3) BİLİM İNSANLARININ İSYANI
İlk tanışmamız böyle oldu, kader beni ona götürdü. Bilmediğim evinin önüne kadar. O sokağın ortasında Toprak’ın o halini hareketlerinin hepsini dün gibi hatırlıyorum. Gözlerindeki parıltıyı, saçının her telini, yüzündeki her ayrıntıyı hatırlıyorum. En önemlisi Toprak Kokusunu.
Apartmanın kapısından içeri girdi, ben birkaç dakika orda durdum. Eve gidecektim ama allak bullak olmuştum. Bekledim. Sonrasında yavaş adımlarla eve doğru yürümeye başladım. Eve varmama birkaç dakika kalmıştı telefonum çaldı, okuldan bir arkadaşımdı ama samimi değildik. Telefonu açtım “Toplulukla beraber on gün sonra Karadeniz’e gidiyoruz. Gelmek ister misin?” dedi. Ben Karadeniz’i seven bir insanım, daha önce Artvin’e gitmiştim ve hayran kalmıştım. “Olur kardeşim” dedim. Sözleştik yarın gidip benimde ismimi yazdıracaktı. Eve geldim mutfağa girdim, bir duble daha koydum kendime ama sek. Kendime gelmeliydim, “bu kesinlikle aşk değil” diye kendi kendime konuşuyordum. Ulan aşk değilse ne peki, bir cevabın var mı? “Yok”.
Yatağa girdim, uyumak mümkün değildi. Millet uyumak için koyun sayar. Ben uyumamak için adının harflerini sayıyordum “Beş harf”. Evet uyuyamadım sabah saat altı olmuştu. Elimi yüzümü yıkadım sonra bir kahve yaptım kendime…
Öğlen olmuştu, okula gitmek için evden çıktım. Kütüphanede ders çalışacaktım. Bu kafayla ders çalışmak mümkün mü? Bir yandan uykusuzluk bir yandan Toprak. Kütüphanede oturuyordum kulağımda kulaklık. Dün beni arayan arkadaşım geldi kısa bir sohbet oldu. 24 Mayıs günü saat 22:00’da yola çıkacağımızı söyledi. Her şey ayarlanmış kalacağımız otel falan. Benim için üç günlük güzel bir tatil olabilir.
-19 Mayıs-
Bugün yine her zaman ki gibi bir gün “BOŞ”. Akşam 5’te dersim vardı, bir saat erkenden ordaydım. Dersin olduğu binanın arkasında göl var, fazla büyük değil ama bakınca güzel bir yer. Binan arkasında göle doğru sigara içiyordum, dersin başlamasına 15-20 dakika falan var. Bir elimde çay diğer elimde sigara. Ara aklıma düşüyor toprak gözleri, düşündükçe çıkamıyorum.
Bir anda Toprak’ın kokusunu duydum, hemen arkamdaydı. Başımı çevirdim bana bakıyordu, gülümsedi. Karşılık olarak bende gülümsedim ama şakın bir gülümsemeydi. “Nasılsın?” diye yine ilk kelimeleri o kullandı. “İyiyim ve yine şaşkınım” dedim gülümseyerek. Onunda elinde çay vardı(Çayı şekersiz ve açık severdi). O geceye nazaran baya uzun sohbet ettik hatta kantinde oturup derse girmedik. Gitmek istemiyordum, “Kusura bakma ama benim şimdi dersim var” diyerek kimse kalkmadı o masadan. Belli ki o da gitmek istemedi. Konuşurken ağzından çıkan her kelime bir masal gibiydi, mutlu sonların olduğu masallar gibi ama bunun sonu yoktu. Hayatımın sonuna kadar onu dinleyebilirdim, bıkamadan usanmadan. Dünyanın yaşanılır bir yer olduğunu fark ettim. Gözlerine her baktığımda, bütün dünyam Toprak kokuyordu. Huzurun ertesindeydim. O gün kantini biz kapatmıştık resmen, saat 8 gibiydi kantinden çıktığımızda. Onlarca saat sohbet, bir kere bile kesilmedi konuşmamız. Hani olur ya bazen konu bulamazsın, susarsın. Öyle bir şey hiç olmadı. Evine kadar bıraktım hatta kapının önünde konuşmaya devam ettik. O gün benim dünyamın adıydı Toprak. Tam vedalaştık apartmandan içeri girecekken Karadeniz’e davet ettim. Bir anda ağzımdan çıkı verdi, düşünmedim sorsam mı acaba diye. Gülümsedi “Neresine” diye sordu. Ellerimi kaldırarak “Bilmiyorum” dedim. Açıkçası arkadaşıma sormamıştım nereye gidiyoruz diye ve arkadaşıma sormadan başkasını davet etmiştim. Birkaç saniye duraksadı fazla değil sadece iki saniye sonra “Gelirim” dedi. Evet gelecekti şimdi ne olacak. Arkadaşımı aradım durumdan bahsettim ve beni kırmadı ayarlayacağını söyledi. Nasıl bir insan saatlerce önce tanıdığı birinin böylesine bir davetini kabul eder ki. Neredeyse hiç düşünmeden kabul etti. Acaba ne zaman ona bu güveni sağlamıştım, hiç bilmiyorum.
Sonuç olarak Toprak ile saatlerce sohbet; sesinin tonuyla, kokusuyla, saçlarıyla ve en güzeli Toprak Kokan gözleriyle birlikteydim. Tarifsiz bir duygu, yağmurun başlayışı gibiydi sesinin tonu. Evrende bulan en güzel yıldız gözlerindeydi. Evet bu yıldızda hayat vardı sadece benim için bana özel bir hayat. Yani bilimin bizlere söylediği gibi “Yıldızlarda hayat olmaz” tezini çürütmüştüm. Bilim insanlarının isyan etmesine sebep olacak kadar hayat vardı gözlerinde. Sadece bana özel bir hayat.
"Yaşanmış ve Geçmiş"
"Yorumlarınızı eksik etmeyin"
toprakveben.blogspot.com.tr
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.