- 2651 Okunma
- 3 Yorum
- 1 Beğeni
(pert olan kadınlar 2) BAHAR GÖZLÜ KADIN
Bir düş görmek istiyordu kadın…Yılların ondan aldıklarını geri almak, hiç olmayacağını bilse bile birkaç gün, birkaç ay mutlu olmak, kadın olduğunu hissetmek istiyordu…
Birkaç yıl önce sonlandırmıştı evliliğini, aşkın ne olduğunu bilmeden yıllarını vermişti bir adama. Maddi açıdan hayatının hiçbir döneminde sıkıntı çekmemiş, hep başarılı olmuştu iş hayatında. Kariyer sahibi bir genç kızdı ve kendine yakışanı yaptı ailesinin istediği delikanlıyla evlendi. Evliliğinin 6. ayından itibaren ihanetin soğuk yüzüyle burun buruna kaldı. Başarılı olmak, vitrin süsü olmaktan kurtaramıyordu onu: o hep göz önünde eşinin ve ailesinin yanında olmak zorundaydı, öyle yetiştirilmişti öyle yaşamaya zorlanıyordu. Yaşadığı her mutsuzluğu saklamak sineye çekmek zorunda bırakılıyordu…
Yıllar yılları kovaladı, aynalar gümüş telleri saklayamaz oldu. Bir sabah uyandığında artık kamburdan kurtulmak istediğine karar verdi. Zaman değişmiş fikirler olgunlaşmıştı, artık yaşam sırası ona gelmişti. Kuaföre gitti saçlarını kestirdi, boyattı…Şirket avukatına boşanma işlemlerini başlatmasını söyledi, bir celsede boşandı…
Hayat bir oyundu, kaybetmek yada kazanmak değildi asıl sorun, önemli olan bu oyunda kalabilmek ti artık…
Hoş bir kadındı, girdiği ortamda fark edilen, gözleri buğulu bakan, kahkahalarında acıları gizleyen bir sesi vardı. Bir iş toplantısında takılmıştı adam o gözlere, kadın konuşuyor ama adam duymuyordu. Efsunlanmış gibiydi, kadından alamıyordu gözlerini. Kadın alışkındı bu bakışlara umursamıyordu, zira boşandığı günden itibaren daha bir cüretkar olmuştu etrafındaki kurtlar…
Bir hafta geçti aradan, iş yerine koca bir buket kır çiçekleri gelmiş üzerine de bir not iliştirilmişti.. (gözlerinde baharı gördüğüm en güzel kır çiçeğine ) yazılıydı… hiç yaşamadığı bir duygu karmaşası yaşadı kadın, ağır uslu gönlü ritmini değiştirmiş, kulakları kızarmıştı. Bir yandan etraftakilerden utanırken diğer yandan okşanan kadın ruhunun mutluluğu sardı sarmaladı onu… kimdi bu adam ?
Dalgın dalgın, masasında duran kırların özgür çiçeklerine bakarken telefonun sesi hayata döndürdü kadını. Sekreteri ‘falanca beyin hatta olduğunu ısrarla görüşmek istediğini ‘ söyledi..
_ buyurun
_sen gözlerinde baharı saklayan kadınsın..
_pardon ama doğru insanı aradığınıza emin misiniz?
_hayatımda hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım… gözlerinde sakladığın bahar kadar güzel olmasalar da bir buket çiçek yolladım size, umarım cüretimi ve heyecanımı mazur görürsünüz..
İstemsiz sustu kadın, yine kalbi ritmini değiştirmiş kulakları kızarmıştı. Düşüncelerini bir araya getiremiyor, soğukkanlılığını koruyamıyordu… Bu sessizliği fırsat bilen adam bir adım daha ileri gitti fakat sesindeki titremeyi saklamaya ihtiyaç duymadan
_farkındayım: hayatınızda ilk defa biri gözlerinizi ve yüreğinizdeki sizi gördü. İzin verin yüreğimdeki sizi size göstereyim.
