30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI
30 AĞUSTOS AZMİN ZAFERİ
YAHYA AKSOY
“…Her safhasıyla düşünülmüş,hazırlanmış,yönetilmiş ve zafere ulaştırışmış olan 30 Ağustos Başkomutan Meydan Muharebesi,Türk Ordusunun,Türk Subayları ve komuta heyetinin yüksek gücünü ve kahramanlığını tarihte bir daha tespit eden çok büyük bir eserdir.Bu eser,Türk Milletinin özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölmez bir anıtıdır. Bu eseri yaratan bir milletin çocuğu ve onun yiğit ordusunun Başkomutanı olduğum için, ilelebet mesut ve bahtiyarım.” Mustafa Kemal Atatürk
Tarihçi, yazar İlber Ortaylı 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 97. yılı etkinlikleri kapsamında Kütahya!da yaptığı konuşmada, dünyayı kendilerine göre düzenlemeye kalkışan devletleri hizaya getiren ’Türklerin Büyük Bayramı, Büyük Zafer’ olarak nitelendirdiği Büyük Taarruzun tarihinin başlangıcı olan 26 Ağustos için şöyle bir tespitte bulunuyor. “26 Ağustos günü için size yazılı olmayan bir belge vereyim. Türk büyükelçisi Müfit Özdeş, 26 Ağustos tarihinin Mustafa Kemal Paşa tarafından kasten seçildiğini söylemiştir. Çünkü 26 Ağustos 1071’in (Malazgirt Zaferi) ve Ağustos 1526’nın (Mohaç Zaferi) tekrarlanmasını istiyor. Birisinde Sultan Alparslan Anadolu kapılarını açtı; ikincisinde Kanuni Süleyman Hazretleri Mohaç Ovası’nda, çok iyi savaşçıları ve kudretli Macar ordularını yeksan etti bir günde. İşte bu, şimdi de vatanın son parçasına saldıran düşmanını durduruyor ve atıyor. Bu çok önemli bir olay. Onun için bu tarih böyle tespit edilmiştir”
Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün anlatımıyla 30 Ağustos :
“Dünya ,bir sınav alanıdır.Biz,bunca yüzyıllardan sonra, bir sınav vermeye hazırlanıyorduk.Bağımsızlık sınavı verecektik./ Düşman bizi siyasal oyunlarla aldatmak yurdumuzu yarı bağımlı bir duruma getirmek istiyordu. Buna göre, daha Anadolu’ya çıktığımız ilk günlerde verdiğimiz “Ya bağımsız, ya ölüm!” kararını uygulamaktan başka kurtuluş yolu yoktu./Düşmanla kesin sonuçlu bir meydan savaşı yapmak istiyorduk…
Saldırı planı ana hatları:
“….23 temmuz 1922 günü Akşehir’ e gittim . 28-29 temmuz günü bir saldırır planı üzerinde görüştük…28-29 temmuz gecesi,bütün ordu komutanlarıyla Akşehir’de bir saldırır planı üzerinde görüştük. 30 temmuz günü Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile yeniden görüşerek, saldırının nasıl yapılacağını,ayrıntılarıyla belirledik… İsmet Paşa,6 Ağustos 1922’de ordulara gizli olarak saldırıya hazır olmalarını bildirdi… Ankara ‘ya dönerek Bakanlar Kuruluna saldırı emrini anlattım.Onlar da düşüncelerimi onayladılar…20-21 Ağustos gecesi Genel Kurmaay Başkanı, Batı Cephesi Komutanı ve ordu komutanlarıyla saldırının nasıl yapılacağını , harita üzerinde yeniden görüştük. Saldırımız ,bir baskın biçiminde olacaktı. Yürüyüşler gizlice ve geceleri olacaktı. Düşmanın en ufak şeyden haberi olmayacaktı… 24 ağustosta, çalışma merkezimiz değiştirdik. Akşehir’den ayrılıp Afyon Şuhut kasabasına geldik. Bir gün sonra Şuhut’tan Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugaha gittik. 26 Ağustos’ta Kocatepe’de bulunuyorduk. Sabah saat 5.30 da topçularımızın ateşleriyle saldırı başladı.
26-27 ağustos günlerinde, Afyonkarahisar’ın güneyinde bulunan Yunan cephelerini düşürdük.Kaçan düşman ordusunun büyük bir kısmını Aslıhanlar yöresinde çevirdik.30 Ağustos’ta büyük bir meydan savaşı yaptık.Düşmanın ana gücünü yok ettik. Başta Yunan Başkomutanı Trikupis olmak üzere, birçoğu da tutsak oldu.
31 ağustos günü İzmir’e doğru kaçan düşman kuvvetlerini kovalamaya başladık.Ordumuza, “İlk hedefiniz Akdeniz’dir ,ileri !” emrini verdim. Ordularımız 9 Eylül 1922 günü İzmir’deydi.
