- 406 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Başlık Eşimin Tayini Hikayesi yazı metninde olduğu gibidir
Meslek Anıları dizisine devam
Ankara’dan Digor’a aile boyu göç
Nerde kalmıştık!
1979 Kasımı 17 sinde meslek kurası çekmiş ben en mahrum yerlerden birini çekmiş
alkış rekoru kırmış... atama yazımı, vs almış akrabalarır arasında davetlerde bulunmuş en çokta gençlerle olan davetler çok neşeli geçmiş... Kurban Bayramının dördüncü günü kara trenle berrevan olmuş ertesi gün Digor ilçesinde göreve başlamış... bir gün sonra da makam odama yerleşmiş ziyaretçileri makamımda kabul etmiş... En başta İlçe Kaymakamı Celal Bey Belediye Başkanı Esad beyler demiştik.
Aralık 11 de genel ve yerel seçimler olmuş... Seçimi takiben kdemli hakim Cengiz bey Ankaraya gitmiş
ben gökçe baylık bir aylık ilçenin adli sorumluluğuyla başbaşa kalmış... Döküntü bir eve yerleşmiş...
Günler sabah daire, akşam lokal, sonra ev.. günler böyle ... kar kış yaman..
Derken yılbaşı akşamından önceki günün akşam saatlerinde bir hiç yüzünden işlenen ölümle ve ağır yaralamayla bitem acı olayı yaşamış olmanın şansızlığını da belirtmiş olmalıyım.
Giriş biraz uzun oldu ama geçmiş günlerin bölümlerin özeti oldu, okuyucuyu sıkmadığımı sanırım!
1978 Evet yeni bir yıla girmiş meslekte birden ikinci yılı yaşıyor, kdemlenmiş sayılıyorum.
Cengiz Bey ayın onunda geldi. Hal hatır.. Ben Ankarayı, O Digorda olup bitenleri soruyor sohbet ediyoruz.
Elbet en başta o menfur olayı anlatıyorum. Öyle heyecanla anlatıyor muşum ki...
Arkadaş yine eski nasihatını tekrarlama gereği duymuşolmalı...
Olaya üzülüyordu. Ölen gence özellikle... "Yazık diyordu yazık çok da efendi bir delikanlıydı nasıl böyel bir hata yapmış... Yazık!.. pisi pisine!.." adıyla sanıyla babasıyla vs tanıyormuş..
Uzatmayayım bu kez ben Ankaraya gittim eşimin tayini işiyle uğraştık. Sağ olsunlar. Brokrasi çıkmazına, mevzuat ana saçına dolamadan tayinine karar verildi. Yazımızı aldık evi yükledik.
İki kızım biri Deniz dört , Şeniz iki yaşlarında. Hanımın kardeşi 7-8 yaşlarında Aliekber...
çocuklara bakan ablam Zeynep olmak üzere.. Şubatın ortaları güneşli bir kış günü yine Ankara Garında Doğu Postası Kara trendeyiz... Divriği’de işleri olan amca oğlu Ali (seyip) ve kardeşim İbrahim de olmak üzere bir kompartman dolusuyuz.
Yolculuğumuz gayet neşeli devam ediyor Kayserinin oralarda çocuklar uyuyakaldılar. Ali ile İbrahim şakalaşıyor atışıyor çöküşüyor... çocukluğumuz beraber geçmiş aynı çocukluk günlerini yaşıyor gibiler haylaz keratalar.
Ertesi gün sabah saatlerinde onlar indiler. Biz aile boyu devam. Vara vara kuşluk vakti deriz ya öylene yakın saatler Erzincan’dayız...
Güneşlik... Camımız güneşten yana. Hanım nevaleleri açtı. Çoluk çocuk kapış kapışıyoruz. Neşemiz yerinde
Tren bomboş gibi hanıma " bak bize koca tren tahsis edilmiş..." O susuyor biraz gülümser gibi..
Ben devamla" olacak bu kadar değil mi bugüne bugün koca hakim ailesi.." diyorum..
Biz bu keyifteyken postamız suyunu almış olmalı uflayarak puflayarak yol almaya başladı..
Erzincan ovasından uzaklaşıp TTercana doğru tırmandıkça ne güneş ne kar erimesi. Tam tersi bir tipi fırtına kar saruğu dışarıyı görmek ne mümkün..
AZ önceki güzellikler gel keyfimler gitmiş yerini bir yeis moral bozukluğu almıştı ki...
Hanım ağlıyor" bu kış mevsimi zorun neydi.. Bahara kalsaydık... Şimdi ne olacak bu kışta kıyamette..."
Benim keyfim hala yerinde çünkü mevsim kıştır kış kışlığını yapacak... Sonra hep böyle dvam edecek değil ya düşüncesiyle
Eli kulağa attım;
"Erzincana vardım ne güzel bağlar
Erzuruma vardım dumanlı dağlar
Elleri koynunda bir gelin ağlar..!"
Ben böyle dedktçe ablam gülüyor, hanım küplere biniyor..
Nitekim Erzurum Pasinler Hasankale vs kar var ama tipi fırtına yok...
Böyle böyle gece saat sıfır bir civarı bize tahsisli trenimiz görevini tamamlamış bizi sağ selamet Karsa getirmiş oluyordu.
İndik!
Her taraf buz ’ yer demir gök bakır’ misali
Çocuklar uykulu kucağımızdalar valizler yerde.
Taksiciler trenin gelişini bekliyorlarmış.
Ben yine hanıma "bak arabamızı da hazırlamışlar!" diyor güldürmek moral vermek isterken,
el işaretimle bir taksi bize yanaştı, genç sürücü indi, valizleri bagaja attı.
Çoluk çocuk arabaya yerleştik.
"Aman gözüm dedim aman çocukların halini görüyorsun.
Sıcak kaloriferli bir otele.."
Nitekim öyle oldu Sıcacık bir otele yerleştik.
Görevlilere "Çocuklar için süt temini mümkün mü!"
"Olmaz mı abi,!"
Gitmiş evinde sıcacık süt getirmiş
yavrular içip uykuya daldılar ki
İşte Unutamadığım güzelliklerdi tüm bunlar
Hele oteldeki görevli gencin delikanlılığı...
Daha sonra Kars’a geldiğimde genellikle uğrardım.
Devam edecek
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.