_gösterdiğiniz ilgi, iltifatlarınız ve çiçekleriniz için çok teşekkür ederim, fakat bu sohbeti burada sonlandırmalıyız, hayırlı günler diliyorum… dedi kadın ve telefonu adamın yüzüne kapadı.
Gün boyunca sersem gibi dolanıp doğru mu yaptım acaba diye hayıflandı durdu. Aklı doğru kalbiyse yanlış yaptığı söylüyordu. Bu ne çelişkiydi böyle? 40 yaşın çelik kadar soğuk farkındalık köprüsünden geçerken tutunacak bir dal bile yoktu ve tırabzanlar ellerini yakacak kadar soğuktu…
İki güne bir gelen çiçekler kadının yüzünde tebessümler, aklında sorular, yüreğindeyse anlamsız sızılar bırakıyordu. Aşk bu muydu ? buysa nasıl mutlu olacaktı, o başka bir şehirdeydi, iş bağlantısı yapılmamıştı bir daha o şehre yolu düşmeyecekti. Üstelik adama dair hiçbir şey bilmiyordu ama kalbi onunla atıyordu…
Bir ay boyunca sadece gelen çiçekler vardı, ne bir telefon ne de bir not. Yoğun bir tempoda çalışırken gelen kargo görevlisi küçük bir poşet uzattı kadına, imzasını attı ve heyecanla açtı poşeti. Zarif şık bir zarf çıktı içinden, bir mektuptu bu… Yıllardır böyle özel bir mektup almamıştı.
Bahar gözlü kadınım
Uzun uzun düşündüm, karar vermek çok zor oldu, ne var ki seni gördüğüm günden beri gecelerimde gündüz oldu artık. Ne uyuyabiliyorum ne de yiyebiliyorum, baktığım her yerde her şeyde sen varsın. Unuttuğum yok saydığım duygulara teslim oldum. Sana dair her şeyi biliyorum, ne yersin nerelere gidersin, ne giyersin…
Biliyorum gelmeyeceksin, ben de gelemeyeceğim… prangalarım var, özgür değilim, sorumluluğunu taşıdığım 2 çocuğum ve sevdiğim bir eşim. Bir gönüle iki aşk sığar mı? Deme sakın… Eşimi seviyorum fakat senden de kendimi alamıyorum. İçim acıyor aklıma düştüğünde gözlerin, olmaz diyorum olmazzzzz…fakat yeniliyorum yüreğime.
Bir beklentim yok senden, sözler vaatler veremeyeceğim gibi alamayacağımı da biliyorum. Tek isteğim sesinle avunmak, uzun uzun sohbetler etmek. Kim nerden bilecek ne yaşadığımızı, tenini değil yüreğini yüreğimde istiyorum. Hayır, olmaz deme bana, bırakalım akışına aşkın. Biliyorum sen de hissediyorsun kalbimi, ilk telefon görüşmemizde susman en büyük cevaptı bana. Zaman tanıdım sana ve zamanın doldu. Artık YÜREĞİN BENİM.
Gözlerinde baharı yaşattığın adam .
Defalarca okudu kadın, sindirdi her bir cümleyi beynine. Her şey güzeldi ama evliydi, üstelik eşini seviyordu. Bir zamanlar kendi yaşadığı hüsranı bir başka kadına nasıl yaşatabilirdi ki? Nasıl vicdan azabı duymaz dı? Nasıl bakardı aynalara? Kadın, günlerce konuşmadı, gülmedi, yemedi. Aşıktı bu adama ve onsuz eksikti sanki bir yanı. Tamam dedi tamam, kim bilecek, kim görecek, hiç yan yana gelemeyeceğiz, bir fotoğraf karesini, bir kahvaltı masasını yada bir gün batımını paylaşamayacağız ama bir yüreği paylaşacağız. Telefona uzandı eli, titreyerek dokundu tuşlara.
_merhaba eskiyen yüzümün yeni gülümseyişi merhaba… Hoş geldin hayatıma.
