KAPADOKYA ŞÖLENİ

• 3 Ocak 2015 Cumartesi 22:22:58

Kapadokya şiir yarışmasının duyurusunu okuyunca katılmaya karar verdim. Yarışmada derece alanlar birçok ödülün ve eşiyle Nevşehir’de tatilin tadını çıkaracaktı. Hayat Yolu şiirimle ikincilik ödülü aldığımı öğrendiğimde çok sevindim. Şölen tarihine bir gün kala yola çıktık eşim ve oğlumla beraber. Oğlum eğitim için yurt dışına gideceğinden son günlerimizi beraber geçirmek istedim.

Uzun bir yolculuğun ardından Kayseri’ ye vardık. Mümün bey davetsiz misafir olan oğlumu severek karşıladı. Ve Kayseri’de başladı maraton. Artarda iki televizyon proğramına davetliydik, önce TV Kayseri daha sonra Kapadokya TV. Proğram Merhum Rasim Köröğlu’nu anma, Hilmi Şahballı Konserleri ve Şiir şölenini içeriyordu. Dolu dolu geçecek günler vardı önümüzde. Genellikle katıldığımız etkinliklerde bir ya da iki şiirimizi okuma fırsatımız olur. Kapadokya şiir şöleninde farklıydı durum öğlen başka bir sahnede, öğleden sonra başka bir sahnede buluyorduk kendimizi. Tabi bir de Nevşehir kapalı ceza evinde şiir şöleni ve konser vardı proğramda. Değişik bir deneyimdi kendi adıma. Allah kimseyi düşürmesin demir parmaklıklar ardına. Kader mahkumlarının birkaç saatine farklılık getirdiğimizi biliyorum alkışları ve can kulağıyla dinlemeleri bunu gösteriyordu.

Proğramlar sadece Nevşehir’i kapsamıyordu Hacı Bektaş, Kırşehir, Kayseri’ de de şiir şölenleri düzenlenmişti. Bütün bunların üç güne sığdığına inanabilir misiniz? Dönüş yolunda sanki bir hafta kalmış gibi hissettik kendimizi başka türlü bütün proğramlara katılmamız mümkün değildi.Bir de balonda şiir şöleni vardı ama neyse ki hava şartlarından balon havalanamadı. Korkuyordum çünkü. Tabi yarışmanın birincisi arkadaşım ve ben hazırdık balon sahasında sabahın beşinde.

Şölenlerin sonunda elimizde madalyonumuz, plaketimiz, katılım belgemiz ve en güzeli şiirlerimizin bulunduğu antolojimizle döndük Nevşehir’den. Bir çok güzel yürekle de dost olarak. Katkısı bulunan Yüksel Dükan abiye, değerli eşi Hörmet ablaya, resim ve videolarımızı çeken Arslan beye, davetli olan hocalarıma, arkadaşlarıma teşekkürü borç bilirim. Mümün beyi unuttum sanmayın ona şiirle teşekkür ettim. Allah yüreğinden Nevşehir sevgisini, sanata ilgisini ve proğramlara yetişmek için enerjisini eksik etmesin.

MÜMÜN BEY

İki güne on program sığdırdı,
Tek bir mola verilmedi Mümün Bey.
Şairlere bol alkışlar yağdırdı,
Usta çırak sorulmadı Mümün Bey.

Hörmet abla Yüksel abi yanında,
Yürektendir destekleri anında,
Öz yurduna hasretlik var kanında,
Övgü aldı yerilmedi Mümün Bey.

Nevşehir’i Avanos’u gezerken,
Hayranlıkla Göreme’yi süzerken,
Gece birde döndük geri en erken,
Biz yorulduk yorulmadı Mümün Bey.

Programa hapishane ekledi,
Tüm mahkûmlar şairleri bekledi,
Alkışları heybemize yükledi,
Baş köşeye kurulmadı Mümün Bey.

Şahballı’nın sohbetinde sözünde,
Hikmet vardı mızrabının özünde.
Mola verdik Hacı Bektaş düzünde,
Geç kalsak da kırılmadı Mümün Bey.

Sevinçliydik Kırşehir’in yolunda,
Sahne aldı mikrofonu elinde,
Şiirlerle bin bir duygu selinde,
Coştu coştu durulmadı Mümün Bey.

Üstat Rasim Köroğlu da anıldı.
Eserleri dualarla sunuldu,
Anadolu sevdasıyla yanıldı,
Böyle şölen görülmedi Mümün Bey.

Yıldız TOKSÖZ

BÜYÜLÜ ŞEHİR

Periler diyarında her periye bir baca,
Kurularak süslenmiş Nevşehir’in dört yanı.
Güzellikler içinde çözülmeyen bulmaca,
Şapka giymiş bacanın görünmeyen dumanı.

Nevşehir’e gidenler Üçkızlar’ı görmeden,
Dönerse gördükleri güzellik yarım kalır.
Ihlara Vadisinden, Avanos, Göremeden,
Her gören ayrı bir tat, ayrı bir büyü alır.

Balonlara binerek gökyüzünde uçarken,
Erciyes selam durur uzaklardan bakarak.
Ihlara Vadisi’nde türlü güller açarken,
Gün batımı seyredin yükseklere çıkarak.

Peri bacalarının gölgesine sığınmış,
Kayaları oyarak yapılan taştan evler.
Nevşehir’in parlayan güneşinde ısınmış,
Kilise dedikleri kayadan minik devler.

Sanki dünyayı değil masallar ülkesini,
Büyülü şekillerle andırır Kapadokya.
Oyuklarda saklarken tarihin nefesini,
Görenlerin başını döndürür Kapadokya
Yıldız Toksöz