- 945 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KARANTİNA GÜNLERİNDE DUYGUSAL BOŞLUK
An’ itibariyle dünyada 124 ülkede korona virüse rastlanmıştır. Virüs salgınından etkilenmiş ülkelerin bazı şehirlerinde veya ülke genelinde karantina önlemi uygulamıştır.
İlk kez Çin’in Vuhan kentinde görülen korona virüsü diğer adıyla Covıd-19 hızla dünya geneline yayılmış ve dünya genelinde binlerce insanın ölümüne neden olmuştur. Bu korkutucu sonuç, insanlar üzerinde panik ve travma türü psikolojik tepkimelere yol açmıştır. Peki, insanlık ilk defa mı toplu ölümlere neden olan salgın hastalıkla karşılaşıp karantina altına girmiştir. Tabi ki ilk değil. Konun uzmanlarının medyadaki açıklamaları ve bazı kaynaklarda geçen bilgilere göre! İnsanlık daha öncede birçok kez çeşitli salgın hastalıklarla karşılaşmış ve karantina altına girmiştir. Öyle ki binlerce değil, on milyonlarca ve hatta yüz milyonlarca insanın öldüğü salgın hastalıkları görmüştür. Doğrudan doğruya, bir insandan diğerine geçebilecek virüsler yüzünden her devirde binlerce insan, grip, veba, kolera, tifüs, frengi, sıtma gibi bulaşıcı ve salgın hastalıklardan hayatını kaybetmiştir. Her ne kadar asırlar, devirler değişse de, salgın hastalıklar tarih boyunca hep kendinden söz ettirmeyi başarmıştır. Yani başka bir ifadeyle salgın hastalıklar insanlık tarihi kadar eskidir.
AIDS veya SARS virüsü gibi son dönemde görülen bulaşıcı hastalıkları ve bu hastalıklardan ölen insanları saymazsak, yedi kıta da görülen ölümcül salgın hastalıkların en sonuncusu 1920 yılında yaşanan veba salgını olmuştur. Bu veba salgın da bir yıl içerisinde toplamda 37 milyon insan ölmüştür. İki yüzyıl içerisinde diğer salgın hastalıklardan ölen insan sayısı ise 500 milyondan fazladır. Ancak bu salgınların hemen hepsi bölgesel ve birkaç ülkeyle sınırlı kaldığı için dünya geneline yayılmamıştır. Fakat ölümcül sonuçları Covıd-19 virüsünün an itibariyle oluşan rakamsal etkilerinden daha ileriydi.
Ancak bu korona virüsü hafife alma anlamına gelmez. Konun uzmanlarının medyadaki açıklamalarından anlaşılıyor ki Covid-19 gerek yayılma hızıyla gerekse rakamsal sonuçlarıyla kısa zaman da (burası çok önemli) MİLYARLARCA insanın ölümüne sebep olabilecek çok tehlikeli bir virüstür. Dolayısıyla salgına karşı alınan önlemler daha bir önem arz ediyor ve doğal olarak ta karantina süreci kaçınılmaz oluyor. Dolayısıyla ve başka bir değişle karantina süreci ateizmin propagandası yapan sapık ve sapkın kafirlerin iddia ettiği gibi yaratıcı gücü çaresiz bırakmak değildir ve böyle bir anlama gelmez.
Bu hassas süreci her dönem olduğu gibi fırsata çevirmek isteyen ahlaksız kesimler hayatın içinde ve sosyal medyada yine yoğun bir çalışma içerisindeler!’’
Bu virüs salgınını ve sonrasında uygulanan karantina sürecini fırsata çevirmek isteyen bazı insanlar virüsten korunmak için kullanılan maske, eldiven, dezenfekte ilaçları vs gibi medikal ürünleri fahiş fiyatla satarak haksız kazanç elde eden fırsatçı ahlaksızlardır. En az onlar kadar ahlaksızı ve tehlikeli olanı ise karantina sürecini Tanrıyı tuş etmek olarak algılayan ateist kesimdir.
Bu hastalıklı insanlar sosyal medya üzerinden din aleyhtarı propagandalar yaparak ateist düşünce yapısına haklılık kazandırma çabasıyla korona virüsün yüce ALLAH’IN yaptırım gücünden daha etkili olduğu algısını oluşturmaya çalışmaktalar. Sözde bilimin önemine vurgu yaparak ve buradan hareketle yaratıcı gücün olmadığını dolayısıyla karantina sürecini inkarcılığa dayanan virüslü düşüncelerini yaymak için bir fırsat olarak kullanmaktalar. İnsanların inanç ve güven duygularını sarsıp onları duygusal boşluğa düşürmek isteyen bu iki ahlaksız kesim dünya ve insanlık için en az Covid-19 kadar tehlikelidirler.
İnsanlık yüce ALLAH’IN izni, ve onun biliminin önderliğinde korona virüsünün aşısını ve tedavi yöntemlerini geliştirecek, dünya genelinde yaşanan ölümleri ve uygulanan karantina sürecini sona erdirecektir.
Sosyologların söylemine göre! Her karantina sonrasında insanların duygu ve düşüncelerinde olumlu veya olumsuz kalıcı ya da geçici bazı değişimlerin olması normal ve doğalmış. Bu öğretiden hareketle İnsanların dini inanışlarından, dünya görüşlerine, değer yargılarından kültürel değerlerine kadar birçok duygu ve düşüncelerinde önemli değişimlerin olması gayet normal ve kaçınılmaz bir gerçektir. Hatta bu duygu hali insanlığın geleceğini planlaması için gerekli ve çok önemlidir.
Evet, fırsatçı ve inkarcı insanlık düşmanlarının her türlü kötülüğüne rağmen sosyal bir varlık olan insan, doğası gereği hayatını yeniden sürdürmeye devam edecektir. Tapınma ihtiyacını gidermek için kutsal mekanlara, kültürel gelişimini sürdürmek için tiyatrolara sinemalara çeşitli sanat galerilerine ve sergilerine gidecektir. Spor ve müzik gibi aktvite içeren organizasyonlarla mutlu olup, hayatı öğreneceği kitapları okuyup yaşamını yeniden düzenlemeye devam edecektir. Ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak için çalışacak ve üretecektir. Kısacası insan, insan olmanın gereği ne ise onu yerine getirecektir.
Onun için karantina günlerinde duygusal boşluğa düşmemek ve yeni bir başlangıç yapabilmek için, yaşama sevincini sıcak, umutları ve inançları güçlü tutmak gerekir.
Serhat BİNGÖL.28.03.2020
YORUMLAR
Serhat BİNGÖL
Evet, Ahmet Abim, her şerde bir hayır vardır sözünden hareketle geçmişten ders çıkarıp yaşamı yeniden oluşturup beklide hayatı eskisinden bile daha güzel bir hale dönüştürebiliriz.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle
Her şey eskisi gibi olacak diyorsun yani...
İnşallah Serhat.
Hepimizin dileği de o zaten.
Selamlarımla öperim gözlerinden.
Serhat BİNGÖL
İnsanlığın selameti için de çok gerekli bir duygu olduğunu düşünüyorum.
Yorumunuza ilginize çok teşekkür ederim.
Saygı ve sevgilerimle ellerinizden öperim.