vaziyet alırsa, tartışmayı ya da konuşmayı bir başka zamana ertelemek gerekir.
Konumuzun sonuna gelirken; insan, kendi zindanının kapısını yine kendi eliyle ve dili ile açtığını söyleyebiliriz. Bu sebeple, sakin olmayı mutlaka başarmalıyız. Kibir ve bencillik gibi insanı kemiren karanlık düşüncelerden arınmalıyız. Gerektiğinde tedavi olmaktan çekinmemeliyiz.
Makalemin finalini güzel sözlerle yapıyorum:
Türk Atasözü: “Öfke ile kalkan, zararla oturur.
Pirelli Carl Lewis: “Kontrolsüz güç, güç değildir.”
Anonim söz: “Öfkeni yapraklara yaz, sonbahar da dökülsün. Derdini rüzgârlara yaz, estikçe uzaklara götürsün. Ve en önemlisi, sevgini yüreğine yaz bir ömür boyu büyü-sün.”
Ana Karakterler:
İnsan, hayat, öfke, kin, maneviyat,
YORUMLAR
İçindeki hırs tabirinden de anlaşılacağı gibi, yapılması veya yapılmaması gereken şeyleri yapmak için içimizde bir tetikleyici vardır...
İşte onu olumlu yönde kullanmak, başkalarına ve kendimize zarar verecek davranışları frenlemek gerekir. Yapılması kendisine ve başkalarına yararlı olacak davranışları ise yapmak için bu tetikleyici gücü kullanmak gerekir.
Bu tetikleyiciye sanırım nefis denir.
Yani yapılması gereken davranışları mantık ve bilim çerçevesi yerine içimizden gelen bir tetikleyiciye emanet ediyorsak yukarıda sözünü ettiğiniz zindandayız demektir.
İnsanın en büyük düşmanı kendi nefsidir...
Saygılar...
Halit Durucan
Çok haklı, yerinde ve güzel tespitler.
İnsanların çoğu eğitimi tahsil ile karıştırıp, matematik, fen, coğrafya vb. Olarak algılıyor. Halbuki esas eğitim, hangi ekonomik yada sosyal kategoride olursa olsun yaşamdan zevk almayı bilmektir. İnsan yetiştirirken hedef; makam, mevki ve meta zenginliği değil, gönül zenginliği olarak aşılanabilse tüm problemler kendiliğinden çözülecektir. Bunun için her tür varlığa, düşünceye saygı ve sevgi yeterlidir.
Ne yazık ki bunun için çok geç kalınmış, insanlar eksi yönde evrimini tamamlamıştır. Bazı toplumlar bunu farkedip, harekete geçmiş olsalar da, evrim virüsü er geç onları da ele geçirecektir. Her şeyde olduğu gibi bunun da geri dönüşü olmayacak maalesef.
Her zamanki gibi değerli ve etkin konuları ustalıkla işlemiş yine yetkin kaleminiz. Biz her ne kadar karamsar bir yorumla gölge etmiş olsak da...
Dilerim yanılan ben olurum.
Gönülden kutluyor, selam ve saygılarımı sunuyorum.