- 279 Okunma
- 1 Yorum
- 6 Beğeni
Edebi//yat,uyu ve pijama
tavır !
vur, kır, parçala! söz saydır, harflerle savaş, kelimelerin ağırlığını yüklen, kendini sev ama yazıyla inkar et kendini! beğenme, yüceltme, vereme, paye ise asla! bunlar, karanlıklara karşı edebiyatın tavrıdır. şimdi kendine yazdıklarını döküyorum: hiddet, şiddet, vahşet! kendini ezdir, kelimelerle savur, kendini göm toprağa! yaşa! bolca yaşa ki, yazdıkların hep var olsun. yaşanmışlıkların satır satır birikmeli ki, karanlıkları kelimelerinle sına, edebiyatın kurallarını kendine yaz. al, yaşa, uğula!
ister ki, kendi cümlelerinde seni sınasın edebiyat. aslında sorduğun neyse o, ama yazmadıklarını sen söyle. yani, sen ki, edebiyatın karanlık kalbi. yazdıklarının sorumluluğunu almayı, duygularını aşmayı, kelimelerle var olmayı, o arada beklemeyi, o sürede en derin karanlıklarda gezinmeyi bilmelisin. durmadan yaz, kelimeler sana uyula…
en başta kural şu olsun: kesinlikle beğenme. bir kere yazarken, olurken, kelimelerle gezerken asla yüz verme. hep seni birileri yazmaya sürükledi de ondan dolayı izle diye. biri zorlaya eline bir kalem tutuşturur, ondan oku. çok yaz, mutlaka bir karşılık, ama hiç bir zaman yazdıklarının karşılık bulamayacağını düşünme. kendini ince gizlerden bul. bütün bunlar hep edebiyatın mirasıdır. yazı içinde yaratılan ile ancak o yüzden yaşam bir düğümdedir insan için, gibi… büyük bir anlatı, büyük bir edebi serüven gibi. bu da bir mucizeye şahit olup, o mucizeyi yok etmek ve paye vermemek demek, asla!
vermediğin haftalar dolup taşsın, anılar deyip de dağıl! dönen kelimeler, tekrar aydır derin karanlığa, sonra in, yazıya yansıyan: olayları topluma hatırlat, derin bir şekilde. öyle kolay değil edebiyatın derinliğini bir topluma anlatmak. o da yazarken, o da ölecek. ama yine de hatırla, az öncesinde, kelimeler yaklaşırken, çatlayacak olan edebi halinin önünde duracaksın, durmadan yükselip, hafızandan şiddetli bir an bulacaksın.
zaman tabii ki hızlı. yaz. yaz ki, sana hatırlatmadan düşmesin edebiyat; hep seni birileri sürükleyip de ondan dolayı yazdırmış gibi yapışmış etrafına. sarılıp düşene, yakalanana, kelimelerin halkalarında bir anda silinen iz gibi göründüğünde, kahramanlaşıp edebiyatın derinliğinde bir başka köşeye ulaşmış gibi. hadi ayaklan, ayaklanıp kurtul.
ama boş. tekrar in o kısır döngüdeki kelimelere, diz çökenin bile anlamadığı kadar. sen ise saf, hazırdın. zaman öyle geçti ki, sen ise hep o kelimeyi özlüyorsun. kendi kurduğun edebi dünyaya bir gün döneceksin diye. ama o dünya seni beklemiyor. yavaşça uzaklaştı senden ve geri dönmüyor. birkaç kez yazıp durduğunda zaten hep yalnız olduğunu anladın. ve o tek başına yazma hali, dönüp durmanın verdiği ağır his, seni sonsuz bir döngüye hapsetti.
kendini hep bir yerlerde unutmuş gibiydin. dönmeye çalıştığın her an, kelimeler senden biraz daha uzaklaştı. hatta bazen, sanki geri dönmenin bile bir anlamı kalmamıştı. ama yine de devam ettin, çünkü yazmayı bırakmak seni daha çok korkutuyordu. aslında her şeyin bir yanılsama olduğunu anladığın o an, gerçek bir çözülmeye başladın. i̇şte, o anda gerçekten yıkıldın.
bazen bu süreç bir edebi cehennemdi, bazen bir yeniden doğuş gibiydi. ama ne olursa olsun, sadece bir şeyden emindin: sen artık eskisi gibi değildin. ve işte bu, seni yeni bir edebi yere götürdü; belki de en başından beri gitmen gereken yere. kendi ateşinde yanarken, başkalarının donmuş kelimelerini bile ısıtabilecek kadar güçlenmiştin.