Her evresiyle düşünülmüş,hazırlanmış,yönetilmiş ve zaferle sonuçlanmış olan bu savaşlar,ordumuzun ve subaylarımızın eşsiz yiğitliğinin yeni bir örneğini verdi. Bu yiğitliği yaratan bir ulusun çocuğu ve onun yiğit ordusunun Başkomutanı olduğum için sevincim ve mutluluğum sonsuzdu.” Atatürk –Büyük Nutuk
“Umumi kaide şudur ki,genel durumu yönetme ve yürütme sorumluluğunu üzerine alanlar,en önemli hedefe ve en yakın tehlikeye mümkün olduğu kadar yakın bulunurlar” “Biz, mücadelemize başlarken işgalci düşmanları kendi kuvvetimiz ve Allah’ın yardımına dayanarak kovacağımıza emin idik./Milli hakimiyete dayalı,bağımsız yeni bir Türk Devleti tesisi etmek kararı verdi. Ancak, mücadelenin dayanağı halk kitlesi 1912 Balkan Savaşları ve diğer savaşlar nedeniyle büyük yönetim hataları yüzünden insan kaynağı önemli kayıplara uğramış yorgun ve yoksul düşmüştü. Her evde bir şehit veya gazi vardı. Türk halkı, tarihi geçmişinde yaşadığı tüm olaylarda dirençli, azimli iradesi ile ümidini en olumsuz koşullarda bile yitirmemişti. Karşılaşılan ağır koşullar karşısında çözüm silahlı mücadele idi. / düşüncedir.zafer bir düşüncenin elde edilişine hizmeti oranında değer ifade eder ,”“diyen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa,Türk ulusunun vatan ve özgürlük tutkusuna inanmış ,güvenmiş ve zafere erişmiştir.
E.Bnb.Oto Welsch,”Türk İstiklâl Harbi’ni Başaran Yüksek Fikir” başlıklı yazısında şöyle demekte: “İlâhî bir kumandanlık,dışarıya karşı hiçbir eziklik göstermeyen kuvvetli bir ."Her büyük meydan muharebesinden,her büyük zaferin kazanılmasından sonra,yeni bir âlem doğmalıdır. Doğar. Yoksa başlı başına zafer boşa gitmiş gibi çaba olur...Hiçbir zafer son amaç değildir.Zafer ancak daha büyük olan bir amacı elde etmek için en belli başlı bir araçtır. Amaç seciye,hiçbir mesuliyetten irkilmeyen bir cesaret ve hiçbir engelin; yürüdüğü istikâmetten ayrılamıyacağı bir sebat,kararlarında dahiyane bir yanılmamazlık,İşte bu suretle Kemalist ihtilal tarihinin tetkiki hissiyatını cezbedecek bir tarzdır…İşte anadan bir
büyük kumandan ve baş olarak doğan bir insanın eseri!”1
“…Büyük devrimci Mustafa Kemal Paşa’nın başlattığı hızla, mutlakıyetçi sultanlar rejimi yıkılmış ve gerçekten laik bir devlet kurulmuştur. Millet tümüyle çağdaş uygarlıkların önünde yer almak için şevk ile ilerleme yolunda bir atılım yapmıştır...”Venizelos-2
“Atatürk, yalnız yeni Türkiye’nin sembolü değil, aynı zamanda çağımızın liderlerinden biridir.Türkiye, bugün de O’nun izinde yürümektedir.” G.Leone 3
“Atatürk,kılıcı ile ulusunu kurtaran,kalemi ile de onu yükselten,içten, özden, yüreği açık bir Ata idi…”A.Dilaçar 4
Nutuk son sayfası adeta bir vasiyet gibidir. Mustafa Kemakl Atatürk şöyle demektedir. “Saygıdeğer Efendiler, sizi günlerce işgal eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikâyesidir. Bunda milletim için ve gelecekteki evlatlarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi bahtiyar sayacağım.
Efendiler, bu nutkumla, millî varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin, istiklalini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım.
Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir.
Şu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.”
Tarihin söylediği gibi ”Topların çelik ağzı, çaldı bir hücum marşı…/Suvari Başkomutan’la birlikte,süvarileri ve Türk Ordusu 9 Eylül’de İzmir’e ulaştı, İzmir’in dağlarında çiçekler açtı…/Ordular Büyük Zafere ulaştı.
Tarihin altın sayfasında yerini alan 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 102. yılını gurur ve mutluluk kutlarken, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü , silah arkadaşlarını ve şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Tarih ve dil bilgisi ve bilinci bir ulusun varlık kaynağıdır. Bu varlığa sahip çıkmak,canlı tutmak her Türk evladının ulusal görevidir.
------------------------------------------
1-E.Bnb.Oto Welsch,”Türk İstiklâl Harbi’ni Başaran Yüksek Fikir” başlıklı yazısında(TTD,s.108)/ 2-Venizelos-Atatürk’ü Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermek için, Norveç’in başkenti Oslo’da bulunan Nobel Ödülü Komitesi Başkanlığı’na, 12 Ocak 1934 tarihli üç sayfadan oluşan Fransızca olarak yazılmış bir mektup göndermiştir./3-Giovanni Leone, 1963 İtalyan Başbakanı/ 4-4A.Dilaçar-Ankara, 10.11.1971,Türk