- 319 Okunma
- 1 Yorum
- 4 Beğeni
Biz çocukken
Biz çocukken keçiboynuzu kemirirdik. Şimdiki çocuklar bilmezler onun tadını. Keçiboynuzu çok serttir aromatik hoşa giden balı içindedir ona ulaşabilmek için epeyce zahmet çekmek gerekir. Keçiboynuzu ucuzdu besleyiciydi. Marketlerde ışıltılı ambalajların içindeki yapay tatlandırıcılı mısır şuruplu şekerlemeler gibi değildi. Yenildikten sonra hararet yapmazdı, mideyi ekşitmezdi...
Biz çocukken iğde yerdik, tüylü tüylü pamuk gibi lezzetli iğdeleri yemeye doyamazdık. İğde ağaçları cennet kokardı, ta uzaklardan bile duyulan o müthiş kokusuyla kendimizden geçerdik. İğde yemek mutlu ederdi neşelendirirdi, dudaklarımıza tozları yapışırdı...
Biz çocukken dağa tırmanırdık, yemişen toplardık ceplerimize kucağımıza. Ellerimiz kollarımız dikenlerine takılır çizilir kanardı aldırış etmezdik, öyle tatlıydı ki tadına doyamazdık, karaciğerimiz yağlanmazdı keçi gibi sekerdik. Artık çocuklar adını bile bilmiyor bu meyvelerin. Meyveli şeker denilen lastik gibi dişleri gıcırdatan yedikten sonra ağzı ekşiten jelibonlar yiyorlar süslü ambalajların içinden...
Biz çocukken kara ağaçlarımız vardı, yemyeşil yapraklarının arasında daldan dala hopladıkça bir görünüp bir yok olan gece boyunca sabahlara kadar konser veren bülbüllerimiz vardı, bülbüllerin aşkından hicap duyarak yanakları kızaran kokusu cihanı saran katmer katmer açılan güllerimiz vardı.
Annelerimiz güllerden gül şurubu yapardı, gül yapraklarından mis kokulu reçel kaynatırlardı. Misafirlere konu komşuya gül şurubu ikram edilirdi. Gülün kokusu kalbe ferahlık verirdi, adeta ömrümüze ömür katardı...
şimdi bitki çaylarını kahve yanına konulan suyu süslemek için yetiştirilen kokusuz güller var, pembe renkli olanının hafif kokusu var denilebilir. Gül lokumu diye satılan lokumlarda çok aradım gül kokusunu ne yazık ki bir türlü bulamadım...
Isparta dışında gül suyu almamak lazım, yapay kokularla kokulandırılıyorlar. Mutlaka içindekileri okuyun, parfüm boya ya da aroma verici kimyasallar olanları almayın...hep sorarlardı cildin nasıl böyle yumuşak pürüzsüz diye, sırrım gül şurubu gül reçeli ve hem içip hem yüzüme sürdüğüm gül suyu idi...gençler bir sürü tonik alıp deniyorlar, en iyi ve güzelleştiren tonik saf katkısız gül suyudur, suya katıp içmeli hem de yüze sürülmeli...
biz çocukken diye başlayınca anlatacaklarım bitmez, okuyanların sabrı da buna yetmez, en iyisi mi tadında bırakayım, herkese gül gibi güzel gül gibi tatlı gül gibi mutluluk kokuları içinde yaşayacakları bir hayat dilerim.İnşallah her yer gül bahçesi olsun, dört bir yanı savaş kokusu değil buram buram barış kokusu sarsın, hepinizin gönlünden ne geçiyorsa bütün dilekleriniz gerçek olsun...
Gülhan Çeliktaş
YORUMLAR
Ne güzel ifade etmişsiniz...Eskidendi eskide kaldi o güzelim tatlar kokular eskiden insanlik vardı komşuluk vardı kandil akşamlarında annelerimiz hamur işi yapar çoluk çocuğa dağıtırdı bayramlarda mendillerin içinde para verirlerdi şimdi çocuklar bayramlaşmaktan bile korkar duruma gelmiş...Güven bitmez üstadem herşey bitmiş aslında...Dediğiniz gibi biz eskiden bitmez eskiler eskide yaşananlar...Duamızdır elbet her yer gül olsun savaşlar olmasın çocuklar mutlu olsun...Emeğinize yüreğinize kaleminize sağlık üstadem Güzel ve manidar bir yazı...Tebrik ederim...Saygılarımla...