çok kolay gelsin, sevgiler!
YORUMLAR
Başlık bir tahlil.Kelimeler anlamlarını okuyup yazanların muhayyilesinden alır.Olaylar ve yazanlar çeşitledirildikçe anlamlar da çeşitlilik kazanır.Yöreye göre,kişiye göre ,kültüre göre vs..Diller biribirinden kelime ve ek alıp birbirine bağlandıkça anlamlar bir o kadar birbirinden uzaklaşır .Çeşitlilik doğar.Bir beyin süzgecinden geçerek yol alan kelime ve eklerle vücut bulan yazı , okuyucular tarafından farklı süzgeçlerden geçirileceğinden muhayyilede farklılık yaratacağı tabiidir.Anlaşıldığı cihette anlamlandırılacaktır.
Vurup kırıp parçalayıp söz saydıranlar ;cehaletlerimi kabalıklarıyla gizlemek amacını taşıyan kısır döngü deki beyinlerdir.
Okuyucu beğendiği ölçüde yazılanları kabullenme aşamasındadır.Bu aşama hızla ilerleyen zamanda karşılaşılan yeni bilgilerle çığ misali büyür. Yazanın ve okuyanın psikolojisinde ki değişimler yanılsamayı beraberinde getirir.Yazın ve okuma evresinde bu gözönünde tutulduğu zaman edep ve hoş görü devreye girer.Yıkılma da insanların birbirini anladığı ölçüde en aza indirgenmiş olur.Her varlığın,her olayın, her olgunun bir hikâyesi vardır ve bunlar hesapsızdır.Tek ölçü alabildiğince muhayyiledir.Yazmakla bitip tükenmeyecek kadar geniş.Balinalar solunum esnasında yuttuğu kadar suyu püskürtür.Yazarlar da okuyup anladığı kadarıyla yazar.Kaleminiz hep yazsın.Yazmak size yaraşıyor.Çok kolay gelsin.Saygıyla.
neneh. tarafından 8.10.2024 06:18:06 zamanında düzenlenmiştir.
CaNMaYBuL
her yazı, her şiir, her okuyucu ve her insan kendi evrenini taşır içinde, ve o evrenin hakkını vermek, edebi bir yolculuğun olmazsa olmazıdır. şartlar ne kadar makul olursa, bu yolculuk o denli derin, o denli anlamlı olur. edebiyatın büyülü hanında, ona parmak sallayarak, üstün körü geçip gidilemez; orada her sözcük, her i mge bir sırdır, bir mucizedir. edebiyat, ya mükemmel bir sihirbaz yapar seni ya da bir sihirbazın ellerinde kaybolup giden bir suskunluğa dönüşürsün. fakat o kayboluşta, yeniden var olmanın, küllerinden doğmanın sırrını çözebilirsen, işte o zaman asıl büyüyü keşfetmiş olursun.
fakat her yolculuk, her yolcuya açık değildir. kimisi, “bu bana yeter,” der, var olanla yetinir. kimisi ise, sınırların ötesine geçip sonsuz olanın peşine düşer. işte edebiyatın sihri tam da burada yatar; o sonsuz arayışta, her kelime bir kapıdır, her kapının ardında yeni bir dünya vardır.
güzel yorumlarınız için müteşekkirim. bu büyülü yolculukta sizleri her zaman beklerim, zira her bir yorum, her bir düşünce, bu büyüyü daha da derinleştirir.
sevgilerimle.