Artık her gün konuşuyorlar, mutluluğu uzaktan yaşıyorlardı. Bazen kadın binlerce soru sormak istiyor ama her seferinde yutkunup vazgeçiyordu. Sorumluluk yüklemek istemiyordu adama, ezmek istemiyordu onu vicdan azabıyla. Mutluydu işte böylede, aynı evde yaşamadan da mutluluğu yakalayabiliyorlardı. Bazen isteklerine yenik düşüp buluşma hayalleri kuruyor sonra hiç konuşulmamış gibi davranıyorlardı.
Birkaç ay böyle geçti. Bir sabah adamdan ses çıkmadı, ilk o arardı güzel dileklerde bulunur, kadına içindeki sevgisini anlatırdı, bıkmadan usanmadan, hiç aksatmazdı. O sabah boşlukta hissetti kadın kendini, bir kolu kopmuş, bir gözü kör olmuş, nefesini yitirmek üzereymiş gibiydi. Saatler geçmiyordu bir türlü, takılmış kalmıştı araması gereken yerde. Öğleden sonra beklediği telefon geldi nihayet.
_ bahar gözlüm, geç kaldım aramakta özür dilerim.
_ ne var ne oldu? Sesin senin değil sanki
_eşim bizi öğrendi
Dondu kadın, kan beynine hücum etti başını taşıyamadı, eliyle destekledi alnını. An o andı işte, hep korktuğu, gecelerini yastığına başını koyduğunda uyutmayan o an bu andı işte…
_susma ne olurrrr… Konuş benimle, ne yaparım bilmiyorum ama üstesinden geleceğim bir şekilde. Ondan çocuklarımdan ayrılamam ama seniz de yapamam. Ne olur beni bırakmayacağını söyle…
Nasılda çaresizdi sesi, nasılda çocuk gibi titriyordu konuşurken, o tuttuğunu koparan adam gitmiş yerine annesiz kalmış bir çocuk gelmişti sanki.
_BİTTİ… Böyle olmasını istemedim, biteceğini biliyordum bir gün ama böyle bitmesini istemiyordum, kabullenemiyordum. Benim bencilce görmek istediğim mutluluk rüyam bir başka kadının kabusu oldu. Bir kadına yaşatabileceğim en büyük acıyı yaşattım ve o öğrendiği andan itibaren lanetlendim, bundan böyle ne sen ne de bir başkasına gönlüm kapalı, kendime verebileceğim en büyük cezayı veriyorum, sensizliği, aşksızlığı hak ettim ben….
Telefonu kapadığı günden bu yana birkaç ay geçti, ne yaşandığına dair bir fikri yoktu ama her duasında onlar vardı ‘ ALLAHIMM SEN ONLARI KORU, BENİM BOZDUĞUM DÜZENLERİNİ KURMALARINA YARDIM ET, YARALARINI SAR’ her dua böyle başlayıp böyle bitti.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı, ne kendisi aşkı tekrar tadabilecek ne de diğer kadın kocasını eskisi gibi sevebilecekti. Aşkı arayan yüreğin yanlış tercihi büyük bir yalnızlığa itti kadını. Ve bir kadın daha aşk uğruna pert etti kendini ve dualarında yer alan kadını.
YORUMLAR
Manidar,içten,sıcak sağanakduygular,asıl mesaj imgeler arasında,okudukça okunası geliyor insanın
Çünkü alınacak çok ders var
Bir koltukta ikikarpuzun taşınmayacağı gibi,iki ateş arasında kalmak gibi bir şey
Mutluluğu arar iken, tusunamiye yakalanmak her ne kadar zor desekte bu zorlukları bile bile lades deyip
hayatını zindana çevirenlerde var
Yaşanmış hayatlar,solan gönül çiçekleri hoyratın gönül bağına girmesi ,gülü seveyim derken, dalını kırması gibi
Kutladım asil yüreği ,hüzünlüde olsa yazı kutladımmahir kalemi
İyiki varsınız,iyiki edebiyattasınız
Edebiyat,adına bence büyükbir kazanımsınız
_______* * * * * * * * * *______
Saygı ile efendim