- 763 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Hayat Ne Garip !
Önce küçücük bir çocuksunuzdur. Elinizden tutulup gezdirilir, gururla tanıştırılırsınız “oğlum” diyerek. Belki biraz yaramazdırsınız, yerinizde duramaz, hoplar, zıplarsınız. Ara sıra düşer, dizinizi kanatırsınız. Anneniz hemen olay yerindedir. Zaten hiç bir ilaç tutamaz anne şefkatinin yerini. Hiç birini onunki kadar hızlı iyileştiremez. “Öpeyim de geçsin” der, öper geçer.
Biraz daha büyüyünce bir kendini ispat isteği bastırır, yeni yeni şeyler dener ilgi çekmeye çalışırsınız. En önemli konu karşı cinsin ilgisini çekmektir. Tüm uğraşlar bunun içindir. Akşam âşık oldum dersiniz, sabah unutursunuz. Her şeyi çok çabuk tüketirsiniz bu ara. Aşkı, nefreti, ilgiyi, her şeyi…
Sakallarınız çıksın diye uğraşır, çıkmadığı halde hevesle tıraş olursunuz çıksın diye. . Saf bir duygudur bu. Ama hoştur.
Sakallarınız gürleşir, artık delikanlı olmuştursunuz. Her şeye hâkim olma çabasına girersiniz yavaş yavaş. Hâkim olmak istersiniz, evde, okulda, mahalle de. Tam bu sırada “annem, babam beni anlamıyor” diye düşünürsünüz. Beni anlamıyorlar diye dert yanarsınız. Bu evre hızlıdır, bir o kadar tehlikeli. Deli dolu yıllardır. Delikanlı tabirinin hak edildiği yıllar.
Ve evlilik… Başka biriyle, bir yabancıyla aynı odayı, sofrayı, yatağı, her şeyi paylaşırsınız.
Ama çocuğunuz olunca asıl o zaman anlarsın ne demek olduğunu evliliğin. Evcilik oyunu bitmiştir. Baba olmuştursunuz. Ufacık bir şeyi “al babası “diye elinize verirler. Minicik, yumru yumru eller, boncuk boncuk gözleri vardır, o sizin parçanızdır. Tüm sorumluluğu omuzlarınızda hissedersiniz.
Geceleri ara ara kalkar uzaktan keyifle izler, nefesini kontrol eder, kalp atışlarını dinlersiniz, heyecanla. Hayata bir armağan vermek çok güzeldir, her dem yaşarsınız bu duyguyu.
Ona daha iyi bir hayat sunmak için daha çok çalışmaya başlarsınız aynı babanız gibi. Hayatı daha ciddiye alır, bir o kadar üstüne düşersiniz.
Ama asıl ilginci o büyüdükçe hafif bir korku kaplamaya başlar bedeninizi, yaşlanıyorsunuz. O büyür, gelişir, boy atar her evresinde yanında olursunuz. Üzerine titrersiniz, her şeyi tamam olmadan üzerinize bir şey almaz o yemeden yemezsiniz. Babasınızdır sonuçta. Yüreğiniz biraz daha büyür. Baba yürekleri kocaman olur.
O evlenir… Garip bir duygudur kapınızı çalan. Parçanızı, başkasıyla paylaşmak zordur. Ama alışırsınız onun mutluluğu her şeyden daha önemlidir.
Ve ilk torununuz olur. Dedesinizdir artık. Elleri minnacıktır, tıpkı sizin olduğunuz gibi… Boncuk boncuk gözleri vardır oğlunuzunki gibi… Onu çok sever, bir an bile yanınızdan ayırmak istemezsiniz. Yaşam enerjiniz yerine gelir. Kanınız daha hızlı akmaya başlar. Torun her şeyden tatlıdır.
Ama yavaş yavaş aklar düşmeye başlar saçlarınıza. Yaşlılık iyice belli etmeye başlar kendisi. Daha içten hissedersiniz ölüm korkusu. Son bir umut torunumun evlendiğini görsem diye dualar edersiniz yaratıcıya. Ya kabul olur ya olmaz.
Ama sonuçta ölürsünüz ansızın. Tüm işleriniz, tüm hayalleriniz yarım kalır. Hayat denen tuhaf oyun biter. Sahneden inmeniz gerekir, inmek istemeseniz de.
Hayat böyle bir oyundur işte. Önce çocuk olursunuz, sonra eş… Baba olursunuz, dede olursunuz. Ve ölürsünüz. Hayat ne kadar acımasızdır. Hep aynı senaryo oynanır. Roller hep aynıdır. Oyuncular gelir, geçer. Herkes öleceğini bilir, buna rağmen sıkı sıkı yaşama tutunur. Sonra oyun biter. Perde kapanır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.