- 484 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
KÖPEK GEZDİRME İŞİ
Elinde bir takım kağıtlar olan orta yaşlı bir kadına baktı. Bu bakışlardan rahatsız olan kadın,
-Ne var ? Bir şey mi söyleyeceksin dedi.
Delikanlı bütün ciddiyeti ile;
-Atandın mı? Diye sordu.
Kadın;
-Ne diyorsunuz, ne atanması?
Delikanlı;
-Kaç puanla atandın?
Elinde kağıtlar olan kadın;
-Hic bir şey anlamadım ama hayır atanmadım dedi. Sonra ekledi.
-Şu tabelada ne yazıyor burası İŞKUR kuyruğu iş başvurusu için buradayım. Atansam burada ne işim olur.
Delikanlı tabelayı okudu ve sessizce oradan uzaklaştı.
Kızgın güneşten korunmak için, çok yıllık at kestanesinin gölgesindeki banka oturmuş hayaller kuruyordu. Başka gölgelik yer bulamayan yaşlı adam da aynı bankın ucuna ilişti. Delikanlı adama bir göz attı. Hayallerini böldüğü için biraz kızgındı. Ama malum soruyu sormakta bir sakınca görmedi.
-Nereye atandın amca ?
Adam, delikanlıya pek aldırış etmedi.
Delikanlı sorusunu tekrarladı.
-Amca sana bir soru sorduk.
-Ne sorusu sormuştun?
-Nereye atandın dedim.
Yaşlı adam, delikanlının dalga geçtiğini düşünerek yanıtladı.
-Ananın yatağına atandım .
Delikanlı, o banktan da hiç bir şey söylemeden kalktı. Yaşlı adam a şöyle okkalı bir şamar yapıştırmak üzereyken o düşüncesinden vazgeçti ve şehrin güneyine doğru yürüdü.
Komşuları olan trafik polisine, -Nihat abi sen bu işe kaç puanla atandın ? dedi.
-Ben polis memuru olmak için okul bitirdim.
-Ben de öğretmen olmak için okul bitirdim. Ama dört yıl geçti hâlâ öğretmen olamadım. Dedi.
Komşu trafik polisi,
-Elbet bir gün olursun dedi. Resmi arabasına binerek sirenlerini açtı ve "Daha çok beklersin" der gibi uzaklaştı.
Hemen hemen her gün hiç tanımadığı, ilgili ilgisiz insanlara rutin sorusunu soruyordu.
ATANDIN MI?
Kimisi, düzgün yanıt veriyor, kimisi dalga geçiyor, kimisi acıyarak bakarken, kimiside tersliyordu. Artık bu gibi durumlara alışmıştı. Ama en çok acıyarak bakanlara sinir oluyordu.
O, acınmak değil, atanmak istiyordu.
İlhan Çevik, Eğitim fakültesini yüksek puanla tutturmuş, o gün öyle mutlu olmuştu ki; hısım, akraba, dost, arkadaş herkesle mutluluğunu paylaşmıştı. Babasının memur maaşıyla büyük şehirde okumanın zorluğunu bilemezdi. İlk zamanlar biraz rahat yaşasa da git gide durum kötüleşti. Büyükşehire de yavaş yavaş uyum sağlamaya başladı. Ancak okul arkadaşları gibi, sinema, tiyatro, müzik gösterilerine ayıracak parası olmazdı. Boş zamanlarında bir iş bulup para kazanmalı diye düşünürken kısmet ayağına geldi. Varsıl bir aile olan vermişti ilanı. İlanda "Köpük ve Zemheri’yi gezdirecek çişini yaptıracak eleman aranıyor" yazılıydı. Hemen ilanda yazılan telefon numarasını aradı. Karşıdan çok kibar bir hanımefendi ile iletişim kurdu. Yapılacak iş iki saat ve her gün rutin yapılacaktı. Rottweiler iki köpek için pazarlık ettiler.
Kadın,
-Kızlarım çok asil ve değerlidir. Onları üzmeyecek ve mutlu edeceksiniz . Haftalık olarak paranız hesabınıza yatacak dedi.
İlhan, aslında hiç köpek gezdirmemisti. Bu işi almak için her şartı kabul etti.
