“ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR”
Nedense yıllar önce bir gazete logosunun altında yer alan ‘Her sabah dünya yeniden kurulur, her sabah taze bir başlangıçtır.’ sözü benim tuttuğum bir söz. Bu sebepten olsa gerek çocukluğumda okuduğum bu cümle sanki dilimde virt mesabesinde. Yahut çoğu zaman düşer yadıma. Genelllikle de sabah serinliğinin tenime dokunuşu, ince belli bardakta buğu buğu tebessüm eden çay hep bu füsunkâr sözü aklıma getirir. Hatta o gazetenin adını unuttum lakin söz hatırımda hep…
Hele hele yaşadığımız coğrafyayı saran ateş çemberi ve ülkemizin içinde bulunduğu kaos ortamı böylesine ümit tüten bir cümlenin önemini daha da artırır.
Bu yazıyı yazmaya zorlayan sebepler arasında dünyada yaşanan savaş ve yıkım; ülkemizdeki ayrılıkçı terör olayları, her gün gelen şehit haberleri ile ateş düşen ocaklar ve yürekler var elbette. Üzülmenin dışında hiçbir şey yapamamanın ezikliği de ayrı bir etmen. Öyle acılara tanık oluyoruz ki sözler boğazımıza düğümleniyor. Şehit olan görevlilere erlere bakıyorsun hepsi toplumun aynı kesiminden. Biraz amiyane tabirle gariban ailelerin çocukları. Hiçbirinin yatı katı villası Boğaz’a nazır yalısı yok. Ve hep ateş düştüğü yeri yakıyor. Tuzu kuruların ruhu bile duymuyor garibanların yüreğindeki evlat acısını, eş acısını ;yetimlerin yüreğindeki yangını.
Üstelik her fırsatta halk adına savaş verdiklerini deklare eden malum çeteler, savunmasız halk çocuklarını kâh bankamatik makinesinden üç beş kuruş çekerken, kâh işinden evine giderken kah halka hizmet veren Devlet Hastanesinin( ki bu hastanelere boğazda ve villalarda oturan tuzu kurular gelmez) acil kapısında nöbet tutarken acımazsızca vurup öldürüyor. Arlanmadan da barıştan kardeşlikten dem vuruyorlar. Bu nasıl barış ve kardeşlik anlayışı(!)
Temsilcisi olduğu halkın değerlerini hiçe sayan o değerlere inanmayan bir güruh hem Doğu ve güneydoğuda yaşayan Kürtlerin hayatını zindan ediyor, acı çekmelerine neden oluyor. Hem de yurdun değişik bölgelerinde yaşayan insanların acı çekmesine yol açıyor. Yaptığı saldırılar da mertçe değil kalleşçe. Tüm bunların yanında ülkedeki muhalefet partileri ve iktidar partisi adam gibi bir araya gelip terör olgusuna karşı birlik ve beraberlik içinde hareket etme erdem ve civanmertliğini göstermiyorlar.
Oysa merhum Akif, “Girmeden tefrika bir millete düşman giremez/Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez” diyeli devlet ömrü le bakarsak çok uzun bir zaman geçmiş sayılmaz. Ve bu dizeler bugün için de hâlâ ilk günkü sıcaklığını koruyor. Bu ülkede ezildiğini söyleyen insanlara bakıyorsunuz. Ülkenin her tarafında mülk edinme hakkına sahip. Ana dilini serbestçe konuşabiliyor. Geçmişte onlara yapıldığı söylenen baskı ve zorlamalar Anadolu’nun her bölgesindeki halka da yapılmış. Yani sadece onlar ezilmemiş. Gidin bakın Toroslarda hâlâ sarnıç suyu içen köyler var. Onlar niçin devlete kalkışmada bulunmuyor. Evet devlet halka hizmet için var olmalı. Lakin tolumdaki huzuru bozmak isteyen kötü niyetlilere de gerektiğinde gücünü göstermeli. Halka karşı işlenen suçların devlete karşı işlenmediğini söyleyemezsiniz. Çünkü halkın huzuru devletin teminatı altında olmak zorunda ve hep de öyle olmalı. Sonra devletsiz kalırsak başıboş sürülere döneriz. Gelen vurur giden vurur. Sahipsiz kalmak çok zor.Önümüzde bir Filistin örneği var. Yıllardır israil tepesinde. İşte Suriye İşte Irak(Aslında ırak bize pek ırak değil). İşte Libya. Tez aklımızı başımıza toplayalım. Yoksa emperyalizm çok acımasız. Hani demiş ya şair "Sahipsiz olan vatanın batması haktır./Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır." Türk’üyle,Kürd’üyle,Laz’ıyla Çerkez’iyle,Arabıyla ; Sünnisiyle Alevi’si ile el ve gönül birliğiyle bu vatana sahip çıkalım. Artık bu topraklar üzerinde analar ağlamasın. Kürtçe ve Türkçe ağıtlar yakılmasın! Sloganvari de olsa meşhur söz: Başka Türkiye yok! Son pişmanlık fayda etmez...
Ülkedeki tüm siyasi partiler, bütün sivil toplum kuruluşları halkın huzur ve güveni için tek vücut olmalı. Birlikte hareket etmeli. Halk da o bilinç ile hareket edip oyuna gelmemeli. Irkı, orjini ne olursa olsun Türk devletinin bir vatandaşı olduğunu unutmamalı. Bireysel hak ve özgürlüklerini meşru yollardan aramalı. Devlet malına ve halkın özel mülkiyetine zarar vererek, yakarak yıkarak bir şey elde edemeyeceğini bilmeli. Hani merhum Akif İstiklâl Marşı için “Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın” demiş ya, Biz de tekrarlayalım (Allah bu millete bir daha İstiklâl Marşı yazdırmasın.) Son kalemiz yıkılmasın. Birlik beraberliğimize halel gelmesin. Ne diyelim Allah’tan ümit kesilmez “her sabah dünya yeniden kurulur. Her sabah taze bir başlangıçtır.”
Ankara,15.09.2015 İbrahim KİLİK