- 626 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
0020 - MASAİ MARA - ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKELERİ
MASAİ MARA
"yaşanmış onca zaferden sonra,
güneşe son defa baktı... ve
uykuya daldı yaşlı aslan
son nefesini aldı...
cansız bedenine bir sırtlan saldırdı,
karnı yarıldı, beyni dağıldı.
postu kuşanıldı..."
Fuat ÇEVİK
Yaşlı aslan: Güçsüz düşen ülke…
Sırtlan: Fırsatçı kötü yönetici…
Aslanın beyni: Yönetim
Aslanın karnının yarılması: Köklü değişiklerle tanınmaz hale gelmesi…
Aslanın postunun kuşanılması: Başa geçme, yönetimi ele geçirme…
Çakallar: Kurnaz, düzenbaz, hırsız, hortumcu…
Gece: Cehalet…
Sessizlik: Havanın fırtına öncesi sakinliği, durgunluğu…
Av: Gelişmek için yeterli imkânlara sahip olmayan ülke…
Avcılar: Gelişmiş ülkeler…
Hırsız: İç güçler… Üsttekiler…
Hüdhüd: Şair…
Hüdhüd’ün şahitliği: Şairin çağına tanık oluşu…
Karıncalar: Dürüst ve çalışkan halk… Memurlar, işçiler… Alttakiler…
Aslan kılığında sırtlan: Halka iyi görünen kötü yönetici…
Manda: Himaye… Yetki, görev… Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra bazı az gelişmiş ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek bir düzeye eriştirip bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar Birleşmiş Milletler Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen vekillik.
Aslanın manda avlaması: Güçsüz ülkenin güçlü ülkenin himayesi altına girmesi…
Topal bir mandanın aslanlara yem olması: Güçsüz bir ülkenin, güçlü ülkelerin mandası, daha açık anlatımla sömürgesi haline gelmesi…
Maymun: Özünden kopan, başkalarına hayran olan, taklitçi insanlar… Birilerine yaranmak için gerçeği söylemeyen satılmış, kişiliksiz kişilikler…
O günden beri: Birinci Dünya Savaşından beri…
Aslan kılığında sırtlan: Yardımsever görünen sömürgeci devletler…
Masai Mara: Üçüncü dünya devletleri…
***
ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKELERİ
Gelişmiş bir ülke zamanla güçsüz bir duruma düşer. Oysa onca zafer vardır mazisinde… Fakat artık can çekişme safhasındadır. Can verme ânında derince bir nefes alır ve geçmişindeki göz kamaştırıcı saltanatına son bir kez bakar ve karanlıklara gömülür.
Diğer ülkeler, canavarca saldırarak paylaşırlar topraklarını. Çoğunu yerler, birazı kalır. Onu da sonraya bırakmışlardır. Bir sonraki öğüne…
Eski halinden eser yoktur. Memleket kuşatılmış, yönetim felce uğramış, gücü ve otoritesi kalmamıştır. İler tutar hiçbir yeri… Kimse görmemiş, duymamış. bilmiyordur… Kimse suçu üstüne almaz. Sanki sebep olan onlar değilmiş gibi… Sadece hırsızlar, çıkarcılar… Onlar her şeyin farkındadırlar, ortamı hazırlamışlardır ve bulduklarını götürmektedirler…
Üçüncü dünya ülkeleri Masai Mara gibidir. Diğer ülkelerin ekonomik ve kültürel seviyelerine ulaşabilmek için yeterli koşullara sahip olmadıklarından topal bir mandanın akıbetine uğrar, aslanlara av olurlar. Onların mandası haline gelirler. Gelişmiş ülkelerce sömürülürler. Onlar, onlara dost gibi sokulurlar. Para yerine renkli boncuklar vererek ürünlerini alırlar. Doğal kaynaklarını tüketerek gelişmelerini sürdürürler. Yetmezmiş gibi borçlandırır, faiz üstüne faiz alarak palazlanırlar. Son darbeyi vurmak için zaman kollamakta, sinsi ve sabırsız bir bekleme dönemi geçirmektedirler. Sonunda fırsatını bulacak, kalan topraklarına da dalacaklardır.
Dünyada bu tür ülkeler cehalet ve gaflet batağındadır. Onun için yaklaşmakta olan tehlikeden habersizdirler. Ortalık sütlük limanlıktır ama felaket kapıdadır. Çünkü her sesin olduğu gibi sessizliğin bile bir anlamı vardır. Hem de binlerce anlamı… Bu sessizlik, kasırga öncesinin sessizliğidir! Kurt, kıranlık havayı sever.
Yalnız, sömürü ararken sömürü olmak da vardır… Aç gözlülük, başa dert açabilir. Allah’ın gücünden başka hiçbir güç baki değildir. Hızlı koşan tez yorulur. Tarihte böyle ülkelerin örnekleri vardır. Öncesi koca bir imparatorluk, sonrası bir avuç toprak… Yok olmaya yakın yıldızlar ne çok parlarlar!
Özellikle ekonomik yönden zayıflayan ülke, kolay lokma olmuş durumdadır. Kör karanlıktadır. Gözü kapalı gitmektedir. Cehalet, düşmanını fark ettirmemektedir. İç güçler çalmakta, dış güçlerin dahi haberi olmamaktadır. İçten oyulmakta, dıştan yontulmaktadır. Yok olması an meselesidir.
Şair, çağının şahididir. Halkın en güvenilir kişisi… Sadakatle milletinin emrinde… Ülkesinin fedaisi… Bir anda her şeyi yapabilir… Olmazsı oldurabilir… Bilgili, becerikli… Oldukça seri…
Bir de namuslu, dürüst ve çalışkan insanlardan oluşan aydın halk görmektedir olanı biteni… Fakat ne yazık ki gücü ellerinde tutanlar onlar değildir. Onun için bir şey yapamamaktadırlar. Ülke, kuzu kılığında kurt tarafından çalınmıştır. Aslan kılığında sırtlan tarafından…
Sanki ülkeyi bu duruma getiren onlar, o özentici, taklitçi züppeler değildir. Kabahat kürk olsa kimse sırtına almazmış. Suçu üslenen olmaz. Kimse duymamış, görmemiş ve bilmemiştir. Zaten şıracının şahidi bozacıdır. Ülkeyi ele geçirense, güya aslandır!
Bir ülke gücünü yitirmeye görsün! Kurt kocayınca köpeğin maskarası olurmuş. Onun gibi… Tetikte bekleyen leş yiyenler hemen atılır, yalamadan yutar. Aslan kılığında gezen, leş yiyicilerdir onlar… Kimbilir kaç tanedirler… Uygarlıktan bahseden, uygar sanılan yamyamlar…
Üçüncü dünya ülkeleri Masai Mara’ya benzer. O, Kenya’nın güneydoğusunda, Tanzanya sınırındaki doğal koruma alanına… Sekiz yüz yıllık mazilerini aynen korumakta olan ilkel yöre halkının iptidai yaşantısını sürdürmektedirler. Aile yapısı monogami görünümünde olsa da erkekler genelde çok eşlidir… Toplumun yükü kadınların omzunda… Hayat haddinden fazla zor… Çekilir gibi değil…
Hüdhüd, şair… Maymun, taklitçi… Yaşlı aslan, ülke…
Zavallı ülke halkı… Adetleri yok edilmiş… Töresi kalmamış… Dejenere…
***
Çağının şahidi olabilme dileğiyle…
***
Onur BİLGE
ŞİİR FISILTILARI - 0020