Her akşam üstü, asil ve değerli kızları alıyor, semtteki parka götürüyor, çişlerini yaptırarak gezdiriyor ve onları mutlu ediyordu. Eğer okul arkadaşlarına rastlarsa kendi köpekleri olduğunu ve köpek sevgisinden söz ediyordu.
Yine öyle bir günde, parkta sevgili, değerli ve asil Köpük’e soysuz, terbiyesiz ne yaptığını bilmeyen Pitbull saldırmış ve yaralamıştı. Bu olay, işinin sonu oldu.
Üçüncü yıl, Erasmus (uluslararası öğrenci değişim programı) programından faydalanmak için Hollanda’ya gitmek istedi. İstediği oldu. Bu başarısını, babası Bayram Bey’e bildirdi.
Bayram Bey, ellili yaşlarda üç çocuk babası, orta seviyede devlet memuru olarak çalışıyordu. Hiç bir zaman kimse siyasi tercihini bilmiyordu. Ne bir dernek, sendika, cemaat, tarikat veya oluşuma üye olmamıştı. Mesai arkadaşlarına uyar ve her cuma günü, cuma namazına giderdi. Ramazanda oruç tutar ama her ay başı bir büyük rakı alırdı.
Bunca yıllık memuriyet hayatında, iki kere tatil köyüne giderek ailesiyle güzel günler yaşamıştı. Memur semtindeki aldığı evin borcunu üç yıl önce bitirmişti. Ayrıca kredi çekerek bir orta segment araba aldı. İki kızını okutamadı ama İlhan’ın okuması için ne gerekiyorsa yapmaya çaba gösteriyordu.
Hollanda işi, ortaya çıkınca ne yapacağını bilemez bir durumda düşüncelerle boğulmaya başladı. Çünkü 2500 Dolar nereden bulunacaktı. Tek çare daha kredisini bitiremediği arabasını saymaya karar verdi.
Bayram Bey, arabasını sattı. Ama araba giderken sanki dördüncü evladını kaybetmiş gibiydi. Eline geçen paradan 2750 Dolar aldı.
Artık zamanı geldi. İlhan da baba evine geldi.On beş gün içinde pasaport, ve diğer evraklarını tamamlayarak altı aylığına Hollanda’ya gitti. O yıl sonu döndüğünde, daha zayıf, daha sıska daha düşünceli bir İlhan oluvermişti.
Okul bittiğinde, hayallerinde cıvıl cıvıl koşturan çocuklar, kitaplar, yapacakları, idealleri sıra sıra selam duruyorlardı. Rüyalarında da aynı duyguları ve hayallerini görüyordu. KPSS’den alacağı puanla atanabilecek mi? Bu defa o kaygıyla sınava hazırlandı ve zamanı geldiğinde o sınava girdi. Sınav sonuçları açıklandı. Ama sınırda bir puanla geçmişti.
Atanma dönemi geldiğinde, heyecanı tavan yaptı denilebilirdi. O dönem ataması olmadı. Eline geçen gazetelerde atama haberlerinin takip ediyordu. Gazete bayilerinin önünde duruyor bir umut, bir haber okumaya çalışıyordu. Sonraki, daha sonraki ve ondan sekiz sonra ki atamalarda bile bir türlü atanmadı. Heyecan, umut, hayaller bir bir balon gibi söndü ha söndü.
Evde saatlerce suskun, dalgın ve yılgın oturuyor kendi kendine konuşuyordu. Bu durumda psikolojik yardım alması kaçınılmaz hâle geldi. Annesi ve babası bir şekilde ikna ederek doktora gitmeye razı ettiler. İki veya üç kere doktora gitti. Psikiyatrist Dr İbrahim Bey, teşhisini koydu. "Tükenmişlik sendromu yaşıyor" dedi. Bir takım ilaçlar verdi. O ilaçlar biraz da olsa rahatlattı. Ancak İlhan, sonunda o ilaçları içmez oldu.
Artık çoğu zaman eve bile gelmez oldu.
Bu günlerde en iyi bildiği bir iş ilanı gördü. En iyi bildiği köpek gezdirme işi son umudu oldu.
Ömər Yalçın
28/10/2021
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.